Diyanet´ten Bayram Tatili Eleştirisi
MEDYADiyanet İşleri Başkanlığı’nın aylık dergisindeki bir yazıda “Eskiden tatil denilince eş, dost ve akraba ziyareti akla gelirdi" dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından aylık olarak yayımlanan Aile Dergisi’nde tatilkültürü ele alındı. Uzmanlar tarafından kaleme alınan yazıda, “Bir zamanlar tatil denildiğinde insanların aklına eş, dost ve akraba ziyaretleri gelirdi. Artık sadece izin zamanlarında değil tüm aile efradının bir araya geldiği bayramlarda bile akraba ziyaretleri unutuldu. Günümüzde dini bayramlar tatil mekânlarına kaçmak için fırsat olarak görülüyor” eleştirisi yer aldı.
Yazıda modern hayatın gereği olarak insanların çalışıp yorulduğu, bunun sonucu olarak bedenen ve zihnen dinlenmeye ve yenilenmeye ihtiyaç duydukları belirtildi. Bu ihtiyacı gidermek için ise kültürümüze dışarıdan ithal edilmiş bir tatil anlayışının tercih edildiği vurgulanan yazıda şöyle denildi:
“Üretimin durduğu dinlenme dönemini zarardan kâra dönüştürmenin formülü olarak ortaya çıkan tatil olgusu, esasında kapitalizmin bir dayatması olarak görülebilir. İnsanlar tatilde daha çok tüketmek için daha fazla çalışmanın yollarına bakmaktadırlar.” Yazıda, “İslam dininde atalet, yani bir iş yapmamak, boş durmak şeklindeki tatil anlayışına yer yoktur. Mümin faydalı işler, eylemler ortaya koyan kimsedir” değerlendirmesi de yer aldı. Ayrıca yazıda, hac, umre, yakın akraba ve dost ziyaretleri yapmak, beldeleri, kâinatı tanımak gibi tatil önerilerinde de bulunuldu.
‘İSTER DENİZE GİDER İSTER YAYLAYA’
Lami Özgen (KESK Genel Başkanı): Diyanet ne amaçla böyle yazmış bilemiyorum. Başta Müslüman olan yurttaşların temel hak ve hürriyetlerinin sadece dini kurallarla belirlenemeyeceği esasını görebilmelidir. Kapitalizmin, neoliberalizmin şehirlerden tutun köylere kadar girdiği koşullarda Diyanet bunu görmezden gelerek sadece tatil algısına yönelik klasik feodal üretim sistemi üzerinden bir düşünce üretiyorsa o zaman Diyanet’in kendi yaptığı bir sürü ticarethaneyi de gözden geçirmesi lazım. Gerekçe ne olursa olsun, din, inanç, kültür gibi özelliklerine bakılmaksızın insanların tatile ihtiyaçları vardır. En doğal hakkıdır. Bu hakkı nasıl kullanırlar, denize mi giderler, köye mi giderler, yaylaya mı çıkarlar, bu onların tercihi. Hiçbir kurum yönlendirici değerlendirmeler yapmamalı.
‘TATİL YAPMAK BİR HAKTIR’
Rıdvan Budak (Eski DİSK Genel Başkanı): Diyanet kendi işi dışında her şeye karışıyor zaten. İnsanlar 1886 yılında 8 saatlik çalışma süresi için mücadele etti. Çalışma bir hak, dinlenme de bir hak. Tatil yapmak da bir hak. Günümüz insanının yapması gereken bir şey de iyi dinlenmek. İyi dinlendikten sonra verimli hale gelmek. Daha iyi üretmek, daha kaliteli üretmek. Modern tıp bunu böyle anlatıyor, sosyal bilimler bunu böyle anlatıyor. Bunun tersi yorum yapan bir Diyanet ile karşı karşıyayız. Akla, çağdaş yaşama yer vermeden yazmışlar.
‘KATILMAMAK MÜMKÜN DEĞİL’
Ali Rıza Demircan (İlahiyatçı): Diyanet’in bu görüşüne katılmamak mümkün değil. İnsanlar değişik amaçlar için tatile çıkar. Mesela hac ve umre bir seyahat sebebidir. Bunlardan bir tanesi de İslam’ın üzerinde durduğu akraba meselesi. Hem onların bakımlarına yardımcı olmak hem de onları iyiye, güzele çağırmak... Bu bir dini görevdir. İki tane dini bayramımız var. Bunları yerel çerçevede değerlendirmek daha arzulanandır. Ama bu amaçlardan hiçbiri olmaksızın, daha rahat içki içmek, gece sabahlara kadar eğlenmek amacıyla gitmek sadece dini bayramlarda değil, zaten normal şartlar altında da sakıncalıdır.
‘NE SAKINCASI OLABİLİR?’
Şaban Ali Düzgün (İlahiyatçı): Zamanı anlamlı hale getiren, onda gerçekleşen faaliyetlerdir. Bu anlamda bayramların, daha önce gündemimizin öncelikleri arasında yer bulamayan ne varsa hatırlandığı bir zaman olarak değerlendirilmesi arzu edilir. ‘Sıla-i rahim’, merhameti, sevgiyi bize en yakın olandan başlamak üzere bütün insanlara ulaştırmanın adıdır. Bu duyarlılığı korumak ve her anlamda yardıma ihtiyacı olanlara el uzatmayı sadece belli zamanların erdemi olarak görmemek kaydıyla, insanların bayramlarda kendilerine, çolukçocuklarına vakit ayırmalarının, tatil yapmalarının ne sakıncası olabilir? (Kaynak: Haber Türk)
İlginizi Çekebilir
Sokak röportajı saçmalığına ne zaman son verilecek?
Irkçılar, sokak röportajı sırasında başında üşüştükleri Suriyeli çocuklara küfretti ve saldırı girişiminde bulundu.
Tesettürden vazgeçme
Genç Dergisi medyanın görmezden geldiği mütesettir kadınların hikayesini okuyucularına aktarıyor.
Metaverse “intibak” sağlanabilecek bir ortam mıdır?
Manisa İl Müftülüğü “metaverse” konusunda aceleci sonuçlara varmış!
Türkiye'yi ayağa kaldıracak gelişme! Hepsi işin içindeymiş
Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, TL'ye erişmekte zorlanan Londralı bankaların, Türkiye'de iş yapan bazı şirketleri paravan olarak kullandığını, Türk şirketlerin buradan TL krediyi çekip, Londra'daki bankaya taşıdıklarını ya da dolar hesaplarını TL'ye çevirtip, Londra'da mevduat hesabı açtıklarını hatırlattı. "Londra'da bire 10 faizi alan bizim şirketler bu alışverişten memnundu. Fakat Londra'ya ulaştırdıkları TL'ler sonra Türkiye'de spekülatif işlemlerde kullanılıyordu" diyen Güngör, "Yine mi Brütüsler!" başlıklı yazısında, "Son dönemde bizim Brütüs'lerin (yine aynı isimler) o çetelere her an kullanacakları TL'yi park etmeye başladığını duyuyorum. Hem de öyle az buz rakamlar değil… Şirketler arasında Türkiye'nin dev holdinglerini mi ararsınız, gıdacılarını mı, limancılarını mı, inşaatçılarını mı… Büyükler 500'er milyon TL'nin üzerinde parayı göndermişler. Biraz daha küçükler 250'şer milyon TL" ifadelerini kullandı.
Yazarlarımızdan Abdullatif Acar'ın Yeni Kitabı Çıktı
Huzur ve saadete ulaşmak her insanın en öncelikli hedeflerindendir. Ancak her nedense bunu hep yanlış yerlerde arıyoruz. Nefsimizin doyumsuz arzuları, şeytanın telkinleri, heva ve hevesimiz bizi yanıltıyor. Anlık düşünüyor ve karar veriyoruz.
Robert Kolej’den Boğaziçi’ne .... -II
Boğaziçi tartışmalarından yola çıkılarak kültürel iktidarın serencamını görmek mümkün…