Kur’an-ı Kerim Tefsirinin Farklı Olma Sebepleri Nelerdir?
Kur’an-ı Kerim tefsirinde, sahabe ve tabiilerden itibaren bir çok ihtilaflar olduğu sabittir. “Sana da zikri indirdik ki, insanlara kendileri için indirileni açıklayasın ve onlar da iyice düşünsünler, diye.” (Nahl: 16/44) Rasulullah’ın ashabına Kur’an lafızlarını beyan ettiği gibi, manalarını da açıkladığını bilmek vacip olur. Bu bakımdan sahabe, Rasulullah’dan on ayeti ilim ve amel bakımından öğrenmedikçe diğerlerine geçmezlerdi.
1) Kıraat ihtilafları: Bir ayet hakkında sahabeden muhtelif iki tefsir gelir ki, bu da ihtilaf gibi addolunursa da hakikatte bir ihtilaf yoktur.
Mesela: “اَوْ لٰمَسْتُمُ النِّسَٓاءَ : Yahut kadınlara dokunursanız...” (Nisa: 4/43) ayetindeki okunuşa, cima veya dokunma manaları verilmesi gibi.
2) İ’rab yönlerindeki ihtilaf:
Mesela: “فَتَلَقّٰٓى اٰدَمُ مِنْ رَبِّه۪ كَلِمَاتٍ: Adem Rabbinden kelimeler belleyip aldı.” (Bakara: 2/37)
Bu ayette Adem merfu, kelimat ise nasb okunduğu gibi, aksi de mümkündür. Bu taktirde failler değiştiği için , manalarda da değişiklik olacaktır.
3) Kelimenin manasında dilcilerin ihtilafı:
Mesela: “يَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَانٌ مُخَلَّدُونَۙ: Ebediliğe mazher edilmiş evlatlar etraflarında dolanırlar.” (Vakıa: 56/17) “Muhalledun” kelimesinin manası ebedi olarak onlar ihtiyarlamayacaklar, olabileceği gibi, onlar aynı yaşta oldukları ve yaşları değişmeyeceği gibi bir mana da verilebilir.
4) Lafzın iki veya daha fazla manada iştiraki:
Mesela: “فَاَصْبَحَتْ كَالصَّر۪يمِ: Bahçe simsiyah kesiliverdi.” (Kalem: 68/20)
“Es-sarim” kelimesi hakkında dört görüş vardır:
a) Gece gibi oldu, zira es-sarim lügatte gece manasına gelir.
b) Gündüz gibi oldu, es-sarim kelimesi hem gece hem de gündüz manasına gelir.
c) Bazı arap lehçelerinde, yangından arta kalan siyahlıklar manasına gelir.
d) Kesilmiş ziraat gibi bir manaya da gelir.
5) Itlak ve takyit ihtimali:
Mesela: “فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ ثَلٰثَةِ اَيَّامٍۜ: Bulaman kimse için üç gün oruç vardır.” (Maide: 5/89)
Ebu Hanife, Sevri ve onlara tabi olanlar takyidle hareket etmişler ve Ubeyy b. Ka’b ile İbn Mes’ud bu ayeti “Fesiyamu selaseti eyyamin mutetabiatin: Üç gün peşpeşe oruç tutar.” şeklinde okuduğu için, bu iki imam da bu üç günlük orucun arka arkaya olacağını ileri sürmüşlerdir. İmam eş-Şafii ise, bu görüşten ayrılarak, yukarıdaki şazz olan kıraatin hüccet olamıyacağını ileri sürerek, ayeti ıtlaka hamleder.
6) Umum ve husus ihtilafı:
Mesela: “اَمْ يَحْسُدُونَ النَّاسَ عَلٰى مَٓا اٰتٰيهُمُ اللّٰهُ مِنْ فَضْلِه۪ۚ فَقَدْ: Yoksa onlar, Allah’ın kendi fazlındaninsanlara verdiklerini mi kıskanıyorlar.” (Nisa: 4/54)
Denildi ki, ayetteki en-nas’dan murad, Rasulullah’dır. Çünkü Allah ona nübüvvet verdi, onlardan ona haset ettiler. Yine denildi ki, en-nas’dan murad, Rasulullah’ın âli ve ashabıdır. Birinci mana hâs, ikincisi ise âm’dır.
7) Hakikat ve mecaz ihtimali:
Mesela: “وَاَنَّهُ هُوَ اَضْحَكَ وَاَبْكٰىۙ: Şüphesiz ağlatan ve güldüren O’dur, O!” (Necm: 53/43)
Allah, insan oğlunu maruf olan gülüş ve ağlayışı ile yaratmıştır. Bu hakikattır. Veya arz, nebatı vermekle güler, sema da yağmurla ağlar, bu mana ise mecaz yönüdür. Sahih olan ferah ve hüzünden ibarettir. Zira gülme, sürur ve feraha, ağlama ise hüzne delalet eder.
8) Kelimenin ziyadeliği ihtimali:
Mesela: “لَٓا اُقْسِمُ بِيَوْمِ الْقِيٰمَةِۙ. : Yoo, Kıyamet gününe yemin ederim.” (Kıyame: 75/1) Bazı alimlere göre bu ayetteki “La” fazladandır, kelamı takviye eder.Bazı alimlere göre ise aslidir ve nefiydir. Zira kıyamet bizatihi o kadar muazzamdır ki, onu izah etmek için yemine ihtiyaç yoktur.
9) Hükmün mensuh veya muhkem olma ihtimali:
Mesela: “يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ حَقَّ تُقَاتِه۪: Ey iman edenler! Allah’tan nasıl korkmak lazımsa öyle korkun.” (Al-i imran: 3/102)
Bu ayet hakkında bazıları mensuhdur derken, bazıları da muhkem olduğunu söylemeleri gibi.
10) Rasulullah ve seleften gelen tefsir rivayetlerinin ihtilafı:
Mesela: “هَذَانِ خَصْمَانِ اخْتَصَمُوا فِي رَبِّهِمْ: İşte bunlar çekişen iki gruptur, Rableri konusunda çekiştiler.” (Hacc: 22/19)
Bazı alimler şu iki fırkadan birine ehli iman diğerine de ehli kitap demişlerdir. Diğer bir kısmı da, o iki fırkadan biri mü’minler, diğerleri ise, hangi milletten olursa olsun kafir olanlardır, demişlerdir. Keza “وَأَذِّن فِي النَّاسِ بِالْحَجِّ: İnsanları hacca çağır” ayetinde de olduğu gibi, buradaki hitabın İbrahim’e ait olduğunu söyleyenler olduğu gibi, Muhammed’e ait olduğunu zikredenler de vardır.
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ >>>
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın