Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

AFŞİN'Lİ BİR KABADAYI

AFŞİN'Lİ BİR KABADAYININ MÜFTÜLÜK BİNASINA HİZMETİ !.. 


     İlçemiz Afşin'i iyi tanımak, bütün yönleriyle, yiğitleriyle, pehlivanları ile, ozan ve şairleri ile, tarihi ile , kültürel yapısıyla; Kur'an'da zikredilen ve başlı başına bir sure olan Kehf suresi ile bilmek, aşina olmak gerekir. 

     Yazı başlığımıza konu olan mes'eleye gelince, olay şöyle cereyan etmiştir: Afşin'li bir  kabadayıdan maksat, Hüseyin Ağadır. ( Akkaya).. Hüseyin ağa; kabilesi, atası, babası ve kendisi Afşin'da meşhur bir ailedir. Her Afşin'li hürmet eder, saygı göstermeden gelip geçmezler. 

     Dolayısıyla, yıl 1973-1974 yılları!.. Müftülük binası yapılacak, Devlet Bakanı gelip temel atacaktır!.. Gel gelelim, Müftülük binası için bir arsa aranmakta ve bulunamamıştır. 

      Zamanın Müftü efendisi İbrahim Acar bey; Afşin hocaları ile, bu konuda bir meşverette bulunur!.. Şimdi ki Postanenin yanı başında Belediye'ye ait bir arsa bulunmaktadır ama, o zaman ki Belediye Başkanı; arsanın Müftülüğe verilmesine pek de sıcak bakmamaktadır. 

      Toplantıda, yaşlı, tecrübeli bir hoca efendi, bir fikir ileri sürer ve derki: " Sayın Müftü efendi, söz konusu arsanın, Müftülüğe hibe edilmesinde bir kişinin etkin ve tesirli olacağını tahmin ediyorum" der. İşte, bu isim Hüseyin ağadır!.. 

      Gel gelelim, Hüseyin Ağaya nasıl ulaşılacak, mes'ele nasıl anlatılacak ve bu hizmette bir etkinliği ve tesiri olabilecek midir? Müftü efendi, o zamanki şartlarda çevirmeli telefonla postane üzerinden Hüseyin Akkaya'ya  ulaşır ve irtibat kurar: 

      Müftü efendi,  Selam ve sohbetten sonra, Hüseyin Ağayı Müftülüğe davet eder ve teşrif etmesini bekler. Neticede, Hüseyin ağa, brandalı Jeep'ine binerek Müftülüğe gelir:

      Hüseyin ağa, Müftülüğe belkide ilk defa ayak basmaktadır. Çünkü, ömrünün epey kısmını hapishanede geçirmiş, düşmanlanmış,yani yaşamı, hayatı kulüp çalıştırarak geçmektedir. 

     Hüseyin ağa; Müftülüğe girer girmez, her hoca efendi ona saygı gösterir, iltifat ederler!.. Derki: !  " Sayın Müftüm, benim, Müftülükle, hoca ile, hacı  ile ne işim olabilir ki?" diyerek latifede bulunur. Ve mes'ele kendisine anlatılır: 

       Hüseyin ağa, manyotalı telefonla, postane üzerinden Belediye Başkanına ulaşır. Ve derki: "  Sayın Başkan!.. Ben şu anda Müftü Efendinin misafiriyim. Müftülüğümüze bir arsa lazımdır. Şimdi ki  Müftülüğün karşısındaki arsayı ben Müftülüğe hibe ediyorum, sizde gerekli resmi işlemleri yapınız!" der. 

       Resmi formaliteler yerine getirilip, o zaman ki, Devlet Bakanı Hasan Aksay, davet edilerek, resmi törenle Müftülük binasının temeli atılır ve bu günkü mevcut Müftülük binası yükselmiş ve yapılmış olur. 

     Sonuç olarak;

     Azıcık eskiye nazar edecek olursak, bu tür işleri, şehrin büyükleri, köyün hacısı, hocası halletmiş oluyordu. Köyde kavga olduğu zaman, hemen Mahkeme kapısına gidilmiyor, vuku bulan nahoş halleri mahallenin, köyün ve şehrin büyükleri kendi aralarında halletmiş olurlardı. 

       Gönlümüz öyle arzu etmektedir ki, dünün hatırlı, saygın insanları yine hayata, yaşama hakim olsunlar, sokaklarda, mahallede ve köyde döğüş, kavga ve bir tatsızlık zuhur ettiği zaman derhal müdahale etsinler!.. 

     İnsanları hemencecik barıştırsınlar, mes'ele büyümeden, barış olsun, sulh olsun ve kardeşlik inkıta uğramasın!.. Dolayısıyla, Hüseyin Akkaya gibi, hatırlı, iş bitirir, toplum üzerinde ağırlığı olan kahramanlara bu gün daha çok ihtiyacımız  bulunmaktadır. 

     Hüseyin ağa, Afşin'in külhanbeyi, yiğit insanı idi!.. Delikanlılığı ile, oturmasıyla, kalkmasıyla, yemesiyle, içmesiyle, misafir ağırlaması ile tanınmış, genç yaşta da hayata veda etmiş bir delikanlıdır!.. Allah rahmet eylesin!.. Makamı cennet olsun!.. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın