A.Raif ÖZTÜRK

A.Raif ÖZTÜRK

Mail: araifozturk@hotmail.com

KUDÜS Kan Ağlıyor, İslâm Âlemi GAFLETTE!...

Ey İnsanlar! Ey Müslümanlar! Görüyorum ki; evleriniz Rum Kayser’inin (Bizans veya Roma impara­torunun) evlerine, lükse hayranlığınız Kisra’nın (İran ve Sâsânî hükümdarlarının) tutumuna, servet peşinde koşmanız Kârun’un anlayışına, saltanatınız Firavun saltanatına, nefisleriniz Ebu Cehil nefsine, gururunuz Ebrehe’nin gururuna, yaşayışınız sefihlerin yaşayışına benziyor. Allah için söyleyin bana, Ümmet-i Muhammed’den olanlar nerede?”…

..IX. Asırda Yahya Bin Muâz işte böyle haykırmıştı. Bu günü görseydi, acaba ne derdi?…

Hasan-ı Basri Hz. de şu sözü boşuna söylememiş: “Vallahi, siz sahabeyi görseydiniz deli derdiniz, onlar da sizi görseydi ‘bunlar Müslüman değil’, derlerdi.” 

Evet, İslâm âleminin yöneticileri, maalesef böylesine gaflette ve çok derin bir uykudadırlar. 14 Seneden beri Türkiye lideri tarafından defalarca dürtüldükleri halde, maalesef uyanır gibi yapıyorlar, fakat diğer taraftan yine, cellatlarının kendilerini yemek için kurguladıkları ziyafet hazırlıklarına, resmen çanak tutuyorlar. Oysa tüm İslâm âlemi bir silkinseler, Lider ülke Türkiye’nin hilâfetiyle, Osmanlı devleti gibi, tüm işgalci zalimleri püskürtmekle bırakmayacak, Kudüs’e saldırdıklarına değil, dünyaya geldiklerine pişman edecekler.

İlk anda bu iddiayı abartı sanan dostlarıma izah edeceğim ki, hiç tereddütleri kalmasın.

Şimdi bakınız: İrili ufaklı 63 İslâm ülkesi içinde en az 30’u tabî kaynaklar bakımından çok zengin ülkelerdir. Bunlardan sadece Suud’un sadece bir paşasının, sadece bizim ülkemizde geçirdiği tatil harcamalarını bir hatırlayınız! Bir gemi dolusu koruma ve hizmetçilerle, onlarca araçlar ve limuzinlerle gelip ve milyarlarca $ harcama yapanları gördük.

Sadece bir veliaht Prensin, tek bir tabloya daha dün 450 000 000-$ verdiği, tüm haber bültenlerinde yer aldı. Yani; sadece bu basit tablonun parası bile Filistin’e verilseydi, Filistin halkı bu halde mi olurdu? Sadece Suudun zenginleri, ABD bankalarındaki paralarını çekselerdi, ABD abileri mutlaka bu zalimce girişimlerinden çark ederdi.

Oysa burunlarının dibindeki Kudüs için, bu zenginlerden her biri, varlıklarının kırkta birini verselerdi (ki dînen buna mecburdular), Filistin bu gün mutlaka çok daha güçlü olur ve bu hallere asla düşmezdi. Üstelik te Kudüs konusunda bile keyifleri kaçmasın diye, ABD abilerini de ikaz etmediler ve din kardeşlerine askeri destekte de bulunmadılar.

Bir de tüm İslâm ülkelerinin ve zenginlerinin, birlik ve beraberlik içinde, bir halifelik çatısı altında hareket ettiklerini ve zekâtlarını Kudüs için bağışladıklarını hesap ediniz.

Hangi zalim ülke, Müslümanların ilk kıblesi olan ve Hz. Muhammed’in SAV Mîraca çıktığı o mukaddes beldeyi işgal etmeyi aklından geçirebilirdi?...

