Başbakan Davutoğlu, İl Müftülerine seslendi…

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
0
İl Müftüleri İstişare Toplantısı Ankara’da devam ediyor. 17 Ağustos Pazartesi günü Ankara Bilkent Otel’de başlayan ve üç gündür devam eden 31. İl Müftüleri İstişare Toplantısına Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’da katılarak, İl müftülerine hitaben bir konuşma yaptı.

Toplantının üçüncü gününde konuşan İl müftülerine konuşan Başbakan Davutoğlu, toplantının çok önemli bir dönemde, önemli gündemle yapıldığını belirterek, böyle bir toplantının bugünlerde çok ihtiyaç hissedilen bir husus olduğunu ifade etti.

Müftülük makamının, sıradan bürokratik makam olmadığını, bir vicdan ve merhamet makamı olduğunu vurgulayan Davutoğlu, şöyle konuştu;

“Müftülük makamı, İslam toplumunun karşı karşıya kaldığı sorunlar karşısında insanların dertlerine deva olan makamdır…”

Müftülük makamı, bir ilmi makamdır. Müftülük makamı, insanlar bir takım müşkülatlarla karşı karşıya kaldıklarında akıl alabilmek için istişare etmek için hayatlarını tanzim etmek için başvurdukları, fetva makamlarıdır, vicdan makamlarıdır. Dolayısıyla  vicdanımızı, irfanımızı, akaidemizi, ahlakımızı temsil eden bu yüce heyet önünde bugün bulunmaktan ve birlikte vicdanımızın ahlakımızın, irfanımızın karşıya karşı kaldığı tehditleri muhasebe etmekten büyük bir onur duyuyorum. Bu makam, Hazreti Peygamberin sorulara cevap olarak verdiği makamın bugünkü karşılığıdır. Bu makam asırlarca, İslam toplumunun karşı karşıya kaldığı sorunlar karşısında insanların dertlerine deva olan makamdır. Hayatın içinde olan makamdır.

“Bizde ruhban sınıfı yoktur, hayatın gerçekleri ve sorunlarıyla karşılaşan müftülük makamı vardır…”

Bizde ruhban sınıfı yoktur. Gücünü ve ayrıcalığını metafizik unsurlarından alan ve bu ayrıcalığı hayat boyu sürdürdüğüne inanılan ruhban sınıfı makamı yoktur. Aksine diğer insanlarla birlikte ortak hayat alanını paylaşan, onlar gibi yaşayan, onların derdiyle dertlenen onlarla birlikte hayatın gerçekleri ve sorunlarıyla karşılaşan ilim adamlarından oluşan bir makam olarak müftülük makamı vardır. O bakımdan tam da bugünlerde hepimizin ortak anlayışla bu makamın hakkını vermek, ulvi kıymetine gerçek anlamda bir değer katmak sorunuyla karşı karşıyayız. Çok doğru bir zamanda çok doğru bir gündemle bir araya gelmiş bulunuyoruz.

“Bunalım dönemlerinde ahlakı ve insan onurunu ayağa kaldıranlar, sonraki yüz yılların inşa edici aktörü olurlar…”

Her şeyden önce şunu ifade etmek durumundayız, insanlık büyük bir bunalımdan geçiriyor. Küreselleşmenin getirdiği olağan üstü imkanlarla küreselleşmeyle ortaya çıkan büyük dengesizliklerin bir arada yaşandığı çok ciddi sosyal, varoluşsal sorunların gündeme geldiği bir dönemden geçiriyoruz. Yine bu çerçevede İslam dünyası hiç hak etmediği ve İslam adıyla bağdaştırması mümkün olmayan çatışmaların, katliamların, acıların içinde bu derde deva olacak yeni arayışların beklentisiyle karşı karşıya. Bunun için de Türkiye hem küreselleşmenin getirdiği sorunlarla karşı karşıya kalan ve sağlıklı hesaplaşmayla bu sorunları aşmaya çalışan hem de İslam dünyasında örnek İslami hayat tarzı ile çağdaş, küresel hayat tarzı arasında doğru irtibat kurmaya çalışan bir tecrübenin içinden geçiyor. Hepimizin üzerine büyük görevler düşüyor. Bunalım dönemlerinde doğru tavır alanlar, bunalım dönemlerinde ahlakı ve insan onurunu ayağa kaldıranlar, sonraki yüz yılların inşa edici aktörü olurlar.

“İslam dünyasının ilim adamlarının bir araya gelmesinin vakti gelmiştir…”

Nasıl Hazreti Mevlana, tam da o acıların yaşandığı Moğol istilası döneminde, mezhep çatışmaların yaşandığı dönemde, 'Ne olursan ol gel' diye seslenmiştir aslında bugün aynı çağrıya ihtiyaç hissediyoruz. Müftülerimizin ilim adamlarımızın, dini öncülerimizin, İslam dünyasının her yerinde ve ülkemizin her köşesinde 'Gel' diye seslenmelerinin vakti gelmiştir, 'Tevhide gel, vahdete gel, insanlık onuruna gel, barışa gel' diye bütün İslam dünyasının her köşesinde ses vermemizin vakti gelmiştir. Artık bu yıkıcı tablo karşısında İslam dünyasının ilim adamlarının bir araya gelmesinin vakti gelmiştir, hatta geçmiştir. Şu veya bu ifratlara, geçmişte gulat olarak adlanan bütün aşırı akımlara karşı mutedil Sünnilerin, mutedil Şiilerin ve bütün İslam irfanını temsil eden ekollerin omuz omuza vermesi lazım. Bugün DEAŞ, bizim için İslam medeniyetine dönük en büyük tehdit niteliği taşımaktadır.

“İslam'a ve Müslümanların tümüne tehdit teşkil eden DEAŞ, bizi bir araya gelmeyi ve bütün bu tehditlere karşı omuz omuza vermeyi zorunlu kılıyor…”

İslam dini eğer ehil sahibi, vicdan ve ortak ahlaktan hareket eden din adamlarınca çağın idrakine, çağın meydan okumalarına cevap verecek şekilde gündeme getirilmez ve o şekilde konular ele alınmazsa, din adına hareket eden bir çok yanlış akımların Müslümanları tasallut altında tutması kaçınılmaz hale gelir. Bugün DEAŞ olarak tanımlanan ve her şeyden daha çok İslam'a ve herhangi bir toplum kesimden daha çok Müslümanların tümüne tehdit teşkil eden yaklaşımda gördüğümüz bu acı tablolar bizi bir araya gelmeyi ve kadim değerlerimiz etrafında, bütün bu tehditlere karşı omuz omuza vermeyi zorunlu kılıyor.

“Müftülerimizin liderliğinde bütün illerimizde, bütün din adamlarımızın bu aşırı akımlara karşı gençlerimize sahip çıkması lazım…”

Özellikle de sosyal medya üzerinden, bir takım sloganlarla genç beyinlerin, zihinlerin şartlandırılması suretiyle yanlış dini telakkilerle insanların Müslümanları katletmeyi bile, bir anlamda caiz gören, her türlü katliamı caiz gören bir yaklaşımla hiçbir şekilde insanlık onuruyla bağdaşmayacak tabloların ortaya çıkmasına sebep olan akımların içinde yer almaları hepimiz için en büyük sınavdır. El ele vereceğiz. Özellikle müftülerimize sesleniyorum, müftülerimizin liderliğinde bütün illerimizde, bütün din adamlarımızın bu aşırı akımlara karşı gençlerimize sahip çıkması lazım. Doğru bir dini telakkiyi yeniden inşa edebilmek için her an hayatın içinde olmak lazım. Sizlerin sadece size gelerek belli konularda soru soran ve cevap arayan vatandaşlarımıza cevap makamı olarak değil, hayatın içinde ve özellikle gençlerimizle bir arada bütün bu yanlış akımlara karşı tevhidi, vahdeti, barışı, kardeşliği öne çıkaran bir yaklaşımla yeni bir dini idraki bütün ülke sathında yayma göreviniz var. Bu noktada hepimizin, din adamlarımızın, aydınlarımızın, ilim adamlarımızın, siyasilerimizin ortak bir çizgide buluşması lazım.

“DEAŞ saldırılarına karşı en doğru ve en gerekli çözüm, dini idrakin sağlam temeller üzerine inşa edilmesidir…”

DEAŞ saldırılarına karşı en doğru ve en gerekli çözüm, dini idrakin sağlam temeller üzerine inşa edilmesidir. Her türlü güvenlik tedbiri alınabilir, alacağız ancak en güçlü tedbir gençlerimizin dini idrakinin korunmasıdır. İslam'ın bir barış ve gönül dini olduğu gerçeğini bütün gençlerimize anlatabilmemizdir. DEAŞ'ın Müslümanların hem insani, beşeri varlığına hem de tarihi, kültürel varlığına dönük yaptıkları tahribat, bütün dünyada da İslam dünyasıyla ilgili algının olumsuz şekilde yeniden şekillenmesine yol açmaktadır.

“Bu toplumun her kesimini buluşturma görevi Müftülerimizin omuzlarındadır…”

Türk, Kürt, Alevi ayrımı olmaksızın, hiçbir etnik ve mezhebi temele dayanmaksızın herkes "tevhid akidesini" yüreğinde, Veda Hutbesi'ni zihninde, kardeşlik mayasını da ufkunda tutarak bu toprakları kardeşkanına boyamak isteyenlere karşı el ele, gönül gönüle vermesi gerekir. Bulunduğunuz illerde etnik ve mezhebi hiçbir ayrım gözetmeksizin Türk'ü Kürtü'yle, Kürt'ü Türk'le, Sünni'yi Alevi'yle, Alevi'yi Sünni'yle, doğuyu batıyla, kuzeyi güneyle buluşturma görevi sizlerin omuzlarındadır. Bir kardeşlik çağrısı, selam başlatalım hep beraber bütün illerimizde kardeşlik toplantılarıyla illerimizde, sadece Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da değil değişik illerimizde de etnik ve mezhep temelli ayrımcılık yapanlara karşı milletimizin vicdanını ayağa kaldıralım. Bu asli ve ulvi bir görevdir.

“Diyanet’e gösterdiği hassasiyet dolayısıyla teşekkür ederim…”

Yeni bir dini idrak ile aşırı akımlara karşı ilmi seferberlik içinde olacağız. Göç hareketlerine karşı yeni bir ensar bilinciyle kardeşliği ve İslam dünyasındaki mazlumlara sahip çıkma bilincini ayağa kaldıracağız. Bu çerçevede, sivil dini yapıların dini çerçevede sadece irfanı, hikmeti, adaleti, ahlakı yaymak üzere harekete geçmesi halinde her zaman yanında olduğumuz bu sivil dini yapıların, bunun dışındaki hiçbir alanda özellikle de siyasal ve bürokratik alanda toplumun bütünlüğünü ve dini bilinci sakatlayacak şekilde faaliyet göstermemeleri de hepimiz için önemli ilkelerden biridir. Asırlarca bu topraklarda cemaat yapıları, sivil dini yapılar hayatiyetini sürdürdü ve bundan sonra da sürdürecek. Ancak en önemli hususiyet bu yapıların toplumda karşıtlığa sebebiyet verecek ya da bürokratik işleyişi etkileyecek şekilde illegal yapılar haline dönüşmemesi ihtiyacıdır. Bunu noktada da gösterilen hassasiyet dolayısıyla da Diyanet İşleri Başkanlığımıza bir kez daha teşekkürü bir borç bilirim.

“Müftülerin üstlendiği görev herhangi bir makamla, maaşla, mevkiyle ya da hayat standardıyla ölçülmeyecek kadar yüce ve asli bir görevdir…”

Diyanet İşleri Başkanlığı, siyasetin dışında ve üstünde olması ve korunması gereken bir kurumdur. Diyanet İşleri Başkanlığımızın herhangi bir bürokratik kurum, müftülüklerimizin herhangi bir bürokratik mekanizma gibi görülmemeleri ve Diyanet İşleri Başkanlığımızın mutlak surette siyasi tartışmaların dışında tutulması gereğidir. Bu konuda da Diyanet İşleri Başkanlığımızı siyasi tartışmanın içine çeken her sorumsuz davranış aslında dolaylı olarak DEAŞ gibi yanlış dini telakkilere ya da terör örgütlerinin dini yıpratma çabalarına da katkı sağlamış olur" değerlendirmesinde bulundu. Sizlerin üstlendiği görev herhangi bir makamla, maaşla, mevkiyle ya da hayat standardıyla ölçülmeyecek kadar yüce ve asli bir görevdir. Yürüttüğünüz görevin bundan sonra da milli birliğimizi ve beraberliğimizi İslam dünyasındaki çatışmaları engellemek anlamında gösterilen gayretlere verilen desteği ifade edecek şekilde, en başarılı şekilde sürdürüleceğine inancımız tamdır. Allah bu milletin birliği ve beraberliği için çalışan herkese sizlerin öncülüğünde yardım eylesin. İslam dünyasının bu karanlık günlerden çıkması için Diyanet İşleri Başkanlığımızın üstlendiği bütün faaliyetlerde bizlere,Diyanet İşleri Başkanlığımıza güç ve kudret versin.

Anahtar Kelimeler:

  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
2015 YILI YAZ KUR’AN KURSLARINDA BİLECİK'TE MUHTEŞEM FİNAL Önceki Haber

2015 YILI YAZ KUR’AN KURSLARINDA BİLECİK...

Başkan Görmez İl Müftüleri toplantısında Önemli Açıklamalara BulunduSonraki Haber

Başkan Görmez İl Müftüleri toplantısında...

Yorum Yazın

Başka haber bulunmuyor!