Yetim yüreklere sanatın dokunuşu: Hayallere Değen Resimler Projesi

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Yetim yüreklere sanatın dokunuşu: Hayallere Değen Resimler Projesi
20 Kasım Salı günü Ali Emiri Kültür Merkezi’nde çok özel bir sergi açıldı. Selvigül Kandoğmuş Şahin bizleri Yetim Vakfı koordinatörlüğünde ressam İlhami Atalay ve Cemal Toy’un çalışmaları doğrultusunda hayata geçen Hayallere Değen Resimler Projesi’ni ve sergi açılışını yazdı.

Sanatın evrensel bir seslenişi vardır. Yüzyıllardır insanları birleştiren, yürekten yüreğe dinmez bir çağıldayan gibi akarak ayrılıkları, yoklukları, acıları bir eyleyen, onaran eşsiz bir dokunuşu vardır. Ve asırlardır bu akış yüreklerde inkişaflar meydana getirerek durmaksızın akar durur. Sanat birleştirir, insanlığı cem eyler, önceki zamanlardan sonraki zamanlara, nice diyarlardan başka diyarlara köprüler kurar. Sonra sanat; dil, din, ırk ayrımına bakmadan evrensel acılar durağında en hassas ve duyarlı sancılarla çöreklenir dünyanın yürek iklimine. İşte bu yürek iklimine ilmek ilmek dokunan resimle, müzikle, edebiyatla, sinema ve tiyatro ile sanatın evrensel seslenişi insanlığı bir eyleyerek aradaki tüm ayrılıkları kaldırabilecek büyük bir güce sahiptir.

Öyle sanatlar vardır ki; söz ve kelimelerin yetişemediği zamanlarda, ortak evrensel ve olağanüstü bir anlamla yüreklere dokunur. Resim öyle bir sanattır. Yine karikatür böyle bir sanattır. Ülkemizin büyük sanatçılarından olan kıymetli Üstadımız Hasan Aycın’ın çizgileri evrensel acılar odağında nice sağır kulaklara, kör gözlere o eşsiz evrensel çağırısını yapar. Bu öyle bir sanattır ki belki sayfalar sürecek bir anlatımı tek bir çizgi hamlesiyle anlatır insanlığa.

Sanata, sanatçıya sahip çıkmamız gereken günlerde ve zamanlardayız. Artık anladık ki gençlerimizi ve çocuklarımızı ve dahi nesillerimi sanatla kurtuluşa, erdeme ve soylu bir yaşantıya taşıyabiliriz. Miras aldığımız büyük medeniyetimizde bu yaşanmış ve nice nesiller yetişmiştir. Nice hattatlar, sazendeler, müzehhipler, mimarlar yetişmiştir. Mimar Sinan’ın eserlerine hala boy ölçüşecek tarzda eserlerimiz yoktur. Itri’nin eserleri silinmez izler bırakmıştır bu topraklarda. Zengin manevi miras bu günlerimize kadar gelmiş ve bu kutlu topraklarda mayalanmıştır.

Yetim vakfı ve ressamlar yetim yüreklere dokundu

İlhami Atalay bu toprakların yetiştirdiği ender sanatçılardandır. Kendi milli ve manevi değerlerine sonuna kadar sadık kalarak aşkla ve şevkle nice eserler ortaya koymuş ve arkasından nice talebeler yetiştirmiş büyük bir ustadır. Şu sıralar tedrisatından geçtiğimiz üstadın doğal ve olağanüstü enerjisi ile sanatın büyüleyen ikliminde soluklanırken onu yakından tanıyor ve ne kadar heyecan ve çaba ile bu işe gönül verdiğini yakinen gözlemliyoruz. “Cesaret, bereket, korkusuz, abartılı, renkli, espirili, sempatik, hocaların hocası, dinamik, hayata karışmayan bir atmaca, inanç, özgürlük, özgünlük, ibadet, papaz, yama yama, İspanya, sabır, bir ömre adanmış renkler, hamsi gözlü, hoca paşa, bak bak al, komplekssiz, çalışkan, savaşan, babacan, gönül, büyük teşbih, sonsuzluk, derviş, doksan derece…”böyle anlatmıştı özet olarak talebesi olan yine kendisi gibi Usta Ressam Cemal Toy Hoca İlhami Atalay’ı. “Büyük sanatkârlar büyük nehirlere benzer. Nehirler aktıkları vadilere hayat verip, pek çok imkânlar sunar. Sanatkârlar da arkalarında, kendilerinden bir parça bırakarak insanlara büyük bir hediye vermiş olurlar. Hayatlarını, duygularını sanat için harcayan sayısız öğrenci bırakırlar. Yarınlara renkleri ve umutları taşırlar. Eserleri gözlerde ve gönüllerde yaşatılır.”

İlhami Atalay Çizgisi adıyla kendisinin derlediği ve İstanbul Tasarım Yayınları tarafından neşredilen kitapta hocasını bu sözlerle büyük bir nehre benzetiyordu Cemal Toy.   

Ressam Cemal Toy yine İlhami Hoca gibi bu toprakların kıymetli bir sanatçısıdır. Küçük Ayasofya’nın manevi atmosferinde bereketin ve samimiyetin odağında küçük ama sanki dünyaya açılıyormuş gibi an an genişleyen atölyesinde mütebessim çehresi ile gençler yetiştiriyor. Çocukların yüreklerine dokunuyor onlarla renkleri keşfediyor, çizgilerle, desenlerle aşılmaz duvarları aşarak nice sırlı derde derman olmaya çalışıyor. Sanatın ve sanatçının nasıl olması gerektiğini bu kıymetli sanatkârlarımızdan öğreniyoruz. Onlardan resim yapmaktan ziyade, istidat olarak verilmiş olan tüm nimetlerin karşısında tevazuu, ağırbaşlılığı ve şükrü eda etmeyi öğreniyoruz. Ve ne kadar da şanslı olduğumuzu anlıyoruz.

3 kıta 13 ülkeden 1001 resimle dönüldü

Yetim Vakfı İlhami Atalay Hoca ve Cemal Hoca ile ortak bir çalışmaya yakın zamanda imza attı. Hayallere Değen Resimler projesi ile ortaya konulan çalışma eşsiz ve dünya çapında ilk defa yapılan bir çalışma olmuştur. Ben bu çalışmayı duyduğumda nasıl da heyecanlandım. Çünkü yetimlerin karınlarını doyurursunuz, sırtlarına kalın giyecekler giydirip onları ısıtırsınız sonra onları sıcak mekânlarda barındırırsınız ve tüm yapılan bu yardımlarla onlar yetimliklerini içten içe duyumsayıp bir kere daha muhtaç olmanın o ezen, o yürek yakan duygusunu derinden hissederler. Yetimlik böyledir işte herkes size maddi anlamda muhtaç birisi gibi, gözlerinde gizli bazen aşikâr bir acıma hissiyle bakarken, siz ezilirsiniz, onurunuz zedelenir ama bunu kimseye anlatamazsınız.

Ama sizin tüm maddi muhtaçlıklarınızdan ziyade, sizi karşılarına alan insanların, verdikleri büyük bir değerle ortak bir çalışmaya ki resim gibi insanı rahatlatan, onere eden bir çalışmaya sizi davet etmeleri ne muhteşem bir davranıştır. 

Yetim Vakfı ile ressam İlhami Atalay ve Cemal Toy öncülüğünde yürütülen proje çerçevesinde, 3 kıtadaki 13 ülkeden yetim çocuklar hayallerini bin bir resimle anlattı. Resimlerin yer aldığı sergi Ali Emiri Kültür Merkezi'nde açıldı. Yetim Vakfı'nın, "Hayallere Değen Resimler" uluslararası projesi kapsamında, yetim çocukların hayallerini yansıttığı resimlerden oluşan serginin açılışı büyük bir kalabalık ve coşkuyla yapıldı.

20 Kasım Salı günü Ali Emiri Kültür Merkezi’ndeki programda ayrıca ülkelerde yapılan saha çalışmalarına ilişkin videolardan hazırlanan sunumlar gösterildi. Duygulu anlar yaşanan gecede, Yetim Vakfı Başkanı Mehmet Gülsatar yaptığı konuşmada, yaklaşık bir yıl süren hazırlık sürecinin ardından geçen yıl "Dünya Yetimler Günü"nde vakfın açılışını gerçekleştirdiklerini ifade etti. Birçok yardım kuruluşlunun genelde sosyal yardıma dönük hizmetler yürüttüğüne dikkati çeken Gülsatar, kendilerinin ise çok büyük bir ihtiyaç olan eğitim ve psikososyal destek alanında faaliyet gösterdiklerini ifade etti. 

Gülsatar, genelini yetim çocukların oluşturduğu korunma ihtiyacı olan çocuklara hitap ettiklerini vurgulayarak, "Onların sosyal ihtiyaçları gideriliyor. Giydiriliyor, yediriliyor, içiriliyor ve barınma ihtiyaçları karşılanıyor ama ağır bir travma yaşamışsa bu psikolojik yönden ele alınmıyor. İşte Yetim Vakfı bu çocuklara ve annelerine yönelik psikososyal desteğe talip. Ayrıca bu çocuklarımızın okullaşma sürecinde, mümkünse okullar kurarak veya kalıcı projeler üstlenerek, yurt içinde ve yurt dışında eğitim hizmetini yerine getirmeye çalışıyoruz" diyerek anlamlı bir konuşma yaptı. 

Projenin yazarı ve koordinatörü Canan Doğru ise Türkiye'ye bin bir resim getirme hedefiyle 4 Temmuz ile 5 Kasım arasında, 3 kıtada 13 ülkeyi gezdiklerini söyledi. Projeyi büyük bir heyecanla yürüttüklerini ve sanatın dokunuşunun nasıl muhteşem bir motivasyon olduğunu belirten Canan Doğru, Türkiye’nin yetiştirdiği Usta ressamlarla çocukları muhatap etmenin heyecan verici olduğundan ve onları nasıl motive ettiğinden bahsetti: "Çocuklara resim terapisi yaparak ruhlarına inip, ruh haritalarını ortaya çıkarıp onların sıkıntılarını gidermenin ve daha vasıflı bireyler olarak onları topluma kazandırmanın yollarını aradık. Gittiğimiz yetimhaneler Türkiye'nin imkânlarıyla ayakta durması açısından önemliydi. Türk insanına, yardım yaptığı çocukların eserlerini ve hayallerini getirdik. Bu ülkelerde sanat terapi odaları kurmayı, sanat atölyeleri açmayı ve sanatı yaygınlaştırmayı amaçladık. Topluma kazandırdığımız her çocuk, bizi bombalardan uyuşturucudan ve kötü şeylerden korur" diyerek anlamlı bir konuşma yaptı.

Canan Doğru,  Lübnan'da Filistinlilerin kaldığı ve Lübnanlı çocukların olduğu iki yetimhanenin ardından Tayland, Burkina Faso, Suriye, Endonezya, Filipinler, Etiyopya, Sri Lanka ve Bosna Hersek'e gittiklerini ifade etti. Endonezya yolculuğunun 39 saat sürdüğünü kaydeden Doğru"Kara yolu ve iç hat uçuşları var. Ekip yılmadı. Bir hayalle başladı ve güzel bitti. Bu yurt dışı etabıydı. Bunun İstanbul ve Türkiye etabı için de kaynaklar bulundu. Tekrar yola çıkacağız. "Türkiye genelinde 7 bölge ve 17 ilde aynı projeye devam etmek istediklerini dile getiren Doğru "Yetim çocuklarımızın dünyalarına inip onları keşfetmek ve bu keşif doğrultusunda topluma onları nasıl kazandırabileceğimizi ve yeteneklerini nasıl ortaya çıkarabileceğimizi anlayarak onları yönlendirmek istiyoruz. İstanbul'da çeşitli okullarda ve sponsorumuz olan belediyelerde de bu işi yapacağız. Bu proje yetimin geleceğine dokunmak içindir. Elbetteki Türk halkı, yetimin karnını doyurup üstünü giydiriyor. Ama yetimlerin geleceğe iyi bakması açısından eksikler var, yetimlerde gelecek kaygısı var” diyerek projenin öneminden bahsetti: "Yaşadıkları hüzünleri resimlerine yansıttılar" diyerek aslında sanatın nasıl anlamlı bir terapi olduğunun altını çizdi Canan Doğru. 

Programda konuşma yapan Ressam İlhami Atalay, “Birkaç gün içinde büyük bir sanatkar yetiştirmemize zaten imkan yoktu. Ama güzel hatıralarla döndük. Biz gönül elçisi olarak, sanatkar ve ressam olarak resim ve sanat aşkını mayalamış olduk. Yani onların içlerindeki kabiliyeti deşmiş ortaya çıkarmış olduk. İslam ülkelerini gezdik ve buralarda yokluk, kıtlık, sefalet, çaresizlik, tembellik ve cehalet bunların hepsi mevcut. Gittiğimiz ülkeler sömürge ülkesi, insanlar şehirlerinin isimlerini bile verememişler. Böylesine acı maddi ve manevi sömürüye maruz kalmışlar, bu durumları görmek bizleri derinden yaraladı” diyerek duygularını aktardı. 

Ressam Cemal Toy ise konuşmasında; “Çocukların dünyalarını resimlere büyük bir cömertlikle aktarıyorlar. Sevinç ve üzüntüleri direk yansıyor çalışmalarına. Birkaç günlük bir sürede bile ilgi gösterdiğiniz çocuklar bambaşka bir hale bürünüyorlar büyük bir sevgi gösterisi gösteriyorlar. Ayrılırken gözyaşları ile ayrıldık. Dünyada yaşanan savaşlar en çok çocukları ve kadınları mağdur ediyor. İnşallah barış hâkim olur dünyaya” diyerek anlamlı mesajlar gönderdi. Ayrıca savaş mağduru çocukların siyah rengi tercih ettiklerini belirten Cemal Toy çocukların yaşadıkları travmanın resimlere nasıl yansıdığını yakinen gördüklerini ifade etti.

“Çocukların ruh durumları, sıkıntıları, çektikleri acılar hepsi resimlerine yansıyor. Önlerine rengârenk paletler koymamıza rağmen siyah ya da çok koyu renkleri tercih ediyorlar. Reyhanlı’daki Çocuk Yaşam Merkezi’mizde bu atölye çalışmalarından birini yaparken ailesini kaybeden bir yetim çocuğumuz rengârenk balonlar yapıp üzerine Arapça bir şey yazdı. Bu nedir diye sorduğumda “renkler hayattan daha güzel” diye bir cümle kurdu. Çektikleri sıkıntıları anlatan bir cümleydi bu. Resim ve sanat yoluyla hakikaten çok mesafe katettik. Başlarda biraz saldırgan içine kapanık olan çocuklar şimdi sakinleşti ve iletişim bağlarını kuvvetlendirdi. Bu hem bizim açımızdan hem çocuklarımız açısından çok büyük bir kazanım" diyerek projenin anlamlı katkılarından bahsetti. 

Sanat Tarihçisi ve koordinatör İsmail Erdoğan ise, “Zorlu bir proje başarı ile son buldu. Gidilen ülkeler, zor coğrafyalardaki zor bölgeler ve en uç yerlerdi.  Asıl zorluğu projeye katkı sunan koordinatörler ve ressamlar yaşadı. Her seyahatte iki gün neredeyse yolda geçti ve Türkiye’ye gelinip tekrar iki gün sonra yola çıkıldı, gerçekten zor bir proje idi. Bütün bunlar bizim ne kadar muhteşem bir coğrafyada yaşadığımızı gösterdi. Bu ekibe yürekten teşekkür ediyorum” diyerek projenin ne denli önemli olduğunu vurguladı.

Projenin yürütülmesinde Sanat Yönetmeni, Meryem Büşra Orhan’nın ve diğer yardımcı genç ressamlar; Selcan Kokoz, Ayşe Şerefoğlu, Ayşe Demir, Hümeyra Yorgancı, Furkan Türkyılmazbüyük, Faruk Erkılıç, Nuveyba Güler’in büyük katkılarının olduğu gözlendi. Usta ressamların öğrencileri olan genç ressamlar da projeye katılarak gençlik enerjilerini ve samimiyetlerini yetimlere büyük bir özveri ile gösterdiler. Ayrıca çocuklarla tanışma sırasında yine drama sanatçısı palyaço olarak M. Furkan Can yaptığı oyunlarla çocuklara büyük coşku ve sevinç yaşatarak ortamın havasını yumuşattığı gözlendi.

Hayallere Değen Resimler Projesi’nin dünya çapında ve ülke çapında devam ederek yetim yüreklere sanatla, insanca, erdemlice, soylu ve umut dolu dokunuşlarla nice aydınlık ufuklar yüklenmesini gönülden temenni ediyoruz…

Hayallere Değen Resimler Projesi kapsamında çocuklar tarafından yapılan resimleri galeride görmek için tıklayınız.

Selvigül Kandoğmuş Şahin

 

Diyanet Duyurular Sayfamız için TIKLAYINIZ

 

Diyanetliler Platformu  Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ

Dini Haberler Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ

 


  • 0
    SEVDİM
  • 1
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
Osmanlıca öğrenmeyi ya da Osmanlıcasını geliştirmeyi isteyenler için 10 temel kaynakÖnceki Haber

Osmanlıca öğrenmeyi ya da Osmanlıcasını...

Veli Bakırcı Hocaefendi Hakk'a YürüdüSonraki Haber

Veli Bakırcı Hocaefendi Hakk'a Yürüdü

Yorum Yazın

Başka haber bulunmuyor!