Diyanet İsmailağa çemberini daraltıyor

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
0
Diyanet İşleri Başkanlığı ile İsmailağa Cemaati arasındaki gerginlik git gide tırmanıyor. NOKTA’nın gündeme getirdiği “Şükrü Hoca” vakasının ardından yeni olaylar patlak verdi.
Diyanet İşleri Başkanlığı müfettişleri geçtiğimiz Mayıs ayında İstanbul Müftülüğü bünyesinde yaptıkları teftişlerde yine İsmailağa Cemaati’ni hedef aldı. Müfettişler, İsmailağa’ya yakın personelden kimisini“kamu yararı ve hizmet gerekleriyle bağdaşmadıkları” kimisini ise “kılık-kıyafetinden” ötürü suçladı.
 
HERŞEY ‘EHLİ SÜNNET’ ELEŞTİRİSİYLE BAŞLADI
Diyanet ve İsmailağa Cemaati arasındaki ayrılık, cemaatin Marifet Dergisi’nde yayınlanan zehir-zemberek eleştirilerle başlamıştı. O sayıda ‘Abdulfettah Kevser’ imzasıyla yayınlanan “Ehli Sünneti Devlet Kurumlarıyla Yıkmak” başlıklı yazıda Diyanet ve Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ağır ifadelerle eleştirilmişti.
 
Ağır yazı şu cümlelerle sona ermişti: “Kısacası devletin kurumu olan DİB teşkilatı, ehl-i sünneti ortadan kaldırmak için veya yeni bir din anlayışını meydana getirmek için müsteşriklerin, oryantalistlerin ve Kuran ve Sünnet’i akli yaklaşımlarla yorumlayan şahısların etkisi altında kalmıştır. Gerek MEB gerek ilahiyatlar gerekse de Diyanet İşleri ortak bir niyetle ‘Niyet Ettik Allah Rızası İçin Ehl-İ Sünneti Ortadan Kaldırmaya’ anlayışıyla hareket etmişler (bu görüşten ehl-i sünnet olan kardeşlerimizi tenzih ederiz) vatanımızın her tarafını manevi bir yangına çevirmişlerdir.”
 
Cemaatin önde gelen isimlerinden Cübbeli Ahmet Hoca da Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’i “adamına göre, rüzgara göre değişiyor” diye eleştirmişti. İddiaya göre Mehmet Görmez, İsmailağa Cemaati’ne yakın yayın organı, Lalegül Dergisi’ni arayıp müdahale edince bu müdahaleye kızan Cübbeli, Görmez’i böyle haşlamıştı: “Sen kim oluyorsun!”
 
Artık en üst perdeden dillendirilen bu derin çatlak İsmailağa Cemaati’ne yakın Diyanet imamlarının da işlerini zorlaştırdı. İddia o ki; sırf bu bağlılıklarından dolayı mobinge uğrayan Diyanet imamları ‘kaşının üstünde gözün var’ denilerek teşkilattan uzaklaştırılmak istendi. Bunun kamuoyuna yansıyan ilk örneği ise “Kuran Kursu açtığı için sürülen” imam Şükrü Sarıtenli olmuştu. İddiaya göre, İsmailağa Cemaati mensuplarından olan Şükrü Hoca, önce ilçe ardından il müftülüğünün gazabına uğramıştı.
 
RAPOR ‘YARAN GÜZELLEMESİ’YLE BAŞLIYOR
Şükrü Hoca son olmadı. Diyanet müfettişleri İstanbul’daki denetimlerinin ardından bir rapor hazırladı. 4-8 Mayıs 2015 periyodunu kapsayan rapor, Başmüfettişler Harun Özdemirci ve İbrahim Köse ile müfettişler Mehmet Ungan, Özcan Gökçebay, Murat Akdoğan ve Hamza Okur tarafından kaleme alındı.
 
Rapor, İstanbul İl Müftüsü Prof. Rahmi Yaran hakkında iki sayfa dolusu “güzelleme” ile başlıyor. “Güzellemenin” pik yaptığı satırlar ise şunlar: “15.12.2011 tarihinde İstanbul’daki görevine başlayan İl Müftüsü Prof. Dr. Rahmi Yaran’ın başta mülki amir olmak üzere İlçe Müftüleri, diğer resmi devair yetkilileri, sivil toplum kuruluşları, görevliler ve halkla çok iyi ilişkiler içerisinde olduğu, ilde Başkanlığı başarı ile temsil ettiği… Adı geçen Müftü’nün başarılı sevk ve idaresinin personelin görevlerini uyum içerisinde yerine getirmelerinde etkili olduğu …”
 
İSMAİL AĞA’YA GİTMEK KAMU YARARI DEĞİL
Bu güzellemelerin ardından sadede gelen müfettişlerin hedefindeki ilk isim İrfan Belli. İrfan Hoca, İstanbul Bayrampaşa Hayırseverler Camii Kur’an Kursu’nda öğretici olarak görevli. Ancak İrfan Hoca zaman zaman Fatih İsmailağa Camii Kur’an Kursu’na “geçici görevle” gidiyor. Bu geçici görevi “sakıncalı” bulan müfettişler konuyu rapora şöyle işliyor:
 
“Mevzuatta mazeret olarak tanımlanmamış, kamu yararı ve hizmet gerekleriyle bağdaşmayan, kişiye özel ihtiyaç ve durumlar olarak değerlendirilebilecek gerekçelerle; İstanbul Bayrampaşa Hayırseverler Camii Kur’an Kursu öğreticisi İrfan Belli’nin… bu geçici görevlendirmelerin iptal edilerek sözü edilen personelin asli vazife yerlerine iadesinin sağlanması, ayrıca bundan böyle ancak zorunlu hallerde yapılacak geçici görevlendirmelerde hizmet gerekleri ve kamu yararının gözetilmesi noktasında daha fazla titizlilik gösterilmesi.”
 
Müfettişlere ait satırların meali şu: Fatih İsmailağa Camii Kur’an Kursu “geçici görevleri” kamu yararı ve hizmet gerekleriyle bağdaşmıyor.
 
CEZAEVİ ŞİKAYET ETTİ, MÜFETTİŞ RAPOR TUTTU
Müfettişlerin hakkında rapor tuttukları bir diğer isim ise Vaiz Emrah Meral. Meral, Silivri İlçe Müftülüğü bünyesinde “cezaevi vaizi” olarak hizmet veriyor. Müfettişlerin kafaya taktıkları şey ise Vaiz Meral’in kılık-kıyafeti. Her ne kadar raporda ayrıntılı olarak yer almasa da –kuvvetle muhtemel- Vaiz Meral, İsmailağa Cemaati mensuplarına has kıyafetleri tercih ediyor. Uzun ceket, bol pantolon, ve yakasız gömlek… Cezaevi Müdürlüğü’nün şikayeti üzerine Vaiz Meral hakkında rapor tutan müfettişler kılık-kıyafetinden ötürü Meral’e idari işlem uygulanmasını salık veriyor:
 
“Silivri 8 No’lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü’nün 09/07/2014 tarihli ve 2014/3244 sayısı yazısında; Silivri İlçe Müftülüğü Cezaevi vaizi Emrah Meral’i ‘kılık kıyafeti itibariyle belirli bir dini gruptan olduğu izlenimini uyandırdığı, bu durumun kurum içinde ve mahpuslar arasında farklı algılara sebebiyet vereceği’ hususu dile getirilerek görevlendirmesinin yeniden gözden geçirilmesinin talep edildiği, bunun üzerine adı geçen vaizin Bayrampaşa İlçe Müftülüğü Vaizliğinde geçici olarak görevlendirildiği ve halen bu geçici görevin devam ettiği tespit edildiğinden söz konusu geçici görevlendirmenin iptal edilerek adı geçenin asli görevine iadesinin, ayrıca Vaiz Emral Meral’in kılık ve kıyafetinin, Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik’in 5/b maddesine uygun olup olmadığının tespit edilerek duruma göre idari işlem yapılması…”
 
SEN MİSİN UMREYE GİDEN? 
 
Müfettiş raporundaki suçlamalardan İstanbul’un simge camilerinin imam-hatipleri de nasibini aldı. Müfettişler, Eyüp Sultan, Üsküdar Valide-i Cedid ve Fatih Yeni Cami imam-hatipleri hakkında umreye giderken “yurtdışı izni alıp almadıkları” ve  “umre organizasyonları ile kişisel çıkar sağlayacak biçimde ilişkide olup olmadıkları” hususlarının araştırılması için “muhakkik” (tahkikatçı) istedi. Yapılacak tahkikatta bilgi-belge paylaşımında ilçe müftülüklerine güvenmediklerini hissettiren müfettişler, umreye gidiş-gelişlerin belirlenmesi için polise sorulmasını salık verdi.
 
Polis destekli soruşturma istenen vaizler arasında Muhammet Masum Vanlıoğlu da var. Vanlıoğlu Ailesi İsmailağa Cemaati’ne yakınlığıyla biliniyor. Muhammet Masum Vanlıoğlu’nun babası Ahmet Vanloğlu cemaatin önde gelen alimlerinden. Ahmet Vanlıoğlu, 1994 yılında İmam Ebu Hanife ve İmam Maturidi Araştırma Vakfı kurucuları arasında yer aldı. Vakıf, İsmailağa Kur’an Kursu ve İlahiyat Fakültesi öğrencilerinin giderlerini karşılıyordu. Muhammet Masum Vanlıoğlu da bu vakıfta aktif rol aldı.
 
Muhammet Masum Vanlıoğlu ve diğer tanınan imamlar hakkındaki suçlamalar şöyle:
 
“Çatalca İlçe Müftülüğü Vaizi Muhammet Masum Vanlıoğlu, Üsküdar İlçesi Valide-İ Cedid Camii İmam Hatibi Kerim Öztürk, Eyüp İlçesi Eyüp Sultan Camii İmam Hatibi Erhan Mete, Fatih İlçesi Yeni Camii İmam Hatibi Ferruh Muştuer ile Bağcılar İlçesi İstoç Camii İmam Hatibi Bünyamin Topçuoğlu hakkında ‘adı geçen görevlilerin 2012, 2013, ve 2014 yıllarında defalarca umreye gittikleri, umre için Suudi Arabistan’a gidişlerinde yurtdışı izni alıp almadıkları, umre organizasyonları ile kişisel çıkar sağlayacak biçimde ilişkide olup olmadıkları hususlarının araştırılması taleplerini havi şikayet dilekçelerinin Başkanlık tarafından gerekli inceleme yapılmak üzere mahalline gönderildiği, bunun üzerine konunun incelenmesi amacıyla bir muhakkik görevlendirmek yerine, İl Mütfülüğünce ilçelere birer yazı gönderilerek konunun incelenip sonucuyla ilgili bilgi verilmesinin talep edildiği, İlçe Müftülükleri’nin de detaylı bir inceleme yapmaksızın personelin dosyalarında var olan yurtdışı izinlerini göndermekle yetindiği anlaşıldığından, mezkur iddialarla ilgili İl Müftülüğünce bir muhakkik görevlendirilmesi, muhakkik tarafından yapılacak tahkikatta da; Emniyet Müdürlüğü’nden adları geçen görevlilerin yurtdışı giriş çıkış kayıtlarının alınarak umreye gidiş ve dönüş tarihlerinin kesin olarak tespit edilmesi, bu çerçevede tespit edilen  tarihlerde personelin izninin olup olmadığının ve personelin umre organizasyonları ile kişisel çıkar sağlayacak biçimde ilişkide olup olmadıklarının etraflıca tahkik edilerek neticeye göre işlem tesis edilmesi.”
 
“YARDIMLAR DAHA TİTİZ TOPLANSIN VE HARCANSIN”
Sayıştay Denetim Raporu’nda, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2014’te kendi bütçesini 98 milyon lira aşarak 5 milyar 704 milyon 466 bin lira harcadığı ortaya çıkmıştı. Yine aynı Sayıştay raporunda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın döner sermaye kaynaklarından kullandığı 23 milyon liranın akıbetinin nerede olduğunun bilinmediğine dikkat çekilmişti.
 
Diyanet İşleri Başkanlığı müfettişlerinin İstanbul İl Müftülüğü’nde gerçekleştirdiği Mayıs periyodu teftişinde de bazı parasal meseleler masaya yatırılıyor. Onlardan birincisi toplanan yardımlar hakkında. Müfettiş raporuna göre yardımlar titiz toplanmıyor, amaç dışında harcanabiliyor. Müfettiş raporuna yansıyan ilgili satırlar şöyle:
 
“İl müftülüğünce organize edilen yardım kampanyalarının 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu ile Başkanlığın 31/03/2005 tarihli ve 327 sayılı talimatında belirtilen usul ve esaslar doğrultusunda icra edilmesinde daha titiz davranılması, bu cümleden olarak; a) düzenlenen her yardım ve kampanyası için Valilikten onay alınması, bu onayda yardımın toplanma amacının yanında (İlçe Müftülükleri ve cami görevlileri gibi) yardım toplama organizasyonunda görev alacak personelin, ayrıca yardımın takip ve sonuçlandırılmasını sağlayacak en az üç kişiden oluşacak komisyonun belirlenmesi, b) Her kampanya sonunda toplanan yardımın sorumlu komisyonca amacına uygun olarak harcanmasını sağlamak maksadıyla önceden belirlenmiş kriterlere göre dağıtımın sağlanması, müftülük hizmetlerinde ihtiyaç duyulan bir miktar varsa bunun da Valilikten alınan olurda yardımın amaçları arasında zikredilmesi, bu maksada ayrılan miktarın da TDV İstanbul Şubesi hesabına aktarılarak harcamaların buradan yapılması, böylelikle Müftülükçe açılan havuz hesabında yardım toplama amacı dışında hizmetlerde kullanılmak üzere herhangi bir miktarın bırakılmaması ve hesabın tamamen sıfırlanması, ayrıca toplanan yardımların amacı dışında kullanılmamasına özen gösterilmesi.”
 
İNTERNET ŞUBESİNİ NEDEN KULLANMASIN?
Raporda yer alan bir diğer parasal mesele ise milyonlarca liranın aktığı banka hesabının internet şubesi kullanımı hakkında:
 
 “İl müftülüğü hac ve umre hesaplarından yapılacak harcamalara ilişkin iş ve işlemlerde resmi görevliler dışında vakıf personelinin yetkilendirilmemesi, ayrıca TDV Şube Temsilcisi H.B.’nin bu hesaplarla ilgili internet şubesi kullanma yetkisinin iptal edilmesi…” Raporun ilgili bölümünde ilgili şahısın internet şubesi kullanma yetkisi iptal edilsin deniliyor. Ancak bunun sebebine dair bir ayrıntı verilmiyor.
 
“FETVALAR YETERSİZ”
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın raporunda değinilen diğer bir unsur da fetvaların yetersizliği. Müfettişlere göre fetva görevlileri İstanbul’un şartlarına göre yetersiz kalıyor:
“Fetva hizmetlerinin ilçelerdeki vaizlerin nöbet usulü görevlendirilmesi suretiyle yürütülmeye çalışıldığı, öte yandan Müftülüğe yöneltilen soruların incelenmesi sonucunda İstanbul’da yaşayan vatandaşlarımızın sosyo-kültürel durumlarının çeşitliliğinin de etkisiyle İslam Fıkhı’nın çok çeşitli alanlarına giren, güncel meselelerle doğrudan alakalı soruların yöneltildiği, bu tür sorulara verilen ve zaman zaman da yetersiz kalan cevapların suistimal edilebildiği hususları göz önünde bulundurulduğunda söz konusu hizmetlerin bu konularda ihtisaslaşmış ve daha nitelikli personel eliyle yürütülmesinin daha yararlı ve isabetli olacağı değerlendirildiğinden, fetva hizmetlerinin kadroları İstanbul İl Müftülüğü’ne tahsis edilecek uzman personel eliyle yürütülebilmesi amacıyla Başkanlıkla iletişime geçilerek konuyla ilgili çalışma başlatılması.”

Kaynak: Nokta
Anahtar Kelimeler:

  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
Allah'a Savaş Açmayın!Önceki Haber

Allah'a Savaş Açmayın!

Koza İpek Grubu raporunda çarpıcı ayrıntılarSonraki Haber

Koza İpek Grubu raporunda çarpıcı ayrınt...

Yorum Yazın

Başka haber bulunmuyor!