Görmez, Irak işgali olmasaydı ne DAEŞ ne diğerleri olacaktı

DiniHaberler.com.tr:     Kuzey Lübnan ve Trablus Müftüsü Malik Şe’ar ve beraberindeki heyet, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’i ziyaret etti.

Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Kuzey Lübnan ve Trablus Müftüsü Malik Şe’ar’ın, Lübnan’da farklı din anlayışlarını barış içerisinde yaşatma konusunda büyük çabalar gösteren değerli bir ilim adamı olduğunu belirterek bu çabalarından dolayı Müftü’ye teşekkür etti.

Kabulde konuşan Başkan Görmez, sözlerinin başında Mescid-i Aksa’nın tekrar saldırılara maruz kaldığına değinerek, bütün Müslümanların bir özeleştiri yapmaları gerektiğini vurguladı.

İslam dünyasında yaşanan gelişmelerden Müslümanların dersler çıkarması gerektiğini de vurgulayan Başkan Görmez, “Bugün İslam dünyasında sözün tükendiği noktada bulunuyoruz. Bütün din adamlarına ve dini müesseselere çok daha büyük görevler düşüyor. Yaşadığımız bütün acıların harici sebeplerini biliyoruz. Fakat dahili sebepler var oldukça harici sebepler İslam dünyasını karıştırmaya devam edecektir” dedi.

Şiddet ve terörü besleyen cinayet şebekelerinin kendi konumları için İslam’dan meşruiyet bulma çabalarının, İslam dünyasındaki en büyük dahili sebep olduğunu belirten Başkan Görmez, şunları söyledi;

“Mescid-i Aksa’nın tekrar saldırılara maruz kalması, İslam dünyasının ciddi bir özeleştiri yapma gereğini ortaya koyuyor…”

İslam dünyasında yaşanan sorunların harici sebeplerinin yanında dahili sebepleri de vardır. Dahili sebeplerin başında, bilhassa şiddet ve terörü besleyen cinayet şebekelerinin kendi konumları için İslam’dan meşruiyet bulmaya çalışmaları gelir. Burada İslam dünyasında yaşanan fetva kargaşasının etkisini de unutmamak gerekir. Bu tür eylemlere meşruiyet kazandıran fetvaların İslam’da hiçbir geçerliliği yoktur. Bugünlerde yine Mescid-i Aksa’nın tekrar saldırılara maruz kaldığı günlerden geçiyoruz. Bütün bunlar İslam dünyasının bir özeleştiri yapma gereğini ortaya koyuyor.

“Lübnan, tarihinde büyük acılar yaşadı…”

Dost ve kardeş ülke Lübnan, tarihinde büyük acılar yaşadı. Şimdi Suriye'nin, Irak'ın başka İslam coğrafyasının yaşadığı acıları uzun süre yaşadı ve büyük bedeller ödedi. Daha sonra kendi iç barışını kurmayı başardı. Dolayısıyla Lübnanlı kardeşlerimizden bugün İslam dünyasının öğreneceği çok şey var. Lübnan'da farklı hem din mensuplarının hem de Şiilerin ve Sünnilerin birlikte yaşama ahlakı ve hukukunu sağlamaları, bütün İslam dünyasına örneklik teşkil ediyor. Bütün bu tarafları birleştirmek için Müftü Şe’ar’ın gösterdiği çabalardan dolayı kendisine en kalbi teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum.

“Öncelikle İslam dünyasında akan kanı ve gözyaşını durdurmak gerekiyor…”

Diyanet İşleri Başkanlığı olarak barış içerisinde yaşama konusunda bütün İslam dünyasının alimleriyle birlikte büyük bir çaba içindeyiz. Burada biri acil diğeri uzun vadede olmak üzere iki adımın atılması gerekiyor. Öncelikle kanı ve gözyaşını durdurmak gerekiyor. İkincisi ise, bir daha İslam dünyasının bu tür sorunlarla karşılaşmaması için uzun vadeli planlar yapmak gerekiyor. Bu da İslam dünyası olarak eğitim sistemimizi gözden geçirmekten, bugün bu sorunlara kaynaklık eden bilgi ve düşünceleri gözden geçirmekten geçiyor.

Konuk Müftü Malik Şe’ar ise, Başkan Görmez’e kabulünden dolayı teşekkür ederek, Türkiye’nin ve Diyanet İşleri Başkanlığının tecrübelerinin son derece önemli olduğuna vurgu yaparak, bu tecrübelerden faydalanmak için sık sık bir araya gelmenin önemine değindi.

İslam dünyasının zor günlerden geçtiğini, İslam coğrafyasının İslam’In evrenselliğinden uzaklaşıp Mezhepçilik fitnesine düştüğünü ifade eden Müftü Şe’ar, “İslam coğrafyası, İslam’ın evrensellik düşüncesinden son dönemlerde uzaklaştı. Daha çok Mezhepçilik öne çıktı. Önümüzdeki dönemlerde inşallah daha çerçeveli yaklaşımlarla İslam’ın evrenselliğini tekrar öne çıkarabiliriz” dedi.

İslam dünyasında yaşanan sorunların bir araya gelinerek çözülmesi gerektiğini vurgulayan Müftü Şe’ar, şöyle konuştu;

“DAİŞ, İslam dünyasının temiz yüzünü kirletmek için uydurulmuş bir terör örgütüdür…”

İslam dünyası kendi arasında bu sorunları müzakere ederek hayırlı sonuçlara ulaşacaktır. Bu anlamda Türkiye’nin ve Diyanet İşleri Başkanlığının rehberliğine ve tecrübesine ihtiyaç var. İslam dünyasını etkisi altına almaya başlayan şiddet içerikli terör hadiseleri konusunda İslam’ın hakikatini ortaya koyan bir görüş ortaya koymamız gerekiyor. Çünkü DAİŞ terör örgütü, İslam dünyasının temiz yüzünü kirletmek için uydurulmuş bir terör örgütüdür. Alimler camileri boşaltınca halk cahilleri kendine baş edindi. Sünnilerle Şiiler arasına sokulmak istenen fitne karşısında elimizden gelen gayreti göstermek zorundayız. Bu fitneyi mutlaka ortadan kaldırmamız gerekiyor.