© Dini Haberler 2020

Diyanet'ten 'inek şaban' tepkisi

Yrd. Doç. Dr. Bilal Yorulmaz, Diyanet Dergisi’nde yayımlanan yazısında, dini çağrışımlı isimlerin Türk sinemasında alay edilen karakterlere verildiğine dikkat çekerek “1960 yılında 3 bin bebeğe bu isim verilirken, ‘Hababam Sınıfı’ etkisiyle 2009’da sadece 113 bebeğe ‘Şaban’ adı verilmiştir” dedi

Diyanet’in aylık dergisinde sinemaya yönelik sert eleştiriler yer aldı. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bilal Yorulmaz tarafından kaleme alınan yazıda, sinemanın yeni bir din oluşturduğu öne sürüldü, Star Wars (Yıldız Savaşları) serisinde geçen Jedi savaşçıları örnek gösterildi. Yazıda, “Star Wars serisinde geçen ve Jedi savaşçılarının dini olan Jediism günümüzde Hıristiyan toplumlarda taraftar bularak yayılmaktadır. Avustralya’da 70 bin kişi, İngiltere’de 390 bin kişi kendisini ‘Jedi’ olarak tanımlamıştır” denildi.

Dergide Türk sinemasına yönelik ise “Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren dindar karakterler yalancı, düzenbaz, şehvet düşkünü, vatan haini olarak sunulmuştur. Muhsin Ertuğrul’la başlayan bu olumsuz tutum, sonraki dönemlerde de devam etmiştir. Bu filmlerde dindarlar ve din adamları, köydeki ağanın yanında olan, onun halkı ezmesine yardım eden ya da ev sahibi olup kiracısına zulmeden insanlar olarak resmedilirken din, insanları kandırmak için kullanılan bir afyon olarak sunulmuştur” eleştirisi yer aldı.

Türk sinemasının kullandığı bir diğer yolun ise dini çağrışımlı isimleri alay edilen ve toplumun alt sosyokültürel ve ekonomik tabakasında bulunan karakterlere vererek bu isimlerin ve temsil ettikleri dinin itibarını yıkmak olduğu savunularak şu ifadelere yer verildi:
“Müslümanlarca kutsal kabul edilen bir aya ait olan ve erkek çocuklarına ad olarak verilen bu isim, günümüzde itibarını kaybetmiştir. 1960’lı yıllarda, yılda yaklaşık 3 bin bebeğe bu isim verilirken, ‘Hababam Sınıfı’ ve diğer bazı filmlerin etkisiyle 2009 yılında sadece 113 bebeğe ‘Şaban’ adı verilmiştir.”

‘BU TÜR FİLMLERİN OLMASI DOĞAL’
İlahiyatçı Abdülaziz Bayındır: Bir tarafdan dine karşı şeyler varken, bir taraftan da bir savunma mekanizması ortaya çıktı. Etki-tepki meselesi derken Türkiye’de doğru bir din anlayışı belirmeye başladı. Şiddete yönelmediği sürece bu tür filmlerin olması doğal.
Sinema sanatçısı Tarık Akan: Bu eleştiriler saçma hatta saçmanın da ötesinde. Üniversite bu insanlara nasıl öğretmenlik görevi veriyor? Allah aşkına bu insanlar hangi çocukları yetiştirecek de bu ülke ayakta kalacak? Kaynak: 
HABERTÜRK

İlginizi Çekebilir

Sokak röportajı saçmalığına ne zaman son verilecek?

Irkçılar, sokak röportajı sırasında başında üşüştükleri Suriyeli çocuklara küfretti ve saldırı girişiminde bulundu.

Tesettürden vazgeçme

Genç Dergisi medyanın görmezden geldiği mütesettir kadınların hikayesini okuyucularına aktarıyor.

Metaverse “intibak” sağlanabilecek bir ortam mıdır?

Manisa İl Müftülüğü “metaverse” konusunda aceleci sonuçlara varmış!

Türkiye'yi ayağa kaldıracak gelişme! Hepsi işin içindeymiş

Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, TL'ye erişmekte zorlanan Londralı bankaların, Türkiye'de iş yapan bazı şirketleri paravan olarak kullandığını, Türk şirketlerin buradan TL krediyi çekip, Londra'daki bankaya taşıdıklarını ya da dolar hesaplarını TL'ye çevirtip, Londra'da mevduat hesabı açtıklarını hatırlattı. "Londra'da bire 10 faizi alan bizim şirketler bu alışverişten memnundu. Fakat Londra'ya ulaştırdıkları TL'ler sonra Türkiye'de spekülatif işlemlerde kullanılıyordu" diyen Güngör, "Yine mi Brütüsler!" başlıklı yazısında, "Son dönemde bizim Brütüs'lerin (yine aynı isimler) o çetelere her an kullanacakları TL'yi park etmeye başladığını duyuyorum. Hem de öyle az buz rakamlar değil… Şirketler arasında Türkiye'nin dev holdinglerini mi ararsınız, gıdacılarını mı, limancılarını mı, inşaatçılarını mı… Büyükler 500'er milyon TL'nin üzerinde parayı göndermişler. Biraz daha küçükler 250'şer milyon TL" ifadelerini kullandı.

Yazarlarımızdan Abdullatif Acar'ın Yeni Kitabı Çıktı

Huzur ve saadete ulaşmak her insanın en öncelikli hedeflerindendir. Ancak her nedense bunu hep yanlış yerlerde arıyoruz. Nefsimizin doyumsuz arzuları, şeytanın telkinleri, heva ve hevesimiz bizi yanıltıyor. Anlık düşünüyor ve karar veriyoruz.

Robert Kolej’den Boğaziçi’ne .... -II

Boğaziçi tartışmalarından yola çıkılarak kültürel iktidarın serencamını görmek mümkün…

TÜM HABERLER