Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

27 MAYIS, TARİHİMİZDE KARA BİR LEKEDİR !.. 

 " Bir nar ağacı var, bir de dar ağacı,
 Namerde nar düştü, yiğide dar ağacı !.. "  (NFK) 

        Bu gün 27 Mayıs günüdür.  Üstadın şiirinde de ifade ettiği gibi, 27 Mayısı yapanların ömür boyu doya doya yaşadıkları, mazlum Başbakan Menderes'in de dar ağacına götürülmek, idam edilmek üzere ihtilal yapıldığı bir gündür. 

      Demek ki, mazlum Başbakan Adnan Menders'in vatan, millet ve ezan davası yanlış anlaşılmış, bu ideali ihtilalciler, gözü dönmüş insanlar, vatan ve millete ihanet bilmişlerdir. 

     27 Mayıs ihtilal gününde, daha 10 yaşında bir çocuktum. Bahçemize gider, bağımıza gider, bostanımızın içerisinde iş, güçle haşir neşir olurken, o gün havanın buhranlı oluşu, havanın sanki yas tutar bir ortamda bulunuşu zihnimi kurcalamış, şuuraltımda değişik değişik düşünceler cirit atar olmuştu.

       O küçücük yaşıma rağmen, babamdan, abimden vesair büyüklerden sorup öğrendim ki, radyoların da cızırtılı haberlerinden  anladım ki, 27 Mayıs 1960 tarihinde askerler darbe yapmışlar, darbe yapan subayların öylesine çok çok üst rütbeli subaylarda olmadığı anlatılmıştı. 

     Yine bir şairin kahırlı dile getirdiği gibi:

     " Hayranım sesine fidan boyuna,
        Nasıl geldin oğul sen bu oyuna?
        Kalın ip taktılar ince boynuna,
        Seni asan eller kırılsın oğul!.." 

      Talihin cilvesine bakınız ki, onu asan eller, gönüller ve zihinlerin, hiç birisi, yataklarında rahat rahat, doya doya yatmamışlar, huzur içerisinde vefat etmemişlerdir. 

      Kimisi felç olmuş, kimisinini beyin yapısı bozularak, mefluç bir şekilde idame-i hayat etmişlerdir. Çünkü, suçları, masum ve mazlum bir insanı asmak, hayatına son vermek olduğu içindir. 

     Böylesi mazlum bir insanın suçu, minarelerde ezan okutmak, 18 yıllık ayrılık ve firakı sona erdirmek, minareleri özgürlüğüne kavuşturmak, köprüler yapmak, yollar insan etmek, boşa akan suların önüne set çekerek baraflar meydana getirmekti.

      Ekilmeyen araziler, çorak alanlar suya kavuşmuş, ezansız semtler, beyin ve dimağlar ezanla, ezan sesiyle dop dolu olmuştur. 

     Bir hiç uğruna asker sokağa taşmış, birilerinin tahrik ve teşvikiyle,. ölmez zannedilen bir yaşlı insanın, kulakları sağır, kalbi mühürlü birisinin işareti ile , hırsıyla yollar, beldeler tutulmuştu. 

     Merhum Türkeş, zoraki, istemeyerek, mes'elenin vahim halini görerek, gidişatı bir nebzecikte olsa, hayra, selamete tahvil etmek için bu menfur işin içersine girmiş, girmekle kalınmamış, 13 Kasım tarihinde 14 arkadaşı ile birlikte, her biri bir yere savrulmuştur. 

     Türkeş'in hissesine Hindistan düşmüştü. Kurmay Albay Türkeş, buradada boş boş durmamış, mazlum Başbakan Menderes'in asılmamıası, idam edilmemesi için çırpınmış, heyecanlanmış ve tüm bu dürüstçe çalışmaları  akamete uğrayarak sonuçsuz kalmıştır. 

      27 Mayıs 1960 iihtilali; ülkemize, milletimize hayır getirmemiş, hayırlı olmamıştır. Akabinde birbirini takip eden ihtilaller, bir alışkanlık yapmış, evinde huzurlu olmayan, evine söz geçiremeyen bir kısım biçareler rütbelerinin vermiş olduğu cesaretle darbe yapmıştır.

     12 Mart mı dersiniz, 12 Eylül mü dersiniz, 28 Şubat mı, 15 Temmuz kalkışması mı dersiniz, nederseniz deyiniz, tamamı, hiç biri millet lehine olmayıp,tamamı, ülkemizin perişan, sefil olmasına , geri geri gitmesine sebep olmuştur. 

      Günümüz dünyasında bile, bir kısım eski artıklar, eskiye özenenler, bildiri dağıtmakta, milleti sokağa çağırarak darbe çığırtkanlığı yapmaktadr. Ankara'dan İstanbul'a kadar yürüyüş, " Hak-hukuk adelet" istemleri bunun açık göstergesidir. 

     Veya, mezhepçilik sevdasıyla,. " Gezi parkı" olayları, darbe girişimlerinin son kalıntılarıdır. Şundan emin olmalıyız ki, bu memlekette, ezana hasım, mabede düşman, dindara kin besleyen mihraklar yine de boş durmayacak, uygun zemin bulursa, bulduğu her ortamı değerlendirerek, ülke gidişatını ters yüz edeceklerdir. 

     Netice olarak;

    Mazlum Başabakan Adnan Menderes, kat'iyyen unutulmayacak, eserleriyle, hizmetleriyle  dün bu gündür yad edilecek bir liderdir.

      Her ne kadar, bir kısım cibilliyetsiz insancıklar, onu unutturmaya çalışmış olsalarda, milletin genel çokluğu onu gönüllerde yaşatmaya, rahmetle anmaya, idam edildiği " Yassı ada" adasını " gülistan adası" yapmaya çalışacaktır. 

      Tabii ki, 83 milyon millet nüfusunun içerisinde, hakda bulunacak, batılda yerini almış olacaktır. Çünkü, hak tek başına nasıl ve ne şekil mücadelesini yapmış olsun ki? 

     Rasulullah (sav)'in karşısına dikilen Ebu Cehil'ler, Ebu Lehep'ler, As İbni Vail'ler olmasaydı. Bedir olamayacak, Uhud yaşanmayacak, Kadisiye'ye yürünmüş olmayacaktı.

     Aziz Kur'an; elden ele, dilden dile, gönülden gönüle ulaşmayacak, mümin kalplerde makes bulmayacaktı. 18 yıl gök kubbelerden ezan sesi kesildi de ne oldu? Kim haklı çıktı, kim haksız?.. 

     Hamdü sena olsun ki, Ankara semaları, İstanbul gök kubbesi minarelerle, ezanlarla çın çın ötmektedir. Varsın bir kısım baykuşlarda, üniversite kampüslerinde " ezana hayır", " minaraye yasak"", cünüplüğe evet", " abdeste hayır" diye yırtınıp durmuş olsunlar!.. Hak yerini bulacak, gönüllerdeki Kur'an ve peygamber aşkı sökülüp atılmayacaktır. Dolayısıyal,

    27 Mayısın 61 yılında bir kere daha, mazlum ve şehid Başb.akan Menderes'i rahmetle, şükranla anar, kendisinin ve şehid arkadaşlarının makamlarının cennet olmasını niyaz ederim!.. Selam ve dua ile...

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın