A. Raif ÖZTÜRK

A. Raif ÖZTÜRK

Mail: araifozturk@hotmail.com

İsrail-İRAN SAVAŞININ PERDE ARKASI

Günlerden beri, ABD ve G-7 Destekli olan İsrail-İRAN SAVAŞININ perde arkasındaki, sinsi tuzaklarını da araştırıp yazmağa çalışıyordum. 

Ancak, genç kardeşlerimin, İran’ın İslâm Cumhuriyetini, bizim bildiğimiz mânâda bir İslâm Cumhuriyetizannettikleri düşünerek, bu konuyu yazmaktan çekiniyordum.

Tâ ki İbrahim Karagül kardeşimizin, aşağıya eklediğim hârikatespitleri ve haykırışları imdâdıma yetişti.

GERÇEK ŞU Kİ: İran’ın %91-95’i Şii, sadece %5-9’unuSünnî Türkmen ve Kürt Müslümanlar teşkil ediyor. Şiilikte;Hz. Ali ve soyundan gelenlere mâsumiyet verilip, Allah cctarafından seçildiğine ve Peygamberlik hakkında Hz. Ali’ye haksızlık yapıldığına(Hâşâ.) inanılıyor. 

Şiilerin en büyük düşmanı Hz. Ömer ve Hz. Ebubekir’dir. Padişahlardan da Yavuz Sultan Selim’dir. Peygamber olarakise Zerdüşt’ü kabul ederler.

Yaptığı savaşlara da bakacak olursak, 1980-1988 arası Irak ile savaştı. Daha geriye gidelim 1821-1823 Osmanlıyla, 1723-1727 yine Osmanlıyla ve 1514’te Çaldıran savaşı, İran yine Osmanlı’nın karşısındaydı.

• Ancak bu gerçekler; İran-İsrail savaşındaki İran’ınSAVUNAN ve MÂSUM TARAF olduğunu, ASLAgölgeleyemez.

EN ÖNEMLİSİ DE: İran’ın karşısındaki; ABD, G-7 ülkeleri, zâlim, barbar, istilâcı, hak-hukuk, hatta B.M.’İ bile tanımaz, soykırım cellâdı İsrâil’in, sinsi hesaplarla saldırganlıkları, yayılmacı bir SERÎ İŞGÂL taktiğiolmasıdır. Ve sadece İran’ı değil, bir sonrasındaTürkiye’yi, Orta doğuyu, dolayısıyla da tüm dünyayı saracağı, artık âşikâr hâle gelmiştir...

Bu gerçekler ışığında; İmdâdıma yetişen o yazıyı, köşe yazı sınırlarına sığdırabilmek için, birkaç maddeyi tashih ederekekiyorum.

“HERKES AKLINI BAŞINA ALSIN..!

BUGÜN TAHRAN'I VURANLAR, YARIN İSTANBUL'UVURMAYA ÇALIŞACAK!

Bu siyasi körlüğü bırakın artık!

• Bu iş Şiilik-Sünnilik meselesi değil... Bu iş, İran meselesi de değil... Bu bir coğrafya meselesidir...

• Yüz yıldır “Batı’lı istilâlar” ile yok edilen coğrafyamızın,(Ülkemizin) tam da kendine gelmeye başladığı bir zamanda, yeniden imhâ edilmesi meselesidir.

• Evet, İran’a öfkelerimiz var. Evet, mezhep savaşları ile coğrafyamızı mahvedişini izledik. Ama daha soğukkanlı düşünüp, bir adım sonrasını hesap etmemiz gerekmiyor mu?

• Türkiye’ye ne tür bedeller ödeteceğini bilmemiz gerekmiyor mu? Öfkemizle-aklımızı, birbirine karıştırmamamız gerekmiyor mu?

• Sizin mezhep savaşları gözlüğü ile baktığınız coğrafyaya, onlar (ABD & Siyonizm) daha uzun vadeli hesaplarla bakıyor. Böyle baktıkları için, bizim zaaflarımızı silâha dönüştürdükleri için, yüz yıl ve nesiller kaybettik.

• İran o kadar büyük kötülükler yaptı ki, elbette bunun bir bedeli olacak. Ama bu bedeli ödetmek için, İT*ra*ilesığınmak onursuzluktur.

• Anlamıyor musunuz? Irak, Suriye sonra İran, sonra Türkiye!.. Anlamıyor musunuz? Haçlı Savaşları’ndan bu yana devam eden bir kavga var ve en merkezinde biz varız.

• Anlamıyor musunuz, 15 Temmuz’da neyi denediklerini? Bir adım sonrası, neleri daha deneyeceklerini?..

• Bu coğrafyanın bir metrekaresinin bile işgâlini, ABD, Avrupa ve İT*ra*il’e teslim edilmesini meşrû gören, hiç bir gerekçe mâsum olamaz.

• Mezheplerin, siyasi görüşlerin, etnik farklılıkların üstünde bir hesabımız var.

• Öfkenizi İT*ra*il’e yöneltin. Gazze’yi unutturmayın.Bugün Tahran’ı vuranlar, yarın İstanbul’u vurmaya çalışacaklar, artık anlayın… ..İbrahim Karagül✍

***

    Evet dostlarım, İbrahim Karagül’ün haykırışları böyle!..

• Bir madde de ben ekleyeyim: 

ABD’DE 1750 başlık, İsrail’de bile 100’lerce başlık olarak, tam 14 ülkede ONBİNLERCE başlık Nükleer silâh olduğu halde, İran’dan sadece şüphelenilmesi, hiç savaş sebebi olabilir mi? ABD ve G-7 ülkelerinin uluorta savaş çıkarmalarının sebepleri, elbette çok daha DERİNDİR.

Buradaki en önemli mesaj: ABD, G-7 ülkelerin,Evanjelistler, Masonlar ve Siyonistlerin; konuyu “İran-İsrail savaşı” gibi göstererek, “Son 17 senede, Dünyanın en güçlü ülkeleri içinde (1990’da 59., 2008’de 18’inci sıradayken) 6. Sıraya oturan Türkiye’mizi, sinsice tuzağa çekerek İŞGÂL plânlarını” ANLAYALIM ARTIK... (Oysa Türkiye, 1948’de Marshall yardımına, 1970’lerde 70 Sente muhtaç, 1999’da o günkü Başbakanın, Bill Clinton karşısında para dilenmeye muhtaç değil miydi? 23,5 MİLYAR DOLAR borç ile 2013’e kadar da IMF’E muhtaç değil miydik?)

Bu bir siyaset, taraftarlık veya hükümet meselesi değil; tek kelimeyle SEFERBERLİK, YEKVÜCUT olma ve tüm millet olarak Hükumete sahip çıkma ve Kenetlenme meselesidir.

"Sahipsiz olan vatanın, batması haktır. Sen sahip olursan,bu vatan batmayacaktır."(MAE.) Vesselâm.

ÖNEMLİ NOT: Bu konuyu, Maneviyâtıyla ünlü hocalarımla istişarede; “bu bâdirelerden Türkiye’mizin, her hâlükârda kârlı ve avantajlı çıkacağı” kanâatinin hâkim olduğunu gördüm. Bu müjdeyle Müsterih olalım, fakat asla gevşemeyelim. (3. Sûre, 189. Âyet.)

Çünkü bu konu, birçok sürprizlere de gebedir…

Facebook Yorum

Yorum Yazın