Bu Gazete Kimin Sözcülüğünü Yapıyor?

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Bu Gazete Kimin Sözcülüğünü Yapıyor?
Biraz vicdan akıl ve izan! Bu ne hırs, bu ne öfke, bu ne düşmanlık!  İnsanın aklı, hafzalı almıyor. Bu kadarına da pes doğrusu, demekten kendimizi alamıyoruz.

Biraz vicdan akıl ve izan! Bu ne hırs, bu ne öfke, bu ne düşmanlık!  İnsanın aklı, hafzalı almıyor. Bu kadarına da pes doğrusu, demekten kendimizi alamıyoruz.

 "2020’nin torbasından felaket ve gözyaşı çıktı." Manşetiyle geçen yılın  felaketleri diye haber  sıralamış sözcü denilen paçavra…  Mesela Koranavirüs salgını herkesi etkiledi. Dini inancı meşrebi mensubiyeti kim olursa olsun kimseyi ayırt etmedi. Bir an dünyanın dönüşü, hayatın akışı değişti. Kimse bunu görmemezlikten gelmedi, en ağır günler olarak nitelendirdi.   Ülkemizde yaşanan sel, çığ ve depremlerle adeta 83 milyon acıya boğuldu. Unutmamız mümkün değil.  

Bu paçavra gazetenin attığı diğer başlıkları da fikir bazında değerlendirmiş olsak bile 2020’nin felaketleri arasında Ayasofya’nın ibadete açılmasına yer vermiş olmasını nasıl bir hoşgörü anlayışıyla karşılamamız mümkün olabilir Allah aşkına!     

Bu nasıl bir felaketmiş ki,   deyip  kafamız ağırırcasına düşünüyor, bir yerlere oturtamıyoruz.   Bir an Yunanlılarla empati yapıyor üzülmelerini normal karşılıyoruz.   ABD ve Ermeniler başta olmak üzere Batılı Emperyalistler için de pek kabul edilebilir bir şey değil diye düşünüyoruz Ayasofya’nın ibadete açılmasını.  Zaten Ayasofya açıldığında bu güruh tepkilerini ifade ettiler. Hatta aba altından sopa gösterenler bile oldu. Ancak İnanıyorum ki,  Bizanslılar bile böyle bir manşet atmadı;  karşı çıkan ülkeler bunu  2020 yılının felaketi olarak algılamadı.

Peki, kimlerin sözcülüğünü yaptığı ayan beyan ortada olan bu gazeteye ne oluyor acaba? Sözcü, asılından çok ses çıkarıyorsa bunun altının iyice araştırılması ve incelenmesi lazım.   Bu manşet nedeniyle Basın İlan Kurumunun inceleme başlatması olumlu bir gelişme.  Umarım derinlemesine bu mesenin üzerine gidilir.

Dikkat ederseniz böylelerinin biraz kulağını çektiğinizde acısını ta Atina’da hissedenler oluyor.  Batılı emperyalistlerin canı acıyor. Ermenilerin kalbi sızlıyor. Dipte köşedeki müntesipleri yerlerinden çıkıp cevap yetiştirmeye çalışıyorlar. Cumhurbaşkanımızın tepkisini “Kışkırtıcı söz” diye manşetine taşıyan Yunan gazetesi de aynı davanın Yunancası.  

Düşünün bir! Bu nasıl bir anlayış ve düşmanlık ki sel felaketi ve deprem kadar etki uyandırmış Ayasofya meselesi.  Binlerce insanın hayatını kayıp ettiği korana virüs illetiyle aynı yıkımı ve korkuyu yaşatmış belli ki.

Çünkü bunların anlayışı ile bizim vatan, millet anlayışımız arasında da uçurumlar var. Mesela  Onların anlayışında din, diyanet yok. Onların anlayışında Müslümanları sömürmek, onlara zulmetmek, onların değerlerini ayaklar altında çiğnemek var. Onların anlayışında bu vatanın gerçek sahiplerini misafir ve sığınmacı görmek var. Onların anlayışında ‘beğenmiyorsanız, bizim istediğimiz gibi olmayı kabul etmiyorsanız Arabistan ve İran’ın yolunu göstermek’ var.  

Aslında bütün bu gibi söylem ve manşetler eskinin özlem ve alışkanlığından başka bir şey değil.

Karanlık dünyalarında, düştükleri çelişkiler içerisinde yalnızlaşmanın verdiği korkuyla ıslık çalma gayretlerinin bir neticesi diye de yorumlayabiliriz.

Aynı tas aynı hamam sözü bugün için geçerli değil beyler! Taşlar yerine oturmaya başladı. Ev sahipleri misafirlikten kurtuldu. Öz yurdunda garip ve öz yurdunda parya yakınmaları sadece ders olarak yer alacak hafızalarda.   Boynu bükük mülk sahipleri başını kaldırdı. İndirmeye niyetleri de yok. Bilesiniz!

Tankların önüne kendimizi atacak, uçakları sapan taşıyla indirmeye çalışacak kadar bu ülkeye sevdalıyız.  Küllerimizden uyandık elhamdülillah.  Hem de o sevmediğiniz ezanlarla ve salalarla hainleri durdurabilecek kadar uyandık. Özümüze döndük beyler özümüze; Kuranlarla tekbirlerle düşmanı kovuyoruz artık, aynen ecdadımızın yaptığı gibi. Dua ordumuz, ordu seferden dönünceye kadar ellerini semadan indirmeyi  cepheden kaçmak olarak kabul ediyor.  Kimse ordudan atmak için alnımızda ki secde, pantolonumuzda ki namaz izini kontrol etme cesaretini gösteremiyor.

Hele hele bu milletin vicdanı ecdadına ihaneti asla kabul etmez.  Hakkımız olanı korumak ve almaktan başka gizli ajandamız da yok. İstanbul’un yeniden fethedilmedi beyler! Sadece ecdadımızın kılıç hakkı Ayasofya hak sahiplerine verildi. Ezanlar semayı inletirken isteyenler kulaklarını tıkayabilir.  Niye tıkadınız diye hesap soran da olmaz. İsteyen Ayasofya’dan yükselen ezanın sesine kulak verip bu davete icabet eder, istemeyenler biraz ilerde ki kilisenin çan sesine kulak verip oraya gider. Fakat kimse İslam’ın bayraktarlığını yapmış bu milletin değerlerini felaket olarak nitelendiremez.

Vesselam...

Abdullatif Acar

 

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ İÇİN TIKLAYINIZ

Diyanet Duyurular Sayfamız için TIKLAYINIZ

 

Diyanetliler Platformu  Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ

Dini Haberler Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ

Kaynak:Dini Haberler


  • 0
    SEVDİM
  • 2
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
Mescid-i Nebevi'de korona şartlarında namazÖnceki Haber

Mescid-i Nebevi'de korona şartlarında na...

Vicdanımızın sesine kulak vermek, kalbimize iyi gelecektirSonraki Haber

Vicdanımızın sesine kulak vermek, kalbim...

Yorum Yazın

Başka haber bulunmuyor!