Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

ÖLÜLERE KUR'AN OKUMAK !..

" İbret olmaz bize her gün okuruz ezberde!
Yoksa bir maksad aranmız mı bu ayetlerde?
Lafzı muhkem yalnız, anlaşılan, Kur'an'ın:
Çünkü kaydında değil, hiçbirimiz mananın:
Ya açar Nazm-ı Celilin /Kur'an'ın bakarız yaprağına;
Yahud üfler geçeriz bir ölünün toprağına.
İnmemiştir hele Kur'an, bunu hakkıyla bilin.
Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için!" ( M. Akif Ersoy)

Büyük inkilapçı v e iman adamı şairimizi canü gönülden kutluyorum. Miilletimize hayatı boyunca hep doğruyu göstermiş, Kur'an yolundan bir milim ayrılmamıştır. Ruhu şad, mekanı cennet olsun.

Mevzumuz, Kur'anî, hayati önem taşımaktadır. Günümüz düüyasındaki tatbikatlar, bir kere Resulullah (sav) in döneminde yapılmıyor, tatbik edilmiyor ve uygulanmıyordu.

Başta aziz Peygamberimiz olmak üzere, sahabe-i kiram, Kur'an'ı hayata hakim kılmak için okuyor, anlamını bilfiil yaşııyorlardı. İslam nasıl devlet olur, haksızlığa, haramlara, menhiyata nasıl hakim olur düşüncesiyle yaşıyorlar ve hareket ediyorlardı

Çünkü, devrin Mekke döneminde içki su gibi iiçiliyor, fuhşun her türlüsü aleni olarak icra edliiyor, şirk, yüksek boyutlara ulaşmış, Lat, Menat, Uzza türü tanrılar köşe başlarını tutmuş, evlere yerleşmiş, hiç bir alanda hak sesi duyulmuyordu. Onun içindir ki,

" Ölüler bizden Fatiha değil, gözümümüzü açmamızı istiyorlar. Ölümden ibret almamızı istiyorlar. Lisan-ı halleriyle sizde bu hal ile halleneceksiniz, ne hazırlık yapıyorsunuz? Diyorlar.

Mezarlıkta okunacak dua; Es-selamü aleyküm Dâra kavmin müminin. Ve innâ inşâallahü biküm lâhikûn. ( Ebu Davud, Cenaiz, 83) Eselullâhe lenâ velekümü'l âfiyeh. Anlamı; " Selâm üzerinize olsun Ey müminler yurdunun halkı, İnşaallah bizde ( yakında) size katılacağız. Allah'dan bizim için de sizin için de afiyet dilerim. "

Bu hadis mezardakilere Peygamberin Kur'an okumadığını göstermektedir. Onlara selam vermek mezardakilerin sağ ve diri olduklarını selamını aldıklarını göstermez. İnsan boş evine girerken bile selam verir. Buradaki selam da dua ve rahmet esenlik anlamındadır.

Yine selam, rahmet anlamına da gelir. ' Allah sizlere esenlik versin, rahmet üzerinize olsun' dileğinden kabristandakilerin canlı olduğunu çıkara bilen bir kafanın epey iğdiş edilmiş olması lazım." ( S. Merdin)

Hal ve durum böyle iken, ölüye Kur'an okumak, bundan istifade etmek günümüz dünyasında giderek dozajını artırmış bir konudur. Yani mezarlıklarda Kur'an okumak, ölülere hibe etmek bir sektör halinde meslek, gelir getiren, insanların geçimliğini temin eden bir hal almıştır.

Maalesef, düne göre, günümüz dünyasında mezarlıklarda olup biten hurafi haller yavaş yavaş terkedilse de, bir kısım mahallerde okumamış kesimlerde bu şirket vari gelir getiren yanlışlar devam etmektedir.

Halbu ki, aslolan, olması gereken hususlar: Öncelikle ölmüşün varsa borçlarını vermek, alacaklıları ile helalleşmek olması gereken bu değil midir? Ölmüşün varsa vasiyetleri yerine getirmek öncelikli görevimiz olmalıdır. Zaten ölmüşün hayıırlı evladı var ise, ölmüşünün namına, adına yol, köprü, hayır ve hasenat yapacaktır.

Tabii ki, ölülerimize Kur'an okuyaçağız.. Aziz Kur'an'da mevcut duaları okumalıyız. " Rabbena Atina..", " Rabbenağfirli.. " ve benzeri duaları okumalıyız. Fatiha sûresi, tamamen dünya hayatımızla ilgili emirler içermektedir. " İyyakena'büdü ve iyya kenesteîn" ayeti " Ancak sana ibadet eder, ancak senden yardım dileriz" ayeti celilesini okurken, dünyada hiç bir faninin öünde diz çökmeyeceğimiz, fani olan kimsenin önünde el etek öper, ondan her hangi bir istimdatta bulunmayacağız..

Ne yazık ki, ölünün yedisi, kırkı, elli ikisi ve sonrasında ise Süleyman Çeilebi'nin şiir terennümünü ölünün ruhuna okumak ne demektir? Talihsizliğe bakınız ki, mevlid okumak, günümüz dünyasında Mustafa Kemal Atatürk'ün ruhuna bile sirayet etmiştir. Bir kısım mevlidsever Müftüler bu hususu dillerine dolayıp buradan dünyevi istimdat ummaktadırlar. Sanırım, bu tür faaliyetlere inandıklarından değil, bu yolla mevki makam kapmak için icra etmektedirler.

Şu ayeti kerimenin bizleri nasıl uyardığına, ikaz ettiğine .bakınız ki, hali hazır okuyoruz ama, okuduğumuzun tersini yapmaktayız.. " Ve insan başkasının değil, sadece kendi çabasının karşılığını görecektir." ( Necm sûresi, âyet 39)

Üzülerek ifade etmeliyim ki, bir kaç yıl önce idi.. Hac görevlisi oolarak Mekke'deydim.. Hacının birisi, kardeşine telefon açmış ha bre anlatıyordu . " Kardeşim!... Gözün aydın olsun seni de Umre hacısı yaptım" diye övüne övüne anlatıyordu. Tıpkı, bunun gibi nice saf dil insanımız her yıl umre yolunda ömür tüketmektedir. Babasının yerine, annesnin namına, hatta dedesinin bile yerine onlarca defa umre'ye gidip gelen insanımız bulunmaktadır. Oysa, ölüsünün adına bir kere olsun hayır, hasenat yaptığını kat'iyyen kabul etmez insanlarımız revaçtadır.

Netice olarak;

Şükürler olsunu ki, kabirlerde " ölüye telkin verme" işlemi artık bitmek üzeredir. İskat ve devr reklamcılığı sona ermek üzeredir. Başkanlık, mes'elenin biraz daha üzerinde durursa, sanırım ölüye mevliit, ölü ruhuna hatimde bitecektir.

Yani, dönüş aziz peygamberin devrine ve dönemine dönüş olacaktır. Aziz Kur'an, mezarlık kitabı olmaktan kurtulup, diriler kitabı olacaktır İnşaallah!..

Diriler kitabı olmalı ki,Müslümanın hayatında kaza namazı olmasın, kaza orucu olmasın, olmasın hiç bir dini emir dini ve yükümlülükler..

İslam toplumlarında kadın itibarını korumalı ve bihakkın yerini almalıdır. Rezalete bakınız kii,i iiki kadını şahitliği bir erkekle sonlanmaktadır. Bir kere nikah duası yapacaktım.. İki kadın bir erkek mevcut idi. Bir telaştır alı başını gitti. Bir erkek şahit daha bulmaya tevessül edildi. Halbu ki, şahit şahittir. Erkeği, kadını olmayacaktır.

Rabbim!.. Ümmete ve bilhassa miletimize şuur ihsan buyursun!.. Selam ve dua ile...

Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın