Fahri Sağlık

Fahri Sağlık

Mail: f_saglik@hotmail.com

Âkif’i Anlamak

Millî Mücadele’nin manevi lideri Mehmet Akif Ersoy’u ebedi âleme irtihalinin 89. yıl dönümünde hürmet, rahmet ve minnetle yâd ediyoruz. Mehmet Akif, sadece kendi çağının değil sonraki nesillerin inşasına da katkıda bulunan eserleriyle gerçek bir mütefekkirdir. Onun sözleri etkilidir, çünkü her sözü yaşamından süzülmüş ve her kelimenin bedeli ödenmiştir. 27 Aralık 1936'da sona eren dünya hayatının her anı mücadele ve murakabe ile geçmiş, ızdıraplı ama daima umutlu, samimi ve ahlaklı bir ömür sürdürmüştür. 

İstiklalimizin şiirini yazmak da Mehmet Akif’e nasip olmuş ve bir dönüm noktasında İstiklal Marşı, Türk milletinin kükreyen sesi olmuştur. 

Mehmet Akif; cehalete, taassuba ve haksızlığa her zaman karşı duran bir erdem ve hakikat insanıdır ve hiçbir zaman emperyalistlerin safına katılmamıştır. Onun yalnız, yoksul ve onurlu hayatını çok iyi bilmek, anlamak ve aydınlığından istifade etmek görevimizdir.

Mehmet Âkif Ersoy’un

“Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı / Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı”
mısraları, bugün belki de en çok istismar edilen dizeler arasındadır. Ne yazık ki bu istismar, çoğu zaman Âkif’i tanımadan, safahatı okumadan ve İslam ilim geleneğinden habersiz yapılan yorumlarla gerçekleşmektedir.

Bu yorumları yapan sözde aydınlar ve sanatçılar, bu mısralardan hareketle Âkif’in sünneti dışladığını, hatta herkesin keyfine göre içtihat edebileceğini savunduğunu iddia etmektedir. Oysa bu iddialar, bırakın ilmî bir temeli, metnin ruhuyla dahi bağdaşmamaktadır.

Âkif’i anlamak isteyenin yapacağı ilk iş bellidir: safahatı baştan sona okumak. Böyle yapıldığında açıkça görülür ki, Âkif, körü körüne taklide karşıdır; fakat usulü, sünneti ve ilmî ehliyeti asla inkâr etmez. Onun karşı çıktığı şey, ilimsiz cesaret; savunduğu ise ehil âlimlerin sorumluluk bilinciyle ortaya koyacağı içtihattır.

Âkif’in hedefi, İslam’ı Batı modernitesine uydurmak değildir. Tam tersine, sahih İslam’ı bozmadan, sulandırmadan ve tahrif etmeden, çağın insanının anlayabileceği bir dille anlatmaktır. “Kur’an’dan ilham” ifadesini sünneti dışlamak şeklinde yorumlamak ya cehaletin ya da kasıtlı bir çarpıtmanın sonucudur.

Nitekim Âkif, dinin ilimden koparılmasına ve ehliyetsiz kişilerin içtihat hevesine kapılmasına sert bir dille itiraz eder. Kendisini müçtehit zanneden cahilleri eleştirirken, içtihadın ne denli ağır bir ilmî birikim gerektirdiğini özellikle vurgular.

Kitap, sünnet, icma ve kıyas bilgisi, zamanın ihtiyaçlarını kavrama gücü… Bunlar olmadan yapılan her yorum, dine hizmet değil, zarar verir.

Bugün Âkif’i sloganlara indirgeyenler, aslında onun mücadele ettiği zihniyetin modern versiyonudur. Âkif’in çağrısı hâlâ aynıdır: İslam’ı zamana uydurmak değil, zamanı İslam’ın hakikatiyle yüzleştirmek.

Dini, kendi içtihatları ile zamana uydurarak güya modern bir din anlayışı oluşturmaya kalkışanlara karşı nasıl sesleniyor Akif’imiz;

Bakın ne günlere kaldık:

Ya beş ya altı kopuk,

Yamaklarıyla beraber ki hepsi kılkuyruk,

Utanmadan çıkıyor, içtihada kalkışıyor!

Bu hâle karşı tahammül hakikaten zor...

Kilitlidir kapı “ümmî duhât” için amma,

Kıyam-ı haşre kadar içtihat eder “ulema”.

Düşünmüyor bu kopuklar ki: Müçtehit geçinen

Zamanın olacak muktezası irfanen.

Kitap’ı, Sünneti, İcmâı sağlam anlayacak,

Hilafı yoklayacak, ihtiyacı kollayacak...

Durum böyle iken sormak gerekmez mi?

Ya içtihada nasıl kalkıyor bu sersemler?

O içtihat ki: Dünya kadar ulûm ister!...

Sabahleyin mütefelsif, ikindi üstü fakih;

Sular karardı mı pek yosma bir edib-i nezih;

Yarın müverrih, öbür gün siyasetin kurdu;

Bakarsın ertesi gün içtihada pey vurdu...

Hülâsa, bukalemun fıtratındaki züppelerin

Elinde maskara olduk… Deyin de hükmü verin!

Biz hükmümüzü verdik. Dünün kılkuyrukları, bugün dini kendi istikballerine basamak yapıp yükselmek isteyen medya maymunlarıdır. 

Yüce Allah’tan 2026 yılının bu asalaklardan kurtulduğumuz yıl olmasını niyaz ediyorum.

Âkif’in bu dizeleri, dinin ilimden, ehliyet ve âdâptan koparılarak yüzeysel tartışmalara alet edilmesine karşı bir isyandır. Onun çağrısı, İslam’ı çağın anlayışına uydurmak değil; çağın insanına, sahih İslam’ı doğru anlatmaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle vatanına, bayrağına ve inancının sorumluluğuna yakışır bir ömür süren Mehmet Akif'i vefatının 89. yıl dönümünde bir kez daha rahmet ve tazimle anıyoruz.

Not:  - Ümmî duhât: Anadan doğma cahiller

          -Mütefelsif: Filozoflaşmış, Felsefe ile aklını karıştırmış

 

Fahri SAĞLIK

Emeli Müftü

 

 

Facebook Yorum

Yorum Yazın