Mezhepsizlik Mezhebi

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
0
İslam dünyasında büyük tepki çeken “Peygambersiz ve Hadis’siz İslam” anlayışına son dönemde de “Mezhepsiz İslam” projesi eklendi. Sünni ve Şia gibi mezheplerin imanî konulardaki büyük farklarını ve sahabeye bakıştaki uçurumu bile gözardı etmeyi öngören bu projeye ilahiyat camiası sert tepki gösterdi.

DiniHaberler.com.tr:   Mehmet Ali AY

İslam dünyasında büyük tepki çeken “Peygambersiz ve Hadis’siz İslam” anlayışına son dönemde de “Mezhepsiz İslam” projesi eklendi.  Sünni ve Şia gibi mezheplerin imanî konulardaki büyük farklarını ve sahabeye bakıştaki uçurumu bile gözardı etmeyi öngören bu projeye ilahiyat camiası sert tepki gösterdi.

 

“Bazı çevreler bilinçli olarak mezhepleri küçümsemekte, bir bakıma işi sulandırmaktadırlar. Bunların
asıl hedefi, Ehli Sünnete bağlı toplumumuzu diledikleri şekilde yönlendirmektir.”

“Mezhepsizlik çalışmaları epey zamandır gündemde. Bununla tam olarak ne kastedildiği de belli değil. Zira mezhepsizlik pratik anlamda mümkün değildir.” 

“Sünniliği terk ederek bir barış kuramayız. Aksine Sünnilik Ehli Kıble Tekfir Edilmez ilkesiyle Müslümanları bir arada
tutan barışın dilidir.”

 

Yemen’den Irak’a, Türkmenistan’dan Almanya’ya kadar Müslüman toplumlarını mezhepler üzerinden sınıflandırarak işgal ve çatışma takvimini kuran süper güçler şimdi de mezhepsizlik üzerinden İslam’ı mecrasından çıkarmaya çalışıyor. Amerika ve İran’ın başını çektiği projede itikadî konulardan ibadete kadar Sünni dünya ile arasında uçurum bulunan Şia inancı İslam’ın yorumu gibi sunulmaya çalışılıyor.

 

DİYANET’İN HUTBESİNE TEPKİ

Hazret-i Ali’yi Peygamberimiz’den üstün gören ve büyük Sahabelere dil uzatan, nikâh gibi çok önemli konularda İslam’ın dışına çıkmış Şiilik uygulamasını önemsiz bir ayrıntıymış gibi sunma çabası dikkat çekiyor. Böyle bir dönemde Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından geçtiğimiz cuma günü okutulan “Mezhepsizlik” hutbesi de tepki çekti.

ŞİA AYRIMI GÜNDEMDE YOK

Hutbede, “Mezhepçilik” bir fitne olarak sunuldu ve mezhebe mensubiyeti İslam’a ve Peygamberimiz’e mensubiyetin önüne geçirmenin ne kadar büyük bir hata olduğu işlendi. Oysa İslam’ın temel kurallarına ve Peygamberimiz’in uygulamalarına zıt bir din anlayışına sahip Şia tehlikesinden hiç bahsedilmedi.

ÇARPIK BİR DİN ANLAYIŞI

Vahdet’e açıklama yapan ilahiyatçılar, mezhepsizliğin bir proje olduğunu söyledi. Mezhepsizliğin mümkün olmadığını, bunun çarpık bir din anlayışına kapı aralayacağı uyarısında bulunan ilahiyatçılar, Sünniliğin sahipsiz olduğu için İslam dünyasının perişan olduğunu vurguladı.

Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hilmi Demir: 

ÇOK TEHLİKELİ BİR SÜREÇ
(Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hilmi Demir)

■ Mezheplerin terkedilerek Kur’an’a ve Sünnet’e asıl kaynaklara dönülmesi iddiası Selefi bir iddiadır. Vehhabilerden Afganî, Abduh ve Reşid Rıza çizgisine kadar hepsi bu iddiayı dile getirmiştir. Peki, Kur’an’a ve Sünnet’e asıl kaynaklara dönülmesinin neresi yanlıştır? Mezheplerde bu iki kaynaktan beslenmediler mi? O zaman mezheplerin terkedilerek bugün bu kaynaklara dönülmesi iddiası nereden kaynaklanıyor? Sanırım istediklerini Kur’an’a ve Sünnete söyletmek istiyorlar ve mezhepleri bu yolda bir engel olarak görüyorlar. En tehlikelisi de şudur: Mezhep adına konuşan bir mezhebe göre konuşmuş olur ve ona itiraz etme hakkımız vardır. Ya biri çıkar Kur’an ve Sünnet adına konuştuğunu iddia ederse ona itiraz eden kime itiraz etmiş olur? Mezhepler olmadan Kur’an ve Sünnet adına konuşmak çok daha tehlikeli bir süreçtir. Ve bu gün aslında olan da budur. Fitne mezheplerden değil mezheplerin yerine geçen yapıların Kur’an ve Sünnet adına konuştuklarını iddia etmelerinden kaynaklanmaktadır.

SÜNNİLİK OLMADAN BARIŞ OLMAZ

Benim iddiam odur ki, biz Sünniliği terk ederek bir barış kuramayız. Aksine Sünnilik Ehl-i Kıble Tekfir Edilmez ilkesiyle Müslümanları bir arada tutan barışın dilidir. Bu dilin yerini Kur’an adına konuştuğunu iddia eden Şiilik ve Selefilik aldığı için İslam dünyasında tekfircilik aldı başını gitti.

hilmi-demir-001.jpg

 

BU TÜR SÖYLEMLERE FIRSAT VERİLMEMELİ
(İstanbul Üniversitesi İslam Mezhepleri Tarihi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil İbrahim Bulut)

■ Müslümanlar’ın din anlayışını şekillendiren asıl unsur mezheplerdir. Nihayetinde mezhepler, Müslümanların hayatını kolaylaştıran bir tecrübedir, yeter ki bu mezhepler Kur’an’ın ve Hz. Peygamber’in vazettiği kırmızı çizgiler içinde kalabilsinler. Son yıllarda Bazıları mezhebî taassubu en üst seviyeye çıkarırken bazıları da Müslümanların başına gelen her musibeti mezheplere bağlıyor. Kanaatimce her ikisi de bir aşırılıktır. Günümüzde bazı radikal oluşumlar ve bazı Şii yapılanmalar, dini istismar ederek ümmet bütünlüğünü parçalamaya ve kendileri gibi olmayan Müslümanları tekfir edip dışlamaya çalışmaktadırlar. Bu tehlikenin farkında olmak lazım gelir.

‘MEZHEPSİZLİK MEZHEBİ’

Yine bazı çevreler bilinçli olarak mezhepleri küçümsemekte, bir bakıma işi sulandırmaktadırlar. Bunların asıl hedefi, Ehli Sünnet’e bağlı olan toplumumuzu kendi geleneğinden soğutmak, mezhepsizleştirmek ve diledikleri şekilde yönlendirmektir. Bu tür söylemlere fırsat vermemek gerekir. Birileri mezheplere karşı çıkarak aslında yeni bir mezhebin temellerini atmaktadır, yani mezhepsizlik mezhebini oluşturmaya çalışmaktadır.

ibrahim.jpg

 

İSLAM TOPLUMU İÇİN RAHMETTİR
(Uludağ Üniversitesi İslam Mezhepleri Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Çelenk)

■ Mezhepler birer reçete, yol ve metot fonksiyonu icra ederler. Mezhep temelli hareketler İslam düşünce geleneğinin ana bünyesini oluşturur. Bu açıdan İslam düşüncesi bir yönüyle de İslam mezhep mirası demektir. Bu miras İslam toplumu için bir rahmettir. Pratik ve politik mülahazalar ölçeğinde şerre yol açtığı da görülmektedir. Ama bu durum mezheplerin fayda ve hayır temelli yönünü ortadan kaldırmaz.

‘MÜMKÜN DEĞİLDİR’

Mezhepsizlik çalışmaları epey zamandır gündemde. Bununla tam olarak ne kastedildiği de belli değil. Zira mezhepsizlik pratik anlamda mümkün değildir. Mezhepsizliğin inşası Hz. Peygamber dönemine dönmek ve içtihat farklılığının olmadığı erken dönem İslam toplumunun şartlarını oluşturmak anlamına gelir ki bunun da gerçeklik değeri yoktur. Mezheplerin İslam düşüncesi için ifa ettiği pratik hizmet ne kadar değerliyse bir mezhep kimliği etrafında siyaset üretmek, ötekileştirmek ve bir mezhep kimliğini lokal yahut evrensel düzeyde bir toplum mühendisliğinin aracı haline getirmek de o kadar tehlikeli ve yıkıcıdır.

celenk.jpg

 

manset-001.jpgdetay.jpg

Kaynak: Gazete Vahdet

Anahtar Kelimeler:

  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
Vakıf-Sen Diyanet Çalışanlarının Sorunlarını Meclise TaşıyorÖnceki Haber

Vakıf-Sen Diyanet Çalışanlarının Sorunla...

Duamız yoksa biz de yokuzSonraki Haber

Duamız yoksa biz de yokuz

Yorum Yazın

Başka haber bulunmuyor!