Savunma Sanayii mi? Halkın Cebi mi?
Son yıllarda ısrarla gündemde tutulmaya çalışılan, hatta savunma sanayiine ayrılan bütçenin gereksizliği vurgulanıp, öncelikle halkın cebinin güçlendirilmesi istenmektedir.
Bu konu tahlil edilmeden önce bir istatistik yapılsa, halkın cebinin güçlendirilmesi görüşleri, %70’in üzerinde çıkacaktır. Çünkü insanın nefsi, hazır lezzetleri her zaman tercih edip, gelecekteki lezzetleri de acıları da ölümcül tehlikeleri de düşünmek istemez.
İşte bu nedenledir ki, bu konuya iyice odaklanılması; ülkemizin coğrafî yapısının ve tabii kaynaklarının, çevre ülkelerin ülkemize musallat olma hazırlıkları titizlikle istişareler ettirilip, sağlıklı bir strateji belirlenmesi, Türk halkının ve TBMM’NİN en aslî görevidir.
Bugün ilkemizdeki göz kamaştıran tabii kaynaklarımızın çok zengin oluşu ve coğrafi güzellikleri ve konumu, dünya ülkelerince gıpta edildiği, hatta gasp ve işgâl planları yapıldığı çok net görülüyor. Üç tarafının denizlerle çevrilen ülkemizin, dört tarafının HÂİNLERLE kuşatılmış olma sebebi, işte budur...
Bütün bu özetlenen sebeplerledir ki ülkemiz, yüzlerce senelerden beri istilâlara, darbelere ve tasallutlarına maruz kalmış. 1948’den önce de şer müttefik düşmanlar tarafından, alt tarafımıza sinsi bir İSRAİL ve BOP projesi gerçekleştirilmiştir.
1970’li yıllarda da yine o şer ülkeler tarafından PKK oluşturulup, sınırlarımız dışında konuşlandırılarak, sinsi sızmalarla ve iç yapılanmalarla ülkemiz abluka altına alınmaya çalışılmıştır. Hele hele 40-50 Yıllık FETÖ ihanetleri de, işte bu kategoridendir…
- Bu kısa girizgâhtan sonra GELELİM ESAS KONUMUZA:
Artık ayan beyan ortaya çıkan bilgilere göre; ABD Savunma Bütçesinde, PKK/YPG’ye ayrılan Fon: 156 MİLYON $... Irak’taki PKK için: 80 MİLYON $.
Türkiye için faaliyet yürütecek olan PKK’ya ise, tam 130 MİLYON $’dır.
PKK ve bağlı alt gruplar, birleşmiş devletlerden doğrudan her türlü desteği alıyorlar...
STRATFOR (yani Gölge CIA) Raporundan alınan bilgiler şöyle:
“Türkiye’nin, PKK’yı yenmesi imkânsızdır. Biz bunun için Türkiye ile savaşmayız ama PKK’nın yenilmesine de izin vermeyiz. Diplomatik baskılar, Ekonomik baskılar vs. her şeyi yaparız PKK için.Türkiye’nin Savunma Harcamalarının, halk tarafından olumlu karşılanması, Demokratik mücadelemiz için bir ENGELDİR.
Bu engelin iki sebebi var.
BİRİNCİSİ: Türk devleti Savunma sanayii yatırımlarıyla ilerleme ve yükselme kaydediyor. Bu nedenlerle bu yatırımlar durdurulmalıdır...
İKİNCİSİ: Bunun için de halkın, devlet güçlerinin PKK’yı yenemeyeceği umudu canlı tutulmalı.
Yani, Türkiye’deki Muhalefete ve PKK’ya, “biz halka PKK’yı yenilmez olarak gösteremezsek, nasıl pazarlık yapabiliriz?..” ..diye inandırmalıyız. “Tükürüğü ile boğar”ı hatırlayınız.
Yani, Türkiye’deki Muhalefete ve PKK’ya şöyle talimat veriyorlar:
Siz halka deyin ki; Bu PKK ile savaş çok uzun sürecek, siz PKK’yı asla yenemezsiniz. Bu masrafların altından Türkiye kalkamaz. PKK ile yapılan savaş masrafları, umutsuz masraflardır. İnsanları buna inandırın. Muhalefetin, devlete karşı direnişlerini canlı tutun.
“İHA, SİHA, TANK, TÜFEK, FÜZE, KAAN, OBÜSLER, ATAK HELİKOPTER, Svş. GEMİLERİ vs. içinparalar harcamak yerine Türkiye; Üniversiteli gençlere para yatırımları yapsın” diyerek gençliği kışkırtın.
“Türkiye artık PKK ile ömür boyu savaşacak bir ülke değildir. İHALARA; SİHALARA paralar harcanacağına, bu gereksiz(!) harcamalar, çoluk, çocuğa, gençliğe, yoksula, fakirlere vs. harcanmalıdır...deyin”, diye ısrar ediliyor.
- Halkımızı çaresizmiş gibi gösterip, sokak hareketlerine zemin hazırlamak, yukarıda anlatılan tuzakların sinsice uygulanmasıdır.
Şimdi de bizler, ülkemizdeki PKK ve uzantılarının, hatta onlara destek veren muhalefet partilerinin, bu konudaki faaliyetlerine ve her mahfilde konuşmalarına baktığımızda, aynı emirleri uyguladıkları net görülüyor.
Oysa Vatanımızı ve milletimizi savunmak, hem Milli bir görev olduğu gibi, hem de Yüce Dînimizin bu savunmalarda yaralananlara GÂZİLİK, ölenlere ise erişilmesi çok zor makam olan ŞEHİTLİK verilmesi, hepimizi vatanımızı savunmaya mecbur ediyor.
Diğer yandan, çeyrek asırdan beri T.B.M.Meclisimiz, bu gerçekler ışığında azami tedbirler alırken, halkımızı da ihmal etmiyor. Geçmiş yıllarda bırkıldığı gibi, çaresiz bırakmıyor.
Ülkemizde 2000 yılı sonu itibariyle, trafikte 4 milyon 417 bin 652 adet otomobil vardı.
Ocak 2024 itibarıyla ülkemizde 15 milyon 333 bin 952 adet otomobil var. Şehirlerin sokaklarında otomobilimize park yeri bile bulamaz olduk. Yediklerimizdeki, içtiklerimizdeki, giydiklerimizdeki israfların boyutları, ayyuka çıkmıştır. Bu konudaki istatistikler yüz karasıdır.
Dünyanın en zengin ülkelerinde bile, yoksullar, fakirler ve dilenciler bulunmaktadır. Fakat bu durum sadece ülkemizdeymiş gibi, bu mâlum zihniyet tarafından sürekli istismar edilmektedir.
SON SÖZ: Savunma Sanayiimize yapılan harcamalar, asla gereksiz değilmiş. Hatta tam bir zorunlulukmuş. Hem dünya hayatımız için, hem de Âhiret hayatımız için şartmış.
Hatta bu güzide halkımızın da, Ülkemizin; Filistin ve Gazze gibi işgâllere maruz kalmaması için, bu konuda azamî fedakârlıklar yapması da kaçınılmaz bir görevmiş.
Öyle yâ, Filistin’den sonraki işgâl sırasının, Türkiye’miz olduğunu da zaten itiraf etmiyorlar mı?
İŞTE BU NEDENLERLE; Bu konuda azami derecede hassas ve bilinçli, hatta TEYAKKUZ HÂLİNDE olunması şarttır. Vesselâm…
Facebook Yorum
Yorum Yazın