NAZAR ( GÖZ DEĞMESİ) NEDİR?..
" İmdi, inkarda ısrar edenler bu ilâhi öğüdü duydukları zaman sanki seni gözleriyle devireceklermiş gibi ( baksalar) ve " O, kesinkes cin musallat olmuş biridir. " deseler de ( sabret)!" ( Kalem sûresi, âyet 51)
" Zira bu, bütün bir insanlığa yönelik ilâhi bir öğütten ibaretttir." ( Kalem sûresi, âyet 52)
Zikredilen ayeti kerime meallerinden yola çıkarak şu hususları arzetmek istiyorum:
Ne acı ki, göz değmesi ( nazar) sebebiyle millet olarak bedbin ve perişanız.. Bakışlardaan, gözlerden korkuyoruz. Böylesi bir düşünce her an aklımızda, kalbimizde ve düşünce dünyamızda bizleri bedbin ve perişan etmektedir. Onun içindir ki, çare olarak, evlerin en yükseğine, odalarımızın baş köşesine Maşallah takıyor, Hafazanallah levhaları takarak, asarak kendimizi korumaya alıyoruz!..
Aslında bunlar çare değildir!.. Asıl çare nedir biliyor musunuz? Asıl çare bir birimizi kıskanmamak, konuya, komşuya, kardeşe, arkadaşa yan gözle bakmamak lazımdır. Kıskanmamak, kıskanç olmamak, olgunluğu, bu hususta hoş görüyü tercih etmek üzerimize terettüp eden bir husustur.
Bu hususta en mutedil isim ve alim S. Ateş hocadır.. Bu hususta onun görüşlerine, düşüncelerine yer vereceğim. Rahmetli babamın bu hususta bir tatbikatı var idi. Bağın, bahçenin en göz alıcı yerlerine ölmüş köpek başı takar onunla gözlerden, nazarlardan kendini korumaya çalışırdı.
Nazar nedir?
" Nazar vardır, Bazı gözlerin bakışları,baktıkları insanı veya nesneyi etkiler. Hz. Peygamber: " Göz değmesi haktır, kaderi geçen bir şey olsaydı, nazar ( göz değmesi) kaderi geçemez; her şey kader ile olur. yıkanmanız istenince yıkanınız ( gözü değen kimseden, uzuvlarını yıkaması istenirse yıkansın. Çünkü onun uzuvlarının suyu ile göz değmiş olan kimse yıkanır, bu suretle iyi olur." ( Buhari, Tıb; 15; Tirmizi, tıp 19; İbni Hanbel, Müsned : 1/274)
Allah'ın Elçisi ( sav), Hasan ile Hüseyin'e nazar değmemesi için: " Her türlü şeytandan, zararlı şeylerden ve kem gözlerden bütün kelimeleri yüzü hürmetine Allah'a sığınırım." şeklinde duâ ederek Allah'a sığınırdı." ( Buhârî)
Hz. Ayşe'nin nazar değmesine tedavi olarak nazar değen kimsenin abdest alıp nazar değmiş olanın, ötekinin abdest suyu ile yıkanmasını söylediği rivâyet edilmiştir. ( Ebû Dâvûd, Tıb: 15)
Hasan-ı Basrî'den gelen rivâyete göre de göz değmesinin çaresi, kalem sûresinin 51-52 , âyetlerini okumaktır. " O inkâr edenler zikr ( Kur'ân)'ı işittikleri zaman, neredeyse seni gözleriyle devireceklerdi. ' O mecnunlar' diyorlardı. Halbu ki o, âlemler için uyarıdan başka bir şey değildir.
İslam âlimleri için nazar değmesini kabul etmeyenler varsa da gerek aktarılan hadisler, gerekse bu konuda gözlemlenen ve yaşanan olaylar, bunun gerçek bir yanı olduğunu kanıtlar.
İmam Râzî, nazar değmesi olayını şöyle açıklar: İnsan bir şeyi beğendiği zaman ya o hoşuna gittiği için o şeyin kalmasını ister; ya da ondan rahatsız olur, sahibinin elinden çıkmasını ister. Her istek de ruhta ısınma meydana getirir . Ama ruhun ısınma derecesi aynı değildir.
İşte bu algıların etkisiyle oluşan ısınma, gözden, beğenilen nesneye doğru bazı parçaların ( ışınların) akmasına neden oluur. Gözden yansıyan bu parçalar ( ışınlar), beğenilen şeyi zehir veya ateş gibi etkiler,
" Demek ki öfkenin bedende bir hükmü olduğu gibi, gözlerinde bakışlarına göre karşılarındakine iyi veya kötü bir hükmü, etkisi olur. Kimi elektrik gibi dokunur, çarpar, mıknatıslar, manyatize eder; kimi meclûb olur, kimi de aldığı teessürle ( etkilenme ile) hasedinden bir ğayza ( kine) düşer. Türlü türlü sukasta kalkışır ki bunun hangisi olursa olsun hedefine erdiği sûrette isâbet-i ayn ( göz değmesi) veya nazar tabir olunur." ( S. Ateş, Cevaplarla İslam, say. 328-329)
Netice olarak,
Madem ki, nazar denilen isabet-i ayn vardır. O halde, kul olarak, insan olarak bu acı tecelliye karşı ne yapmalıyız? Tabii ki, kıskanç olmamak, haset fesat içersinde boğulmamak lazımdır.
İnsanların sağlığından sıhhatından malından, canından dolayı kıskançlığa mahal vermemek lazımıdır. Çünkü, bu bir hastalıktır, Kıskançlığı, hasedi terketmiş olduğumuz an, görülecektir ki, olgun insanlar ve Müslümanlar olacağız!.
Ne malımız , ne canımız, nee evlatlarımız bu kötü gidişattan, eylemden zarar görmemiş olacaktır.. O halde, niye kıskanç olalim ki? Rızkımızda ne varsa o tecelli edecektir.. Kıskanmaya, haset etmeye hiçde gerek yoktur. Bu sebeple, duvarlara, otolara asılan maşallahlar, göz boncukları gayesiz, maksatsız şeylerdir.
Rabbimiz!.. Bizlere olgun düşünme, hasetsiz, fesatsız bir dünya nasip eylesin!.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın