© Dini Haberler 2020

Kim bunlar

Star Yazarlarından Yakup Köse "Batı’nın içimizdeki uzantısı olan 3000 aileyi sorguladı... "

Milliyetçi Hareket Partisi Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Boğaz’da, yalılarda viskisini yudumlayıp, oyunu HDP’ye veren şerefsizler” sözü Boğaz’daki yalılarda lodos etkisi yaptı! Lodosun sebep olduğu dev dalgalar yalı iskelelerini aşıp duvarları dövmeye başlamışken Bahçeli’nin danışmanlarından Metin Özkan’ın çıktığı televizyon programında, “Elimizde 3 bin kişilik şerefsizler listesi var” demesi dalganın şiddetini arttırdı.

Boğaz’da, yalılarda viskisini yudumlayıp MHP yerine HDP’ye oy vermek şerefsizlik midir, ben onu bilmem. Lâkin ben şunu bilirim, Boğaz’da, yalılarda viskisini yudumlayıp bir yandan da sahip oldukları medya organları vasıtasıyla insanları kışkırtıp iç savaş çıkartmaya çalışmak şerefsizliktir. Batıcı Gezi ayaklanmasında olduğu gibi, şezlonglarda yatıp Akdeniz sahillerinden “Gençler Taksim’e çıkın, direnişe katılın” diye Twitter’dan mesaj atarak gençleri ölüme göndermek şerefsizliktir. Yalan haberler yazıp, bunu bağlı olduğu servisler üzerinden dış basında yayımlatıp daha sonra da “Bakın dünya da tepki veriyor” diye dezenformasyon yapmak şerefsizliktir. Ortalık kan gölüne dönmüşken, “Ayol tam da tatildeydim, mecburen görevimin başına döneceğim” diye gazetecilik duyarlılığı “kasmak” da şerefsizliktir. İlâ âhir...

Ruhunu Aydın Doğan’a satmış Ahmet Hakan ve PKK dağdan inmesin diye elinde bastonla dağ bayır gezip PKK’lıları iknâ etmeye çalışan Hasan Cemal MHP Başkanı Devlet Bahçeli’nin “şerefsiz” sözünü üzerlerine alıp “şerefsiz” olduklarını ikrar ettiler. Kendilerine haksızlık yapmadıklarından eminim!..

Benim bu mevzuu yazma sebebim, Bahçeli’nin danışmanlarından Metin Özkan’ın “Elimizde 3 bin kişilik şerefsizler listesi var” sözünün bendeki tedaisi. 2000 yılın başında Metris Cezaevi’ne düzenlenen “Noel Baba” operasyonu sonrası ağır işkencenin ardından mahkemeye çıkartılan Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu, istenildiği şekilde savunma yapmazsa öldürüleceği tehdidine boyun eğmez ve Türkiye gerçeğini haykırır. Mütefekkir Mirzabeyoğlu Devlet Güvenlik Mahkemesi’ndeki sistemi yargılayan savunmasında 3000 aileden bahseder: “T.C. içinde yaşayan 3000 aile; hukuk da bunların çıkarına göre, ekonomi de, siyaset de, ordu da, polis de... Kendi aralarındaki dalaşmalar bir yana, bunlar hukuk üstü imtiyazlı bir zümredir! Devlet, hukuk demektir ve hukukun olmadığı yerde devlet değil, çete vardır.”

Batı’nın içimizdeki uzantısı bu 3000 aile Müslüman Anadolu topraklarında, bizlerin basiretsizliği sebebiyle neredeyse bir asırdır hüküm sürdü. Şimdiyse, ellerinden gitmeye başlayan gücü tekrar almanın derdindeler. Son seçimde sarstıklarını düşündükleri Müslüman Anadolu halkının iradesini yıkmayı kafaya koymuşlar. İstiyorlar ki, parayla, siyasetçiyle, asker ve polisle Müslüman Anadolu halkını ezmeye devam etsinler. İstiyorlar ki, onların çizdiği çember içinde Müslüman Anadolu halkı yaşasın. Bu çemberin dışına çıkmak isteyeni de, Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun şahsında olduğu gibi, idama mahkûm edip...

Şu şarkıcı şuna oy vermiş, bu manken buna oy vermiş... Bunlarla uğraşıp vakit kaybetmeye gerek yok. Zaten herkes rengini belli ediyor. Mühim olan, Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun işaret ettiği, viski değil Müslüman Anadolu insanın kanını içen 3000 aileyi tespit edip, bir daha zarar veremeyecek hâle getirmektir. Kimdir bu 3000 aile? Vatanseverler bu soruya cevap aramalı.

Kaynak: STAR

İlginizi Çekebilir

Sokak röportajı saçmalığına ne zaman son verilecek?

Irkçılar, sokak röportajı sırasında başında üşüştükleri Suriyeli çocuklara küfretti ve saldırı girişiminde bulundu.

Tesettürden vazgeçme

Genç Dergisi medyanın görmezden geldiği mütesettir kadınların hikayesini okuyucularına aktarıyor.

Metaverse “intibak” sağlanabilecek bir ortam mıdır?

Manisa İl Müftülüğü “metaverse” konusunda aceleci sonuçlara varmış!

Türkiye'yi ayağa kaldıracak gelişme! Hepsi işin içindeymiş

Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, TL'ye erişmekte zorlanan Londralı bankaların, Türkiye'de iş yapan bazı şirketleri paravan olarak kullandığını, Türk şirketlerin buradan TL krediyi çekip, Londra'daki bankaya taşıdıklarını ya da dolar hesaplarını TL'ye çevirtip, Londra'da mevduat hesabı açtıklarını hatırlattı. "Londra'da bire 10 faizi alan bizim şirketler bu alışverişten memnundu. Fakat Londra'ya ulaştırdıkları TL'ler sonra Türkiye'de spekülatif işlemlerde kullanılıyordu" diyen Güngör, "Yine mi Brütüsler!" başlıklı yazısında, "Son dönemde bizim Brütüs'lerin (yine aynı isimler) o çetelere her an kullanacakları TL'yi park etmeye başladığını duyuyorum. Hem de öyle az buz rakamlar değil… Şirketler arasında Türkiye'nin dev holdinglerini mi ararsınız, gıdacılarını mı, limancılarını mı, inşaatçılarını mı… Büyükler 500'er milyon TL'nin üzerinde parayı göndermişler. Biraz daha küçükler 250'şer milyon TL" ifadelerini kullandı.

Yazarlarımızdan Abdullatif Acar'ın Yeni Kitabı Çıktı

Huzur ve saadete ulaşmak her insanın en öncelikli hedeflerindendir. Ancak her nedense bunu hep yanlış yerlerde arıyoruz. Nefsimizin doyumsuz arzuları, şeytanın telkinleri, heva ve hevesimiz bizi yanıltıyor. Anlık düşünüyor ve karar veriyoruz.

Robert Kolej’den Boğaziçi’ne .... -II

Boğaziçi tartışmalarından yola çıkılarak kültürel iktidarın serencamını görmek mümkün…

TÜM HABERLER