CEHALET ÖYLE PİS BİR ŞEYDİRKİ; HEM ONLARI YAKTIRIR , SONRADA YAĞMUR YAĞSIN DİYE DUA ETTİRİR!..
"İşte bu da, kendisini Bizim indirdiğimiz mübarek bir hatırlatıcı mesajdır: Peki, bu durumda siz onu hâlâ inkar edecek misiniz?" ( Enbiya sûresi âyet 50)
Kur'anî yorum;
" Mübarek kalıbının mef'ul oluşuna dikkat. Kur'an'da hep bu formla gelen bu kelime, bereketin kaynağının Allah olduğu ve bir şeye bereketin O'nun tarafından verildiğini vurgular. Hz. İsa'nın mübarek kılınmasıyla ilgili.. Şu hadisi şerifi dikkatlere sunmak istiyorum:
" Sizden önceki milletlerin yollarını karış karış, adım adım izleyeceksiniz. Öyle ki bir kelerin deliğine bile girseler siz de gireceksiniz. Ey Allah'ın Resulü, Yahudileri ve Hristiyanları mı kastediyorsunuz? dedik. Başka kimleri? dedi." ( Buhari, Müslim, ibni Mace)
" Ümmetim önceki milletlerin yolunu karış karış, adım adım izlemedikçe kıyamet kopmaz. Ey Allah'ın Resulü , Farisiler ve Rumlar gibii mi? deenilince, bunlardan başka kimler olacak ki ? dedi." ( Buhari)
Yazımız başlığından da anlaşılacağı üzere, ümmetin çekmiş olduğu bizatihi yaşamış bulunduğu sıkıntılar, başkalarını taklit onun bunun arkasından gitmek, İslam olmayan kitlelerin adetlerini, örf ve geleneklerini kendilerinin yaşamasıdır. İslam ülkeleri ve milletlerinin kendi kendilerinden uzak kalması, İslam örf ve adetlerini ellerinin tersi ile iterek, yabancıların kültürünü yaşaması, faşingler yapması, yılbaşı günlerinden öz benliğini kaybedip, içkiye, kumara, sarhoşluğa kendilerini kaptırmasıdır.
Diğer taraftan, çağımız Müslümanlarının ağaç katliamları, ormanları yakması, ortamın kıraç, ağaçsız kalmasıdır.. Yağmur yağmadığı vakitlerde de, bir kısım insanların yollara düşerek, tepe bayır yerlerde yağmur yağması için Cenab-ı Allah'a dua etmeleridir. Yani, yeşili kes, ormanları yak, ağaçların yem yeşil kalmalarına tahammül edememe neticesinde ormanları yakmak ne demektir? Dua etmenin anlamı ne olmaktadır?
Yıllar öncesini hatırlıyorum: Seneler öncesi idi.. Afşin İlçe Müftüsü rahmetli Ahmet Komşul'un yağmur duası yaptırmasıdır. O yıl yağmur yağmıyordu. Ekinler kurumuş, yeşil alanlar panik içersin de idi.. Müftü efendiden rica edildi. Yağmur duasına öncülük yapması, bizzat dua ederek kuraklığın sona erdirilmesi için ricada bulunuldu.
Kalabalık cemaatler eşliğinde Afşin İlçesinin Göz mevkiine yağmur duasına gidildi. Hamdü sena olsun ki, kalabalıklar daha İlçe merkezine dönüş yapmadan şiddetli yağmurlar yağmaya başladı. Gelin görün ki, millet olarak aceleciyiz. Bir kaç gün süren yağmurların yağmasına tahammül edemeyen insanlar, yine merhum Müftünün kapısını çaldılar.. "Aman müftü efendi , şiddetli yağmurlar sebebiyle işe gidemez, tarlaya, bahçeye, bağa bakamaz olduk" dediler..
Tıpkı bu vak'ada olduğu gibi, ormanların yakılmasına sessiz kalınırken, yeşil alanlar heba edilirken, orman yakanların yakasına yapışılmaması neyin nesidir? Mes'ele tamamen bilinç ve şuur mes'elesidir. Memleket ve vatan mes'elesidir. Yaz ayları geldiği zaman kimi zamana oluyor ki, sanki ciğerlerimiz yanmaktadır. Nice nice kendini bilmez hödükler piknik yapıp ormanı ateşe verirken, kimileri de, deniz sahillerinde arsa kapmak maksadıyla, kimileri de kasıtlı ve bilinçli olarak vatan düşmanlıklarından dolayı yer yer ormanları ateşe vermektedir.
Millet olarak, Müslümanlar olarak uyanmak zorundayız.. Batı ülkelerinde yeşil bir fidanın bile zarar görmemesi için tedbir ve çareler alınır iken, bizde ise, tam tersi yapılmaktadır. Aç gözlü, yeşil düşmanı biçareler ormanlık alanları yakmaktadır. Hollanda ülkesinin Boxtel kentinde camide görevli iken, caminin avlusundaki bir ağacın kesilmesinden dolayı, yakındaki komşunun birisi polisi aramış, durumu bildirmesi sonucu polislerin gelmesine sebep olundu.
Polislerin bir hayli, sorgu sual almaları neticesinde, kesilen ağacın yeniden yerine dikilmesi sonucu olay böylelikle kapanmış oldu. İşte, durum ve hal böyle iken, Batı ülkelerinde bir yaprak bile kasıtlı yerinden edilmemektedir. İnsan, bazen düşünmeden edemiyor!.. Bizde niçin ağaç düşmanlığı, yeşile hasım, orman katliamı yapılmaktadır? demekten kendimizi alamıyoruz!..
Binaenaleyh, vahyin öğretilenlerinden mahrum kalmış yahut onları kendi heveslerine uydurarak çığırından çıkarmış cahiliyyenin karanlıkları içinde bocalayan insanların ellerinden tutarak Kur'anî emirleri öğretmek ve yolunu aydınlatarak kurtuluş yolunu göstermek şüphesiz vahyi bilen alimlerin görevi sorumluluğu iken, ne yazık ki, büyük çoğunluk gelenksel adetlerin izinden gitmektedir.
Yani, ülkemiz yaz aylarında yağış olmadığı zaman kuraklık, yağışsızlık sebebiyle perişan olmaktadır. Ama, gelin görün ki, insanların bölük bölük kırsal alanlara, ıssız yollara düşerek, tepelerde, dağlarda ve ovalarda yağmur duası yapılmaktadır. Lakin, gelin görün ki, her taraf cıbıldak hale getirilmiş, ağaç ve ormanlar tahrip edilmiştir. Soruyorum, Yüce Allah'ın bu şartlar altında yağış vermesi mümkün müdür?
Netice olarak;
Müslümanların her konuda olduğu gibi, yağış konusunda da bilinçli olması gerekir. Şu ayeti celileyi iyice tefekkür edelim: " Ve onlara" Allah'ın indirdiğine ve Peygamber'e gelin!" denildiğinde, " Atalarımızı üzerinde bulduğumuz inanç bize yeter!" diyorlar. Ya ataları hiçbir şey bilmeyen ve doğru yolda olmayan kimseler idiyse de mi? " ( Mâide sûresi, âyet 104)
Kur'an'sız, sahih hadissiz atalar yoluna karşı tavır , körü körüne taklide karşı alınan tavırdır. Çünkü taklide değer üretilemez. Öncekilerin yanlışı sonrakilerin mazereti olamaz. Bu sebeple, 21 nci asrın Müslümanları bilinçli, şuurlu ve Kur'an yolunda gidenler olmalıdır.. Aksi takdirde ise, bilinçsizlik, bizi mahvı perişan etmekte ve etmeye devam edecektir.
" Ama hayır! Onlar, " Atalarımızı geleneksel bir inanç üzerinde bulduk; kesinlikle biz de onların izinden giderek doğru yolu bulabiliriz" diyorlar." ( Zuhruf sûresi, âyet 22)
Alemi İslam milletleri olarak, bilinçli, şuurlu bireyler olmak zorundayız. Yoksa, körü körüne yollara düşüp yağmur duasına çıkmak, ormanı, yeşili tahrip ederek imdat diye bağırmanın bir anlamı bulunmamaktadır.
Rabbimiz!.. Bu aziz milleti Kur'anî düşünceden uzak eylemesin.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın