Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

İSRA VE MİRAC GECESİ !..

 " Kulunu, bir gece âyetlerimizden gösterelim diye, Mescid-i Haram'dan bir kenarını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya yürüten kişi, her türlü noksan sıfatlardan arınıktır. Şüphesiz O, en iyi işitenin, en iyi görenin ta kendisidir." ( İsrâ sûresi, âyet 1) 

      Müslüman toplumlar arasında özel bir yeri olan bu âyeti kerime, , gerçek ifadelerinden uzaklaştırılmış ve " Mirac" diye ortaya konulan bir efsaneye kaynak yapılmıştır. 

     Maalesef, İsrâ suresinin ve ayetlerinin doğru şekilde aanlaşılması, yaşanması yerine rivayet kültürlerinin, mitolojinin öne çıkmasını görmekte ve adına da " Kandil Gecesi" diye bir isim bularak kutlamaktayız. 

     Bir kere, ayeti kerimeden öne çıkarak, gerçeği bizlere bildiren bazı kelimere nazar edecek olursak mes'ele kendiliğinden anlaşılacak, İsra gecesinde yaşanan gerçekler ortaya çıkarken, abartılmış bir hayli hurafe anlatıları da terkedilecektir. 

     " Bir gece", ayeti kerimede sözü edilen bir gece vakti meydana geldiği tartışmasızdır. Ama bu gecenin hangi gece olduğu , ayette geçen ifadelerden anlaşılacaktır. 

     " Kulunu",İsra ve mirac olayının kahramanı olarak âyette bahsi geçen kulun, ittifakla aziz peygamberimiz Muhammed (sav) olduğu kabul edilmiş ve konuda farklı bir görüş ileri sürülmemiş ve iddia edilmemiştir. 

     " Mescid-i Haram'dan", Gerek din ve dil bilginlerine, gerek tarih ve coğrafya kaynaklarına göre ve gerekse Arap-Rûm şair ve yazarlarının eserlerinde yer aldığına göre, Mescid-i Haram, " Kâbe'"dir. Çünkü Kâbe'nin haram, yani savaşın, kavganın yapılmadığı,yapılmayacağı " güvenli bölge/güvenli mescid" olarak bilinmesi İslâm öncesine dayanmaktadır. Bu sebeple âyette geçen Mescid-i Haram tartışmasız olarak " Kâbe"dir. 

     " Mescid-i Aksa'ya"  konumuzu aydınlatacak hususlardan biri, Peygamberimizin bir gece Mescid-i Haram'dan yürütüldüğü ( yürüyerek gittiği) Mescid-i Aksa'nın neresi olduğunun doğru bilinmesi önem arzetmektedir. 

     Peygamberimizin yürütülüş nedeni:

     Âyeti kerime de bildirildiğine göre, Allah'ın kulu ( Muhammed (sav), kendisine bir takım âyetler gösterilmek üzere, bir gece, Mescid-i Haram'dan, mübarek kılınmış yerin kenarındaki Mescid-i Aksa'ya yürütülmüştür. 

     Mirac ve namaz!..

     Namaz kılmanın amacı, insanın manevi yücelmesini sağlamak, kişiyi topluma yararlı iyi bir insan haline getirmektir. Bu gayeyi gerçekleştirmek üzere, insan vücudunun beslenmesindeki üç öğün gıda gibi namazda öğünleştirilmiştir. 

      Öylesi, elli vakit falan yalanından ziyade, belirli vakitlerde namaz kılınması istenerek insanın manevi olarak beslenmesinin sürekli olması sağlanmıştır. " Fiilî dua" manasına gelen salât'ın ( namazın), müminler için günün belli vakitlerinde yerine getirilecek bir görev olmasıdır.

     Öncelikle, insan şuurunda Allah inancının sürekliliğini gerçekleştirme gayesini gütmektedir. Din psikolojisi araştırmaları ortaya koymaktadır ki, insanın içsel yönelişlerinin ihmal edilmesi onu manen kör bir varlık haline getirmekte, bunun sonucu olarak da kişi iyi bir " yapıcı toplum elemanı" olamamaktadır. 

     Dolayısıyla, namaz kılmak insan için çok önemli bir görev mahiyetindedir. Bu öneminden dolayı günün belli vakitlerinde zorunlu olarak bu ödevin yerine getirilmesi istenmektedir. Şu âyeti kerimede emredildiği gibi:

     " Sonra ( korku hâlindeki) namazı tamamlayınca , artık Allah'ı ayakta, oturarak, yan yatmışken anın. Sükûnet bulduğunuzda/güvene erdiğinizde, namazı ikame edin. Hiç şüphesiz ki, namaz, müminler üzerinde vakti belirlenmiş bir yazgıdır." ( Nisâ sûresi, âyet 103)

     İbn-i Ömer, Rasûlullah'ın, " Ölü, ehlinin, çoluk çocuğunun ağlaması  sebebiyle azap görür" dediğini rivayet etmiştir. 
      Halbu ki, Aişe, bu haberin sıhhatını ta'n etmiş, tenkidinin doğruluğuna da , Cenab-ı Allah'ın, " Bir günahkâr başkasının günah yükünü yüklenemez" ayetiyle cevap vermiştir.

     Çünkü çoluk-çocuğunun ağlaması sebebiyle kişiye azap etmek, kişiyi başkasının suçu sebebiyle sorgulamak olur ki, bu da bu âyetin hükmünün hilafınadır. 

     Bu mes'elede ifade edildiği gibi, günümüz dünyasında, miraç hakkında bir hayli teferruat, efsanevi, uyduruk şeyler söylenmiş, kitlelerin duyguları ile oynanmış ve Müslümanlar bu tür yalan, yanlış şeylere alıştırılmıştır. 

      Örneğin, miraç gecesi "elli vakit namaz" emredildiği, Rasulullah (sav)'in, Hz. Musa ile karşılaşması sonucu yeniden Allah'a mülaki olduğu ve bu mülaki oluşlar, namazın "beş vakte" indirilmesine kadar devam ettirildiği gibi anlatımlar.

      Aynı gecede, Kur'an okunması, anlamının anlaşılması yerine emirlerinin yaşanması yerine, Mevlid okunması, güzel sesli mevlidhanların öne alınarak, kitlelerin boş yere, hiç yere, anlamsız, işlevsiz şekilde ağlatılmaları gibi..

     Sonuç yerine;

     İsra ve mirac gecesinde, tabii ki, boş durmamalıyız!.. Böylesi bir gecede, birleşmeli, birlikten yana olmalı, kardeşlik, akrabaya , yoksula, yolda kalmışa hakları verilmeli, hoş, tatlı ve gönül alıcı sözler söylemelidir. 

     Allah'a şirk koşanlara karşı aramızda geniş bir mesafe olmalı, onlarla irtibamız, bir yakınlığımız bulunmamalıdır. Çünkü, bunlar, tamamen din istismarcısı , dini çıkarlarına göre dizayn eden kesimlerdir. 

     Bu gecede, bol bol Kur'an tilavet edilmelidir. Anne ve babalar ziyaret edilmeli, hayatta değillerse , onların ruhu için sadaka verilmeli, tevbe istiğfar edilmelidir. 

     En azından " yumuşak söz" sahibi olmalıyız. Malayaniden, dedi kodudan uzak durarak, iyi bir kul, iyi bir mümin olma yolunda kendimize Rasulullah (sav)'i ve sahabe-i kiramı örnek almalıyız. 

     " Ma'rûf söz ( bir tatlı dil, güzel söz) ve bağışlamak , kendisini eza ( incitme, başa kakma) izleyen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah, Ganî'dir ( zengindir; hiç bir şeye muhtaç değildir), Halîm'dir (  yumuşak davranandır). " ( Bakara sûresi, âyet 263) 

      İsrafçılara, müsriflere, bahillere fırsat vermemeliyiz. Bu sebeple, yakınlarımızı, miskinleri, sailleri, yardıma muhtaç olanları arayıp bulmalı ki, İsra ve Miraç gecemiz dolu dolu yaşanmış olsun!.. Dolayısıyla;

     İsra ve mirac gecesinin mübarek olmasını, ümmetin ve bilhassa milletimiz üzerine sağanak sağanak rahmetler  getirmesini niyaz ederim. Selam ve dua ile...

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın