Sıla-i Rahim ve Önemi

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
0
Yüce dinimiz İslam,bizlere Allah’a ibadet etmenin yanısıra çeşitli konularda bazı görev sorumluluk yüklemiştir. Bu sorumluluklardan biri da sıla-i rahimdir.Sözlükt

Yüce dinimiz İslam,bizlere Allah’a ibadet etmenin yanısıra çeşitli konularda bazı görev sorumluluk yüklemiştir.

Bu sorumluluklardan biri da sıla-i rahimdir.Sözlükte”Akraba ilişkileri” olarak tarif edilen sıla-i rahim,devam ettirilmesi, ve asla koparılmaması gereken bir bağdır.Akraba,kişinin kan veya evlilik yolu ile bağlı olduğu yakınları anlamına gelir.Kur’an-ı Kerim’de,insanın akrabalarına yakınlık göstermesi,onları koruyup gözetmesi ahlaki bir yükümlülük olarak bildirilir. Bunun içindir ki fıtır sadakası ve zekat mali ibadetler yerine getirilirken fakir olan yakın akrabalardan başlanması emredilmiştir.
Yüce Rabbimiz Nahl Suresi 90.ayeti kerimesinde:”Allah size adaleti,iyilik yapmayı,akrabaya yardım etmenizi emreder”buyurmasıyla akrabalık haklarının önemine dikkat çekmiştir.Dünyevileşmenin yükseldiği,değerlerin aşındığı dünyamızda gelip geçiçi dünya menfeatlerinin çatışmasıyla dinimizin çok önem verdiği akrabalık bağlarını koparabiliyoruz.Hadis-i Şeriflerde yakınlarıyla bağlarını koparanlara Allah’ın rahmet etmeyeceği belirtilmiştir.”Sıla-i Rahim ömrü uzatır,rızkı bereketlendirir” buyuran Hz Peygamber(sav) akrabalık bağlarının korunmasının önemini ifade etmiştir.Bir defasında bir zat Hz Peygamber’e(sav)gelip :”Ya Resulallah benim akrabalarım var ben onlara ziyarete gidiyorum onlar benim ziyaretime gelmezler,ben onlara yardım ederim onlar benden yüz çevirirler” deyince Hz Peygamber(sav):Eğer söylediğin gibiyse Allah  sana bir yardımcı gönderir.Sanki sen onlara kül yutturuyor gibisin”mealinde mübarek sözüyle gelmeyene gitmek,kötülük edene iyilik etmek gerektiğini ifade etmiştir.
Yüce Rabbimiz bir âyeti kerimesinde Şöyle buyurmaktadır:

    “Akrabaya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver ve israfta ileri giderek boş yere, haksız yere malını saçıp savurma.”
Akrabalar arasında iyi ilişkileri sürdürmek Allah'ın emirlerindendir, Kur'ân akrabalık bağlarının kesilmesini şiddetle kınamaktadır. Bu hususta Allah;
"Demek ki ey münafıklar! Siz işbaşına geçecek olursanız, ülkede fesat çıkaracak, nizamı bozacak, akrabalık bağlarını parçalayacaksınız!) buyurarak âyetin devamında da"İşte bunlar, Allah'ın lânet edip kulaklarını sağırlaştırdığı, gözlerini kör ettiği kimselerdir." (Kur'ân47/22, 23; Kur'ân, 4/1; Ateş, VII, 433) beyan etmektedir.
       Toplumdaki sosyal düzenin sağlanmasında ilişkilerdeki önceliğin tesbiti konusunu Kur'ân ebeveynden başlatmış ve bunu takiben diğer akrabaları zikretmiştir. Anne ve baba hukukunu bir çok âyette ele alan Kur'ân-ı Kerim "onlara iyi muameleyi" sadece Allah'a ibadet edilmesi emrinin ardından zikrederek, bir olan Allah'a kulluğun bir gereği olarak müminlere duyurur.
 "Rabbin "Kendinden başkasına kulluk etmeyin. Ana ve Babaya iyi muamele edin" diye hükmetti. Eğer onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlığa ererlerse onlara "öf" (bile) deme. Onları azarlama. Onlara çok güzel (ve tatlı) söz söyle. Onlara acıyarak tevazu kanadını (yerlere kadar) indir ve: "Ya Rab! Onlar beni çocukken nasıl terbiye ettilerse sen'de kendilerini (öylece) esirge" de." (Kur'ân, 17/ 23, 24)
       Başka bir âyet "Müşrik bile olsa ana-babaya hürmet etme konusunu net olarak ifade etmiştir. "Eğer onlar seni, şerik olduğuna dair hiçbir bilgin olmadığı şeyleri, Bana ortak saymaya zorlarlarsa sakın onlara itaat etme! Ama o durumda da kendileriyle iyi geçin, makul bir tarzda onlara sahip çık! Bana yönelen olgun insanların yolunu tut! Sonunda hepinizin dönüşü Bana olacak ve Ben işlediklerinizi tek tek size bildirip karşılığını vereceğim" (Lokman 31/15)
        Âyet mümin olmasalar bile anne babaya karşı hürmet edilmesi gerektiğini ifade etmektedir. Aynı zamanda her evladın ana-babaya yedirmesi, giydirmesi ve onları barındırması da üzerine düşen bir borçtur. Bu konuyu teyit eder anlamda şu hadis de oldukça manidardır.
       Esmâ Binti Ebî Bekr (r.a) anlatıyor: » "Müşrik olan annem gelmişti. Ona nasıl davranmam gerektiğini Peygamber Efendimiz (s.a.s.)e sordum: "Annem yanıma gelerek, benimle (görüşüp konuşmak) arzu ediyor, anneme iyi davranayım mı?" dedim."Evet" dedi, ona gereken hürmeti göster. Buyurdular. " (Buhârî, Edeb 8; Müslim, Zekat, 14)
         Anne ve baba kafir bile olsa onlara karşı insani vazifelerimizi, evlatlık alaka ve hürmetini göstermek gerektiği ifade edilmektedir. Hatta bu hadisten kafir bile olsa anne ve babaya nafaka vermenin vacip olduğu hükmü çıkarılmıştır.
        Sıla-i rahim kolektif şuurun gelişmesine de katkıda bulunur. Toplumun bireyleri akrabalık ilişkileriyle yalnız olmadıkları duygusunu kazanır ve geleceğe ümit ve güvenle bakarlar. Sevinçli ve üzüntülü anlarında çevrelerinde gördükleri yakınları onlar için birer ümit ve teselli kaynağı olur.        Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) sıla-i rahimde bulunulması gereken kişilerin öncelikli olanlarını şu hadislerinde ifade etmişleridir. Sahabeden biri Resulullah (s.a.s.)'a gelerek sormuştur: "Ey Allah'ın Resulü kime karşı iyilik yapayım?" Hz. Peygamber (s.a.s.) şu cevabı vermiştir: "Annene, babana, kızkardeşine, oğlan kardeşine, bunu takip eden azadlına. Bu iyiliği de, üzerine vacib olan bir hakkın ödenmesi, yani, sıla-i rahmin yerine getirilmesi olarak yapacaksın. (Nafile, ihtiyari, hasbi bir davranış tatavvu grubuna giren bir amel olarak değil)". (Ebû Dâvud, Edeb, 129) başka bir rivayette de "sırayla sana yakın olanlara iyilik et" (Tirmizî, Birr, 1) şeklindedir, dolayısıyla bu hadislerde yakın akrabadan başlayıp uzağa doğru genişleyen bir açılım vardır.
       Hadis kaynaklarında ayrıca özel anlamda anne ve baba haklarının gözetilmesi ve önceliğin bu kimselere tahsisini ifade eden bir çok rivayetler vardır. Bir adam gelerek
"Ey Allah'ın Rasûlü iyi davranıp hoş sohbetle bulunmama daha fazla kim hak sahibidir?" Diye sordu. Hz Peygamber (s.a.v):"Annen!" diye cevap verdi. Adam "Sonra kim?" dedi. Rasûlullah "Annen!" diye cevap verdi. Adam tekrar: "Sonra kim?" dedi. Rasûlullah yine "Annen!" diye cevap verdi. Adam tekrar sordu: "Sonra kim?" Rasûlullah (s.a.v) bu dördüncüyü "Baban!" diye cevapladı." (Buhâri, Edeb 2; Müslim, Birr, 1)
        İslam alimleri kişinin anne ve babasının vefatından sonra onların hayatta iken tanışıp görüştükleri kişilerle çocukların irtibatlarını kesmeyip anne ve baba hakkı olarak o kimselere saygı ve sevgi göstermelerinin lüzûmu üzerinde durmuşlar ve bu konuda şu hadisleri delil olarak zikretmişlerdir. (Bilmen, s. 107)  İyiliklerin"en değerlisi, insanın babası öldükten sonra, baba dostunun ailesini kollayıp gözetmesidir" (Müslim Birr, 4; Ebû Dâvûd, Edeb,127) Akrabalarla devamlı irtibatlı olmanın ne gibi sonuçları olacağı konusunda da Hz. Peygamber (s.a.v)'in çok net ifadeleri vardır. Bu konuda "Nesebinizden sıla-i rahim yapacaklarınızı öğrenin, zira sıla-i rahim akrabalarda sevgi, malda bolluk, ömürde uzamadır." (Buhâri, Edeb, 12; Tirmizî, Birr, 49) Buyurmaktadır.
        O halde, ziyaretler inanan insanları Allah rızasına ulaştıracak ahlâki sorumluluklardan biridir. İnsanların birbirlerini arayıp sormaları ve ziyaret etmelerinin de en önemli vasıtası sıla-i rahimdir.
Yine Abdullah İbni Amr İbni Âs’dan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Akrabasının yaptığı iyiliğe aynıyla karşılık veren, onları koruyup gözetmiş sayılmaz. Akrabayı koruyup gözeten adam, kendisiyle ilgiyi kestikleri zaman bile, onlara iyilik etmeye devam edendir.” şeklindeki hadis sıla-i rahim görevinde karşılık beklenilmemesi gerektiğini ifade etmektedir.
        Sıla-i rahmi terk eden ve bu konuyu hafife alanlar Kur'ân'dan sonra Hz. Peygamber'in ifadelerinde de şiddetli bir şekilde kınanmışlardır. Bu konuyla ilgili olarak Allah Resûlü şöyle buyurmaktadır: "Mükafatı en hızlı verilen hayır, iyilik ve sıla-i rahimdir. Cezası en hızlı verilen kötülük de zulüm ve sıla-i rahimi terk etmektir" (Ebû Dâvud, Edeb, 51)
Başka bir rivayette Hz. Peygamber» "Rahim Arş'a asılıdır, şöyle der: "Beni gözeteni Allah gözetsin, beni terk edeni Allah terketsin." (Buhârî, Edeb 13; Müslim Birr, 17) Beyanlarının yanında başka bir rivayette de "Allah merhametli olanlara rahmetle muamele eder. Öyleyse sizler yeryüzündekilere karşı merhametli olun ki, semada olanlar da size rahmet etsinler. Rahim (akrabalık bağı) Rahmandan bir bağdır. Kim bunu korursa Allah onunla (rahmet bağı) kurar, kim de koparırsa Allah da ondan (rahmet bağını) koparır." (Tirmizî, Birr, 16) Şeklindeki nebevî beyan sıla-i rahmin ne denli önemli olduğunu vurgulamaktadır.
Ebû Hureyre Hz. Peygamber'in üç defa "Burnu sürtülsün "Kimin burnu sürtülsün? "Ey Allah'ın Resûlü ? Diye sorunca şu açıklamada bulundu: "Ebeveyninden her ikisinin veya sadece birinin yaşlılığa ulaştığı halde (gereken hizmeti yapamayıp) cennete giremeyenin" (Müslim, Birr. 3) demiştir.
Hadisi şeriflerde yakınları bağını koparana Allah’ın rahmet etmeyeceğini haber veren Hz Peygamber(sav)in ümmeti olarak akrabalarımızla ilişkilerimizi gözden geçirmeli,dara düştüğünde yardımına koşmalı,sevinçlerini paylaşmalıyız.Unutmayalım ki sevinçler paylaşıldıkça çoğalır,acılar paylaşıldıkça azalır.

Kaynak Süleyman TURUL / Cezaevi Vaizi Kahramanmaraş Müftülüğü [ Okunma Sayısı: 234 ]

Anahtar Kelimeler:

  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
Ramazanın en ilginç oruç kazası: Sakın açmayın!Önceki Haber

Ramazanın en ilginç oruç kazas...

Iğdır il müftüsü Cüneyt KULAZ' ın kaleminden "İftar ve Sevgi"Sonraki Haber

Iğdır il müftüsü Cün...

Yorum Yazın

Başka haber bulunmuyor!