SALTANAT, MUAVİYE VE YEZİD!..

Muaviye ve oğlu Yezid!.. Yaşadıkları dönemi tersine çeviren iki insan!.. Zararları, yapmış oldukları faydalı işten, zararlı faaliyetleri, amelleri daha çok bulunmaktadır.

Ülkemizde basında, yayında, sünnilik adına Muaviye'yi göklere çıkaran Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil gibi üstadlar (!) bulunsa da, bendeniz bir türlü dilim" hazret"demeye varmamaktadır, Yok Rasulullah (sav)'in vahiy katibi idi, vahiy yazardı iddiaları benim hoşuma gitmemektedir.

Çünkü,Muaviye'nin icraatı bir bakıma ürküttüğü kurbağayı değmemiş, aziz İslam'ın bağrına saltanat hançerini saplayarak, dün ve bu gündür mes'eleyii içinden çıkılmaz, deştikce kanayan yarasının nüksettiğini bizlere yaşatmıştır..

Saltanat ve İslam!.. Bu iki kavram dünden bu yana milleti felaketlere sürüklemiş, babadan oğula intikal eden saltanat sistemini yerleştirmişler, bu sebeple saltanat uğruna bir çok canların telef olmasına, heder olmasına sebep olmuşlardır.

Örneğin, Hz. Ali'nin şehadeti, Hz. Hasan'ın zehirletilmesi ve akabinde Kerbela faciası dün bu gündür yürekleri dağlamakta, kalpleri yakmaktadır.. Bunun yanıı sıra, kadınların camiden, cumadan kovulmaları, onların İslam'dan nasiplenmeleri önlenmiş ve yasaklanmıştır..

" Bilindiği üzere Hz. Peygamber, kendisinden sonraya soyundan birini yerine atamamış, bu konuda hiçbir bağlayıcı emirde vermemiş, bu işi Müslümanların seçimine bırakmıştır.

Gerçekten kendisinin vefatından sonra yerine geçen dört halife de Müslümanların oylarıyla seçilmiş; hiç biri kendisindeen sonraya oğlunu halife tayin etmemiştir.

Ne yazık ki bu demokratik sistem, son halifenin şehadetinden sonra Emevilerin ma'rifetiyle krallığa döndürülmüştür. Bazı sahabiler, buna itiraz etmişlersede maalesef etkili olamamışlardır.

Muaviye. kendi sağlığında, oğlu Yezid'i veliaht tayin eder ve Hicaz valisi Mervana'da halktan Yezid'e bey'at almasını yazar. Mervan hutbesinde halktan, Yezid'e bey'at etmelerini isteyerek derki:

" Yüce Allah, Emîru'l-Mü'minine, Yezid hakkında güzel bir düşünce getirmiş. Biliyorsunuz ki Ebubekir'de Ömer'i kendi yerine bırakmıştır. Cemaat arasında bulunan Ebûbekir oğlu Abdurrahman itiraz eder:

Yani Haratlitlik ( Bizans krallığı) mı icad ediyorsun? Ebubekir, ne çocuklarından, nede âilesinden birini yerine bıraktı.. Ama Muaviye, oğluna sevgi ve şefkatinden dolayı ona ikram olsun diye onu kendi yerine bırakmak istiyor. Çocuklarınıza bey'at mı edeceksiniz? Vallahi biz böyle bir şey yapmayız der.

Mervan:

Şunu yakalayın! deyince Abduurrahman,kız kardeşi olan ( Peygamber zevcesi) Hz. Aişe'nin evine girer, oraya girmeğe cesaret edemezler. Böylece Abdurrahman kurtulur. " ( Buhari, Tefsir: Sure: 46; et-Tâc: 4/232) ( İsl. Güncel Tartışmalar, Prof. Dr. S. Ateş, say.106-107)

Netice olarak,

Muaviye ve Yezid bir nevi İslam'ın başına musallat olmuş, Müslümanların biirliğini, düzenini, intizamını bozmuş insanlardır. Saltanat ne menem şeydir ki, Bizans krallığı gibi alemi İslam içersinde nüksetmiş. dün bu gündür bu rezileti Müslümanlar söküp atamamışlardır..

Mezhep hastalığı o devirde başlamış, dirlik, düzen ve intizam hezimete uğrayarak, camilerin işlevleri bile alt üst edilmiştir. Bu gün bir çok İslam ülkesinde saltanat kaosu halen yaşanmakta, bir türlü demokratik sistem yerleşmemektedir.

Irkçılık yüksek düzeye ulaşmış, kavim ve kabiecilik beşeriyeti mahvı perişan etmştir. Mevali hastalıklı düşünce İslam'ın ilerlemesiini engellemiştir. Mevali olanlar imam bilee tayin edilmemiş, illaki Arap soyu olması makbul görülmüştür. Ehli Bey ahfadı bile mezarlarından çkartılarak yakılmıştır.. Bu nedenle, Yezid, mezarında bile rahat bırakılmamıştır. Timürlenk, Şam'da onun mezarını deşdirerek deniz sularına savurtmuştur.. Selam ve dua ile..

Şerafettin Özdemir