Aslında ortada İsrail diye bir devlet de yoktur. Birinci Dünya Savaşı sonunda, Ortadoğu’da İngiltere’ye dost bir devlet kalmamıştı. İngiliz menfaatleri, bu bölgede bir dost devletin bulunmasını icap ettiriyordu. Filistin’de kurulacak küçük bir Yahudi devleti bu boşluğu doldurabilecekti. Bundan dolayı 2 Kasım 1917’de İngiltere meşhur Belfor vaadini açıkladı.İngiltere nezdinde, ‘Yahudi haklarını’ temsil etmeye başladı. Sultan İkinci Abdülhamid Hanın kabul etmediği şartlar arasında bulunan bir üniversite, 1925 yılında, Skopus Dağında kurulmaya başlandı. Bu tarihten sonra, dünya Yahudileri Filistinlilerden çok sinsi bir planla, bedelinden çok yüksek paralarla toprak satın almaya başladılar. O günkü Filistin halkının da kendilerine yüklenen yüksek vergi borçlarını ödeyememeleri, bu sinsi planı kamufle etti. İşte bu sinsi satın alma planı gereği, 1946’da kısmen, 1949’a kadar ise Filistin’in p’ten fazlası Yahudilerin eline geçtiğinden, Filistin coğrafî olarak sinsice işgal edilmiş oldu.

Acı tablonun seyir haritası:> (Beyaz bölgeler Yahudilere satılan yerler.) İşte böyle bir sinsi plan ile işgal edilmiş ve gasp edilmiş Filistin toprakları vardır. Gerçekte Yahudilerin devleti, yani bir İsrail devleti yoktur.

Devleti olmayanın Başkenti de olamaz. Fakat tüm ŞER güçler, dünya çapındaki Yahudi lobileri ve onların Trump abileri, bugün için

yüzde 90’a yakın toprak sahibi olan Filistinli Yahudilere, Filistin’i ve dolayısıyla KUDÜS’Ü peşkeş çekme fitilini ateşlemiştir.

ABD ve diğer şer ittifak; HDP ve PKK misali “BARIŞ” diyorsa mutlaka bir “ihanet ve işgal” anlaşılmalıdır. Çünkü bu güne kadar bu “barış” kelimesini, hep sinsi ve alçak plânlarını daha rahat kurgulamaları için kullanmışlardır. Bizdeki ana muhalefet ise; bu dünya çapındaki çok ciddi tehlikede bile, tek başına mücadele veren ülkemiz yöneticilerine destek olup, milli bir duruş sergileme yerine, yangından mal yağmalamayı, iftiralar ve saptırmalarla iktidarı yıpratmayı ve abilerinin eline tutuşturduklarını uygulamayı tercih etmektedir…

Daha da acısı; İslâm âlemi ve yöneticileri hâlâ uyanamayıp, tam bir birlik ve beraberlik sağlayamazlar ise tüm İslâm âlemindeki tüm Müslümanlar VEBÂL altında olacaktır.

Şimdi, 70-80 sene önceki Filistinlilerin o günkü Yahudi’ye toprak satma gafletlerinden ibret alarak, Kudüs’ü kurtarabilmek için ciddi bir seferberlik zamanıdır. Kudüs’ü ziyaretzamanıdır.

Vicdanı olan herkesin, ellerinden gelen tüm fedakârlıkları sergileme zamanıdır.

Tamamen çaresiz olanlar ise en azından, Fetih sûresini sürekli okuyarak, cân-u gönülden dua ve niyazlarıyla mazlum Kudüs halkına vd. destek olmalıdırlar. Aksi halde hem vebalden kurtulamayız. Hem de bu işgâl kesinlikle Kudüs veya Filistin’le sona ermeyecektir.

Çünkü ABD’nin ve diğer müttefik şer ülkelerin hedefi, asla sadece Kudüs değildir.

Filistin’i resmen İsrail devleti olarak kabul ettirdikten sonraki hedefleri, ülkemiz dâhil, tüm Ortadoğu’yu işgal etmektir. Suriyeliler için sığınacakları bir Türkiye vardı, bizler için o imkân maalesef hiç yok. Bunları aklımızdan çıkarmayalım ve bu sinsi planları akîm bırakmak için ellerimizden geleni, Allah cc rızası için esirgemeyelim…

Facebook Yorum

Yorum Yazın