© Dini Haberler 2020

Öğrencinin önceliği ilim değil iş garantisi

Din eğitiminde gelenek ile modernizm arasına sıkışan ilahiyat fakültelerinde uzmanların en çok öne çıkardığı konulardan biri öğrencilerin ‘nitelik’ sorunu: Önemli bölümünün tercih sebebi dini ilimlerle meşgul olmak değil iş garantisinin olması.

Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ

DiniHaberler.com.tr:     ÜRÜN DİRİER'in Haberi

Türkiye’de din eğitiminde yaşanan sorunlar çok ayaklı. Konuyu Karar’a değerlendiren uzmanların dikkat çektiği bir nokta ise, ilahiyat fakültelerinde okuyan öğrencilerin gerçekten din bilimlerine meraklı olmaması ve aile desteklediği için bu alanda okuyor olması. Bu durum nitelikli din adamı sorununu da beraberinde getiriyor.

Görüştüğümüz uzmanların neredeyse tamamı ilahiyat fakültelerini tercih eden öğrencilerin nitelik sorununa parmak basıyor. Aslında üniversiteye geçiş sisteminin sınavlar üzerine kurulu olması ve öğrencilerin ‘bir meslek sahibi olma’ kaygısıyla tercih yapmasından kaynaklanan birkaç üniversite ve bölümü hariç tüm yüksek öğretim sisteminin yaşadığı soruna işaret ediyor bu tespit. Tarihe, ilahiyata, matematiğe vs. ilgisi ve merakı olmadığı halde her yıl meslek sahibi olmak için on binler mezun oluyor.

BİLMEDEN GELİYORLAR

Dinler Tarihi Uzmanı ve Eğitimci Murat Hakan Yıldırım nitelik sorunuyla ilgili şunları söylüyor: Orta öğretim ve liselerde diğer bölümlerle ilgili yapıldığı gibi, ilahiyat fakülteleriyle ilgili gerekli bilgilendirmeler, özendirmeler yapılmıyor.

Haliyle ilahiyata sadece çevresi ve ailesi tarafından bu anlamda desteklenen çocuklar giriyor. Bu çocukların da hepsi gerçekten din bilimlerine meraklı çocuklar değil. Önemli bir bölümü istihdam konusunda sıkıntı yaşamayacağı için bu bölümü seçiyor. Dini ilimlerle hakiki anlamda meşgul olmak isteyen öğrenci bulmak konusunda sıkıntı var. Mevcut ilahiyat öğrencileri kendilerini geliştirmek için çok okumuyorlar. Eğer bir cemaatleri varsa, onun kalıbından devam ediyorlar yola. Bu da iyi alimler yetişmesi önünde bir engel.

AKADEMİSYENLER ANLATAMIYOR

Yıldırım’ın yaptığı önemli bir tespit ise dini anlatmada ilahiyat akademisyenlerinin ciddi eksikliklerinin olması: Akademisyenlerimiz popülizme kurban gidiyorlar. Mucizeleri bile bilimsel bir kılıfa uyduran açıklamalar yapıyorlar medyada. Bu durum gençler arasında kafa karışıklıklarına yol açıyor. Liselerde müthiş bir deizm (tüm dinleri reddeden tanrıcılık) modası var.

RESMİ DİN ALGISIYLA ŞEKİLLENDİ

İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Prof. Şinasi Gündüz: Cumhuriyetin üç temel kurucu misyonu vardır. Sekülerizm, pozitivizm ve ulusçuluk. Şimdi laiklik tartışmaları var oysa Türkiye hiçbir zaman laik bir ülke olmadı. Türkiye ‘Sezaropapist’ bir ülkedir. Yani devletin dine ve dini kurumlara tahakküm ettiği bir yönetim anlayışı benimsenmiştir.

UZMANLAŞMA REFORMU ŞART

Gündüz, “Hem Avrupa’da hem ABD’de ilahiyat fakülteleri kilise ve cemaatlerin bünyesinde kurulur. Hepsi de papazlık, misyonerlik gibi konularda ihtisaslaşmıştır. Türkiye’de ise cemaatler İslam anlayışlarını birer din gibi sunmaya meyilli. Bu devlet için tehlikeli. Cemaatler devlet yönetimine bile göz koyabildikleri için ilahiyatlar onların tekeline bırakılamaz” dedi. Kaynak: Karar

İlginizi Çekebilir

Sokak röportajı saçmalığına ne zaman son verilecek?

Irkçılar, sokak röportajı sırasında başında üşüştükleri Suriyeli çocuklara küfretti ve saldırı girişiminde bulundu.

Tesettürden vazgeçme

Genç Dergisi medyanın görmezden geldiği mütesettir kadınların hikayesini okuyucularına aktarıyor.

Metaverse “intibak” sağlanabilecek bir ortam mıdır?

Manisa İl Müftülüğü “metaverse” konusunda aceleci sonuçlara varmış!

Türkiye'yi ayağa kaldıracak gelişme! Hepsi işin içindeymiş

Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, TL'ye erişmekte zorlanan Londralı bankaların, Türkiye'de iş yapan bazı şirketleri paravan olarak kullandığını, Türk şirketlerin buradan TL krediyi çekip, Londra'daki bankaya taşıdıklarını ya da dolar hesaplarını TL'ye çevirtip, Londra'da mevduat hesabı açtıklarını hatırlattı. "Londra'da bire 10 faizi alan bizim şirketler bu alışverişten memnundu. Fakat Londra'ya ulaştırdıkları TL'ler sonra Türkiye'de spekülatif işlemlerde kullanılıyordu" diyen Güngör, "Yine mi Brütüsler!" başlıklı yazısında, "Son dönemde bizim Brütüs'lerin (yine aynı isimler) o çetelere her an kullanacakları TL'yi park etmeye başladığını duyuyorum. Hem de öyle az buz rakamlar değil… Şirketler arasında Türkiye'nin dev holdinglerini mi ararsınız, gıdacılarını mı, limancılarını mı, inşaatçılarını mı… Büyükler 500'er milyon TL'nin üzerinde parayı göndermişler. Biraz daha küçükler 250'şer milyon TL" ifadelerini kullandı.

Yazarlarımızdan Abdullatif Acar'ın Yeni Kitabı Çıktı

Huzur ve saadete ulaşmak her insanın en öncelikli hedeflerindendir. Ancak her nedense bunu hep yanlış yerlerde arıyoruz. Nefsimizin doyumsuz arzuları, şeytanın telkinleri, heva ve hevesimiz bizi yanıltıyor. Anlık düşünüyor ve karar veriyoruz.

Robert Kolej’den Boğaziçi’ne .... -II

Boğaziçi tartışmalarından yola çıkılarak kültürel iktidarın serencamını görmek mümkün…

TÜM HABERLER