© Dini Haberler 2020

Gezicilerin Gerçek Yüzleri

Gezi Parkı kalkışmasında konserlerini iptal eden sözde sanatçılar, yurdun dört bir yanından kalkan şehit cenazelerini hiçe sayarak “müziği durdurmak hayatı durdurmaktır” sloganı ile şehitler için konserlerinin iptal edilmesine karşı çıkıyor.

Ülkemizin dört bir yanından terör örgütü PKK’nın şehit ettiği polis ve askerlerimiz cenazeleri kalkarken sözde sanatçılar “Müziği durdurmak hayatı durdurmaktır” kampanyası ile şehit cenazeleri nedeniyle konserlerinin kurumlar ve organizasyon firmaları tarafından iptal edilmesine tepki gösteriyor. MÜYORBİR Yönetim Kurulu Üyelerinin ve birçok sanatçının katkıda bulunduğu kampanya ile, “Müzik aslında hayatın kendisidir. İnsanlar acılarını, sevinçlerini müzikle dile getirir hatta tedavi ederler. Müzik marştır, müzik ağıttır, müzik danstır kısacası müzik hayattır, insandır” görüşü savunularak “Müziği durdurmak hayatı durdurmaktır” sloganı ile iptallerin önüne geçmeye çalışılıyor. Sosyal medyada sanatçılar tarafından “müziği değil, terörü durdur” söylemi ile paylaşılan videoya ise itiraz yine sosyal medya kullanıcılarından geldi. Sanatçılara Gezi Parkı kalkışması sırasında konserlerini iptal ettiklerini hatırlatan dinleyicileri, şehit cenazeleri sebebiyle ülkemizin acısına ortak olup konserlerini iptal etmek yerine, konser vermekte ısrarcı olmalarını kınadılar. 

Kimin sanatçısı bunlar?

“Müziği durdurmak hayatı durdurmaktır” kampanyasına hararetle destek veren sanatçılar ise şöyle:  Burhan Şeşen, Edip Akbayram, Belkıs Akkale, Kubat, Onur Akın, Hüseyin Turan, Tolga Sağ, 

Eda-Metin Özülkü (çocukları Baran ve Volkan Özülkü), Suavi (kızı Suada), Demet Akbağ, Funda Arar, İrem Derici, Hakan Aysev, Zara, Rojin, Suzan Kardeş, Aysun Kocatepe, Ali Kocatepe, Özlem Özdil, Abdurrahman Tarikçi, Zeliha Sunal, Baha Boduroğlu, Mehmet Gümüş, Haluk Özkan, Aynur Aydın, Vedat Sakman, Zeynep Önkaya, Serkan Çağrı, Fide Köksal, Feryal Öney, Mazlum Çimen, Bora Öztoprak ve Rıza Esendemir. 

Yaşamını yitiren şehitler Edip Akbayram’ı üzmüyor mu?

Kampanyaya destek veren sanatçılar arasında ön safta yer alan Edip Akbayram, Gezi Parkı kalkışması sırasında Kartal Belediyesi’nin düzenlediği Kültür Sanat Festivali açılışında konser verileceği ilan edildiği için açılışa katılmış ve “Gezi Parkı’nda bir kişinin yaşamını yitirmesi”nden duyduğu üzüntü sebebiyle konser yapamayacağını belirterek sahneden inmişti. 

O gün yoktu, şimdi niye konser var?

Türkücü Kubat, Gezi Parkı kalkışması sırasında Taksim’de sanatçıların kalkışmacılara toplu olarak vereceği destek konserindeki isimler arasında yer alıyordu. Aralarında Sezen Aksu, Sertap Erener, Can Bonomo gibi sanatçıların bulunduğu destek konserine tepkiler sosyal medyada çığ gibi büyüyünce konser “Dünya sanatçılarının bir araya geldiği sanatçılar inisiyatifi Gezi Parkı’nda olmaya devam edecekler. Sanatlarını da protesto için icra edecekler. Ancak bugün konser yok. Ölümlerimizi ve yaralanan dostlarımızı unutmayacağız” açıklaması ile iptal edildi.  Türkücü Hüseyin Turan da Gezi Parkı kalkışması sırasında konserlerini iptal eden sanatçılar arasında. Sanatçılar üzerinde oluşan baskıya boyun eğip, iptal edilen konser yerine düzenlenen yürüyüşte ön saflarda ilerlemişti. Klarnet sanatçısı Serkan Çağrı da Gezi Parkı kalkışması sırasında konserini iptal eden sanatçılar arasında. 

Ölen asker, polis olunca “mahalle baskısı” da rafa kalktı

Gezi Parkı kalkışması sırasında üzüntülerinden ve desteklerinden dolayı konserlerini iptal eden sanatçıların yanı sıra, kalkışmayı destekleyenlerin “mahalle baskısı”na maruz kaldığı için konserlerini iptal etmek zorunda kalan sanatçılar da mevcut. Olaylar sırasında Kırıkkale Üniversitesi’nin bahar şenliklerini organiz eden kurum, festival etkinliklerini iptal etmek zorunda kalmış, açıklama olarakda organizasyon yöneticisinin “Grup Kolpa ile anlaştık ve konser için de paralarını ödedik. 5 Haziran’da sahne alacaklardı. 4 Haziran akşamüstü gelemiyoruz dediler. Akşam da kesin katılmayacaklarına dair menajerinden mesaj geldi. Mesajda şöyle yazıyordu: “Abi, herkes diğer grupları, tanıdık sanatçıları aradı. Net bir şekilde herkes bugün ve yarını iptal etmiş durumda. Ciddi bir baskı altındayız. Grubun net kararı yarın gelemiyoruz” sözleri basına yansımıştı. Mahalle baskısına dair çarpıcı bir örnek de Gezi Parkı’na gitmediği için baskıya maruz kaldığını ifade eden Hülya Avşar’ın “Bana da Gezi Parkı’na niye gitmiyorsun diyen o kadar çok insan oldu ki. ‘Peki siz nasıl demokratik davranıyorsunuz? Gitmiyorsam gitmiyorumdur. Bana hesabını soramazsınız’ dediğimde cevap alamıyorum. İnsanlar kendi eleştirdikleri şeyleri de yapıyorlar bu arada” sözleri.

Saliha Sultan/ Gazete Vahdet

İlginizi Çekebilir

Sokak röportajı saçmalığına ne zaman son verilecek?

Irkçılar, sokak röportajı sırasında başında üşüştükleri Suriyeli çocuklara küfretti ve saldırı girişiminde bulundu.

Tesettürden vazgeçme

Genç Dergisi medyanın görmezden geldiği mütesettir kadınların hikayesini okuyucularına aktarıyor.

Metaverse “intibak” sağlanabilecek bir ortam mıdır?

Manisa İl Müftülüğü “metaverse” konusunda aceleci sonuçlara varmış!

Türkiye'yi ayağa kaldıracak gelişme! Hepsi işin içindeymiş

Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, TL'ye erişmekte zorlanan Londralı bankaların, Türkiye'de iş yapan bazı şirketleri paravan olarak kullandığını, Türk şirketlerin buradan TL krediyi çekip, Londra'daki bankaya taşıdıklarını ya da dolar hesaplarını TL'ye çevirtip, Londra'da mevduat hesabı açtıklarını hatırlattı. "Londra'da bire 10 faizi alan bizim şirketler bu alışverişten memnundu. Fakat Londra'ya ulaştırdıkları TL'ler sonra Türkiye'de spekülatif işlemlerde kullanılıyordu" diyen Güngör, "Yine mi Brütüsler!" başlıklı yazısında, "Son dönemde bizim Brütüs'lerin (yine aynı isimler) o çetelere her an kullanacakları TL'yi park etmeye başladığını duyuyorum. Hem de öyle az buz rakamlar değil… Şirketler arasında Türkiye'nin dev holdinglerini mi ararsınız, gıdacılarını mı, limancılarını mı, inşaatçılarını mı… Büyükler 500'er milyon TL'nin üzerinde parayı göndermişler. Biraz daha küçükler 250'şer milyon TL" ifadelerini kullandı.

Yazarlarımızdan Abdullatif Acar'ın Yeni Kitabı Çıktı

Huzur ve saadete ulaşmak her insanın en öncelikli hedeflerindendir. Ancak her nedense bunu hep yanlış yerlerde arıyoruz. Nefsimizin doyumsuz arzuları, şeytanın telkinleri, heva ve hevesimiz bizi yanıltıyor. Anlık düşünüyor ve karar veriyoruz.

Robert Kolej’den Boğaziçi’ne .... -II

Boğaziçi tartışmalarından yola çıkılarak kültürel iktidarın serencamını görmek mümkün…

TÜM HABERLER