Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

ŞİRK, BÜTÜN AMELLERİ YOK EDEN BİR KAVRAMDIR!..

" Sor ( onlara): " Hak yönelten kimse ortak koştuklarınızdan biri midir?" Cevap ver: " Hak yola yönelten mi uyulmaya daha lâyıktır,
yoksa yol gösterilmedikçe kendi başına doğru yolu bulamayacak olan mı? Şu hâlde ne oluyor size; nasıl böyle bir hükme varabiliyorsunuz?" ( Yûnus sûresi, âyet 35)

Tabii ki, Ayette kastedilen, hak yola yöneltmesi söz konusu bile olmayan cansız putlar olamaz. Olsa olsa o putlarla sembolize edilen melekler,cinler ve azizlerdir.

Aziz İslam'ın bidayetinde çokça bilinen; rastlanan bir şirk yoktu. Tek tük ferdi şirk koşma hadiseleri olsa da, başta Rasulullah (sav)'in engin görüşü, Kur'anî yaşama hali böjylesi çirkinliklerin üzerine gidiyor, toplum nezdinde yayılmasını engelliyordu.

Ama, ne hazindir ki, Asr-ı Saadetten tam tamamına dört asır geçtikten sonra, toplum bünyesinde ne idüğü belirsiz şirk içeren yaşam halleri tezahür etmeye başlamıştır.

Örneğin, şeyhlik, müritlik, gavslık, kutupluk, mehdilik ve benzeri bir hayli uydurmasyonlar toplumu germeye başlamış insanların istikamet üzere yaşamalarını tökezletmiştir. Tüm böylesi uydurma hallerin başına bir pir yerleşmiş, takipçilerine cennet vaadetmiş, aksi halde cehenneme müstehak olduklarını işaret etmiştir.

Bilhassaa millet olarak bizler, bu sıkıntıların, uydurmaların tam ortasına düşerek kendimizi pirlerin, şeyhlerin kucağında bulduk.. Bu zümreciiklerin bilhassa elebaşları aziz Kur'an'ı yetersiz bularak kendi imal ettikleri uydurukça şeyleri lanse etmişlerdir. Onun içindir ki, şu ayeti kerimeye dikkatlerinizi çekmek istiyorum:

" SİZ ey iman edenler! Bilin ki şirki karakter hâline getiren herkes baştan ayağa pistir. Bu nedenle, bu yıldan sonra Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar. Eğer ekonomik krizden endişe ediyorsanız, unutmayın ki gün gelir, Allah dilerse sizi lutfuyla bolluğa kavuşturur: Zira Allah her ( çareyi) bilendir, onu hikmetle ( icra) edendir." ( Tevbe sûresi, âyet 28)

Âyeti kerimenin yorumu şöyledir:

" Şirk mânevi bir pisliktir ve Mescid-i Haram gibi mübarek bir mekân şirkle kirletilmemelidir. Şirkin pislik oluşu, aklın kullanılmamasıyla alâkalıdır. " Allah aklını kullanmayanları pisliğe mahkûm eder." ( 10: 100)

Bunun anlamı , âyetin zamana dönük yüzü dikkate alındığında " putlarına ibadet amacıyla kutsal mekânları kullanmasınlar." demektir. Nitekim Ebu Hanife'de " Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar" ibaresini" Hac ve umreye gelmesinler" şeklinde anlamıştır. Bu yasağın kapsamı, Müşrikleri hacdan men ile sınırlıdır.

Endişeleri, Hz. Muhammed'e tabi olmaları durumunda, çevredeki Arapların Mekke'nin kutsallığını kabul etmekten vazgeçip sakinlerini yağmalayacakları korkusuydu. Mekke'nin fethinden (630) sonra vahyedilen ve müşriklerin Kâbe'den uzak tutulmasını emreden âyet, ticaret ve ibadet için gelenlerden elde edilen servete delalet eder." ( Kur'an-Meal-Tefsir)

Ne acı ki, günümüz dünyasında, milletimiz arasında şirk türü şeyler alabildiğince yaygınlaşmış, her köşe başını bir şeyh merkezi ve türbe kaplamış durumdadır. Millet o kadar aşina olmuştur ki, Türbeciliğe, şeyhliğe, müridizme böylesi sapkınlıkların önünü arkasını almak müşkil görünmektedir.

Vatanımızın muhtelif alanlarında, şeyh merkezleri, cennet satmalar bu yolla devlet içersindee devlet olmalar önü alınamayacak kadar büyümüştür. Bunların marifetleri, insanlara İslami bilgi vermek, Kur'an'la haşir neşir etmek değildir.. Şeyhlerin arzuları ellerini öptürmek, ayaklarını yalatmak, mümkünse bu kitlelerin Kur'an'la irtibatlarını koparmaktır.

Diyanet Başkanlığı da bu konuda çaresiz kalmış, ne mezarlardaki üfürükleri, ne telkin vermelerini, ne ölünün yedisini, kırkkını ve elli ikisini okutmalar. Ölünün kırkıncı gönünde nara nara mevlid okutarak ser sefil kitleleri, cahilleri din adına kandırmaktır.

Netice olarak;

" ( Bir de) şunlardan olmayın ki, onlar dinlerini paramparça ettiler de ( birbirine karşıt) taraftarlar haline geldiler; ( artık) her hizip kendi elinde kalanla övünmekteler." ( Rûm sûresi, âyet 32)

Hülasa olarak ülkemizde yaşanan çetrefilli yapılanmaları, güruhları görmekte, yaşamakta ve şahit olmaktayız ki, tamamı birbirine düşman, birbirlerinin ezeli ve ebedi düşmanları taraftar, mal ve dünyalık biriktirmektedirler.

Bu sözde dergahlara yakın çalışan Müftülüklerde güç ve perişan durumdadır. Bunların aleyhine, hurafelerine bir tek söz etmemektedirler. Alimallah ettikleri vaki olursa, Müftülerin işi bitmiş, ipleri çekimiş olmaktadır. Örneğin daha öönceki tarihlerde Üsküdar Müftüsünün hunharca katledilmesi bunun örneklerinden birisidir.

Çünkü, okumamış, bilinçsiz kitleler bu durumda herşeyi reva görüp din adına neler yapmazlar ki? Diğer taraftan politik alanlarda bu işe el atmamaktadır, çünkü bunların ellerindeki en büyük koz oy mes'elesi ve tarafgir toplamadır..

Son söz olarak, Yüce Rabbimden niyazım, Allah, bu millet evlatlarına Kur'anî şuur nasip etmesidir. Aksi haldee, yerlerde sürünmekten halas olmak mümkün değildir. Selam ve dua ile..

Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın