© Dini Haberler 2020

YENİ BİR MARAŞ FİLMİ ÇEKİLİYOR

Kahramanmaraş’ın, Dere boğazı bölgesinde çekilecek “BİZİM KÖYÜN İNSANLARI” adlı filmin Yöneticileri Maraş Medya Merkezini ziyaret etti.

Türkiye’nin ve Avrupa’nın birçok sinemalarında gösterime girecek olan tamamı Kahramanmaraş’ın Dere boğazı ve sır bölgesinde çekilecek olan “BİZİM KÖYÜN İNSANLARI” adlı film hakkında açıklamalarda bulunan filmin yönetmenleri ve üst kadrosu Maraş Medya Merkezine gelerek bazı açıklamalarda bulunarak.

 

Maraş Medya Başkanı Fatih Nalbantbaşı’yla  yaptıkları toplantı da öncelikle mekan, kostüm, oyuncu, sponsorluk konusunda bilgi verdiler.


Filmle ilgili resmi prosedür yerine getirilerek gerekli izinler alındı. Film de ayrıca Kahramanmaraşlı oyuncularda ihtiyaç duyulacağını belirten film ekibi 5 gün Kahramanmaraş’ta, Fatih Nalbantbaşı’nın misafiri olduktan sonra filmle ilgili ekip çalışmalarını tamamlamak üzere Kahramanmaraş’tan ayrıldılar.

“BİZİM KÖYÜN İNSALARI” film ekibi 45 kişilik kadrosuyla Kurban Bayramı sonrası Kahramanmaraş’a gelerek film için motor diyecekler.



 

FİLM ÖZETİ

Uzun yıllardır İstanbul'da yaşayan Ali, rahmetli babasının vasiyetini gerçekleştirmek üzere Aksaray'a geri dönmüştür. Rahmetli babasının köydeki oldukça eski evini tamir edecek, onaracak ve babasının adına orayı, küçük çocukların ziyaret edip, istedikleri oyuncakları, kitapları bedavaya alabilecekleri, oturup resim çizebilecekleri, eskiden olduğu gibi türlü oyunlar oynayabilecekleri bir "Sanat Evi"ne çevirecektir. Ali'ye bu konuda en büyük destek çocukluk arkadaşı Zeliha'dan gelir. Zeliha, bütün iyi kalpliliği ve yardımseverliği ile Ali'ye destek olur. Çünkü bir yandan Zeliha, Ali'ye aşıktır.

Belediye Başkanı, yaklaşmakta olan seçimlere hazırlanmaktadır. Bu esnada kendisine yurt dışından bir faks gelir. Helga isimli bir bayan, gelip Aksaray'da belgesel çekmek istediğini belirtmiştir. Belediye Başkanı bunu kabul eder ve Helga'yı Aksaray'a davet eder. Kısa bir süre sonra Helga, Aksaray'a gelir, onu güzelce ağırlarlar ve sohbet ederler. Halbuki Helga bir dolandırıcıdır. Tanıtım, belgesel vb. yalanlar ile il il dolaşmakta ve o esnada birilerinin paralarını çalmaktadır. Henüz bunu kimse bilmemektedir ve Helga bütün güzelliği ve sevimliliği ile kısa sürede kendini sevdirecek ve Ali'yi kendisine aşık edecektir.

Tam anlamıyla bir üçkağıtçı olan Neco ve arkadaşları, köşeyi dönmenin yollarını ararken, Neco bir yandan eşi Asuman ve bütün her yeri altına üstüne götüren çocuğu Efe ile uğraşmaktadır. Bir de herkesin sevip saydığı, oldukça ağırbaşlı ama sevdiği kadın karşısında adeta bir çocuğa dönüşen Celâl vardır. Yıllardır hayatının aşkı Hayriye'yi etkilemek için elinden gelen her şeyi yapar. Yollarına güller döker, olur olmadık yerde karşısına çıkar, şarkılar besteler, seranad yapar ama bir türlü beceremez. Hayriye yıllardır eline erkek eli bile değmemiş, oldukça sert bir kadındır. Celâl, her gece oturup demlendiği ve bağlama çalıp türküler tutturduğu saz arkadaşlarıyla birlikteyken aklına bir fikir gelir; Hayriye'yi kaçıracaktır. Bunun için de Neco'dan yardım isteyecektir.

Bu süreçte, Ali ile Helga arasında bir yakınlaşma olur. Ali, Helga'ya çekimlerde yardım etmeye başlar. Akşamları ise Zeliha'ya ders çalıştırır. Babası izin vermediği için çocukken okula gidemeyen Zeliha'nın hayattaki en büyük uktesi, okuma yazmayı öğrenememektir. Zeliha, bir yandan okuma yazma öğrenmekte, bir yandan Ali'yi etkileyebilmek için Asuman'dan taktikler alır. Ali'ye açılmayı çok istemektedir ancak reddedilmekten korktuğu için bunu bir türlü yapamamaktadır.

Cemal ile Neco ise plânı uygulamaya koyulur, Hayriye'yi kaçırırlar ve adeta bütün herkes birbirine girer, ortalık karışır. Ve o günün gecesi, herkesi en çok üzecek olay yaşanır. Polisler Ali'nin kapısına gelir, Helga'nın dolandırıcı olduğu ortaya çıkmıştır ancak Helga çoktan kaçıp gitmiştir. Ve kaçıp giderken, yanında Ali'nin bir kutunun içinde sakladığı, "Sanat Evi"nin yapımında kullanacağı, babasından kalma parayı da çalmıştır.

Amma velakin, başta Zeliha olmak üzere Neco, Celâl, Hayriye ve bütün herkesin desteği ile Ali kendine gelir, bütün herkes ellerinde boyalar, aletler ile gelir ve Ali'nin babasının vasiyetini yerine getirmek için canla başla çalışır, bir sürü insanın el emeği göz nuru olarak çocuklar için o eski püskü ev, artık bir Sanat Evi'ne dönüşmüştür. Hayriye, yıllardır kendisini adeta paspas etmiş olan Cemal'e bir şans verir ve birlikte olurlar. Asuman ise Neco'yu terk eder ve memlekete döner. Aslında bu durum Neco için pek de üzücü olmaz, o her zamanki gibi arkadaşlarıyla beraber köşeyi dönmenin yollarını aramaya devam eder. Belediye Başkanı ise seçimleri kazanmış olmanın mutluluğunu yaşamaktadır. Zeliha ise artık Ali'yle beraberdir. Hem de okuma yazmayı öğrenmiştir ve bütün bu yaşanılanları bir bir günlüğüne not etmiştir ve aslında izlediğimiz bu hikâye, onun günlüğüne yazdıklarıdır...

İlginizi Çekebilir

Sokak röportajı saçmalığına ne zaman son verilecek?

Irkçılar, sokak röportajı sırasında başında üşüştükleri Suriyeli çocuklara küfretti ve saldırı girişiminde bulundu.

Tesettürden vazgeçme

Genç Dergisi medyanın görmezden geldiği mütesettir kadınların hikayesini okuyucularına aktarıyor.

Metaverse “intibak” sağlanabilecek bir ortam mıdır?

Manisa İl Müftülüğü “metaverse” konusunda aceleci sonuçlara varmış!

Türkiye'yi ayağa kaldıracak gelişme! Hepsi işin içindeymiş

Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, TL'ye erişmekte zorlanan Londralı bankaların, Türkiye'de iş yapan bazı şirketleri paravan olarak kullandığını, Türk şirketlerin buradan TL krediyi çekip, Londra'daki bankaya taşıdıklarını ya da dolar hesaplarını TL'ye çevirtip, Londra'da mevduat hesabı açtıklarını hatırlattı. "Londra'da bire 10 faizi alan bizim şirketler bu alışverişten memnundu. Fakat Londra'ya ulaştırdıkları TL'ler sonra Türkiye'de spekülatif işlemlerde kullanılıyordu" diyen Güngör, "Yine mi Brütüsler!" başlıklı yazısında, "Son dönemde bizim Brütüs'lerin (yine aynı isimler) o çetelere her an kullanacakları TL'yi park etmeye başladığını duyuyorum. Hem de öyle az buz rakamlar değil… Şirketler arasında Türkiye'nin dev holdinglerini mi ararsınız, gıdacılarını mı, limancılarını mı, inşaatçılarını mı… Büyükler 500'er milyon TL'nin üzerinde parayı göndermişler. Biraz daha küçükler 250'şer milyon TL" ifadelerini kullandı.

Yazarlarımızdan Abdullatif Acar'ın Yeni Kitabı Çıktı

Huzur ve saadete ulaşmak her insanın en öncelikli hedeflerindendir. Ancak her nedense bunu hep yanlış yerlerde arıyoruz. Nefsimizin doyumsuz arzuları, şeytanın telkinleri, heva ve hevesimiz bizi yanıltıyor. Anlık düşünüyor ve karar veriyoruz.

Robert Kolej’den Boğaziçi’ne .... -II

Boğaziçi tartışmalarından yola çıkılarak kültürel iktidarın serencamını görmek mümkün…

TÜM HABERLER