Din adamlarının toplumdaki itibarı korkunç derecede kötü.

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
0
Millet Gazetesi Yazarı İbrahim Öztürk köşesinde "Merkez ‘otonom’, Diyanet ‘bağımlı’!" başlıklı bir yazı ele aldı
İslam coğrafyasının en önemli sorunu nedir diye bir düşünün? Ortaya çok net bir şekilde şu çıkacaktır; İslam coğrafyasında yaşayan kanaat önderleri dinin ‘kök değerlerine’ bağlı kalarak güncel sorunlara çözüm üretememektedir. Bundan ötürü din çok konuşulup, gereklerini hiç yerine getirmediği bir dizi tavsiyeden öteye gidememektedir.  Sonuçta halk da, değerler de çürümektedir.
 
Son yazımızda da ifade ettiğimiz gibi, günümüz şartlarının ortaya çıkardığı yeni ihtiyaçlar için gerekli olan içtihatları kişiler değil, kurumlar bünyesindeki uzmanlık grupları yapmalı. Bu ‘bilirkişiler’ ise siyasi, iktisadi, toplumsal çıkarlardan ve baskılardan uzak olmalı.
 
DiYANET NEDEN BAĞIMLI?
 
Ancak İslam dünyasında da Türkiye’de de bahsettiğimiz etkinlikle çalışan çıkarlardan, siyasi ve mahalle baskılarından arındırılmış bağımsız uzmanlık grupları yok.

Hatırlayın, ekonomisi 1990’larda çöken Türkiye, çıkış yolunu -IMF ve AB’nin de baskısıyla- Merkez Bankasına belli bir ‘bağımsızlık’ vermekte bulmuştu. Bunun sonucunda Türk ekonomisi hem istikrar kazandı hem de siyasi iktidarların anlamsız isteklerine ‘hayır’ diyebilen seçkin bir bürokratik yapı inşa edildi. Sonucunda halk kazandı…
 
Bugün yaşadığımız ahlak krizinde de böylesi bir yapıya ihtiyaç var. Allah’ın dini adına konuşacak mercilerin de hiç olmazsa Merkez Bankası kadar otonom olması gerekirken maalesef bundan çok uzak.  Herkes bunun üzerinde düşünmeli…
 
Din adamlarının toplumdaki itibarı korkunç derecede kötü. ‘Hocanın dediğini yap, yaptığını yapma’ lafı adeta genlerimize kazındı. Din adamları bunu biraz kendileri, biraz devlet, biraz da toplum yaptı. Türkiye’de dini cemaatler dahil olmak üzere otonom dini alanlar yok edildi. Cemaatler ‘otonomi’ istemek yerine devlete ‘yanaşmak’, ‘devletin içine yerleşmek’ ve hatta ‘güvence’ temin etmek derdine düştü. Sonunda ‘devlet zehri’ ile yara aldılar.
 
RIZIK İLE İNANÇ ARASINDA...
 
Diyanet İşleri Başkanlığı(DİB) ise zaten tümüyle ‘bürokratik’ bir kuruluş. Memur olarak atanıyor ve görevden alınıyorlar. DİB’nın, dinin ulvi hedeflerini gözetme şansı tanım gereği yok. Tam tersine dinin içine oturmuş ve orada devlete, siyasi otoriteye yer açmaya, meşruiyet üretmeye çabalıyor. Bir de ‘din adına’ sözde bilim yapan ilahiyat fakülteleri var.
 
Türkiye’de hukuksuzluk, yolsuzluk, iltimas, kayırma, zulüm adına yer yerinde oynuyor. Ama bu kurumlardaki ‘devlet memurları’ olan Profların üzerine ölü toprağı serpilmiş durumda.
 
Bir ömür rızkın Allah’tan olduğunu anlatan din adamlarının traji komik sonu ve Allah inancı-rızk kaygısı-otorite korkusu arasında sıkışan bir medeniyet gerçeği.
 
İbrahim Öztürk-Millet
Anahtar Kelimeler:

  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
Küçük KA-DER’lilerin havuz keyfi Önceki Haber

Küçük KA-DER’lilerin havuz keyfi

266 isim emekliye sevk edildiSonraki Haber

266 isim emekliye sevk edildi

Yorum Yazın

Başka haber bulunmuyor!