Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

ALLAH'IN BAK DEDİĞİ YERDEN BAKMAK!..

" Hani, senin Rabbin melaikeye " Ben yer yüzünde bir halife tayin edeceğim" dediği zaman da şöyle sormuşlardı: " Yeryüzüne fesat çıkaran ve kan dökmekte olan birini mi atayacaksın; üstelik biz seni hamd ile tesbih ve takdis edip dururken?" ( Allah) cevap verdi: " Şu kesin ki, ben sizin bilmediğiniz şeyleri de bilirim." (Bakara sûresi, âyet 30)

Ayet hakkında yorumlar!..

" Bu kıssanın ana fikri şudur: İnsanın yeryüzündeki varlık amacı , ne melekliktir ne de şeytanlık,hatası ve kusuruyla insanlıktır, insanlık...

İş bu yüzden, insan beşer doğar , irade ve akılla insan olur. Vahiy irade ve aklı doğru kullanma talimatıdır.

Melâike, melek'in çoğuludur. Melekin türetildiği milâk bir varlığın kendisine dayandığı şeydir. Yani, her şeyin meleği onu ayakta tutan nokta/kuvvettir.

Araplar şöyle der: " Kalp cesedin milakidir". Bu açıklamayı kendisine borçlu olduğumuz Râğıb, Kur'an'daki kullanımlarından yola çıkarak meleğin her şeyi yönetmekle görevli ruhanî varlıklar olduğunu, lâkin her melâike'nin melek olmadığını söyler.

Ona göre melâike daha çok ibadet ve zikr ile meşgul olan ruhani varlıklar demektir..." ( Kur'an Meal-Tefsir)

" İslam'a girmek, dahil olmak için, Mü'min ve Müslümanlardan olabilmek için yeter ve ön/ tek şart " akıllı olmaktır". Aklı olmayanın dini yoktur, olmaz, olamaz zira!

Bütün insanlar şöyle veya böyle , şu kadar veya bu kadar zekidirler. Lakin akıllı olanlar, iman edenlerdir.Tıbben bir zekâ sorunu varsa, psikolojik sorunluysa zaten mükellefiyet söz konusu değildir!

Ukalalık, aklı evvel olmak ise daha büyük ve onulmaz bir problemdir.Bile isteye, inadına, gerçek kendine ayan beyan anlaşılır olup ayak diretmek, karşı konum almak anlamında aklı evvellik zemmedilmiştir. Cahillik de bu meyanda bilmemek değil bile isteye karşı gelmek, karşı koymak anlamındadır.

Akıllı iseniz " Allah'tan başka ilah olmadığına ve son elçi Hz. Muhammed'in (as) O'nun vahyini tebliğ eden kulu ve resulu olduğuna şahitlik eder" ve iman dairesine , İslam ailesine girmiş olursunuz.

" Kim La İlahe İllallah derse cennete girecektir!." sözünün anlamını/maksadını ortaya çıkaran bir vurgu olur aynı zamanda. Başka bir yazının konusu olmakla beraber genelde insanımızı kolaycılığa, beleşçiliğe " emeksiz yemek beklentisine", kuru ve boş bir iddia sahibi olmayı yeterli görme yanlışına düşürecek tarzda yorumlanan bu söz, literal okumadan kurtarılarak yalnız dil ile ikrar etmekten çıkarılarak gerekli yapılsa kuşatıcı/kapsayıcı bir manifesto olarak yeter!" ( İktibas, Aralık 2010, say. 20, M. Bozacıoğlu)

Yukarıdan beri anlatıldığı gibi, 21 nci çağın Müslümanı akıllı olmak zorundadır. Aklı kullanmazsa, hem de daima aklı baş tacı ederek hareket etmezse, içerisinde yaşadığımız çirkinlikten, çirkefçe hayattan kurtulmamız mümkün olmayacaktır.

Günümüz dünyasında Müslümanlar, aklı çalıştırmadıkları, akıllı hareket etmedikleri için perişan ve zillet içerisinde yaşamaktadır. Aklı çalıştırmak da Kur'anî bilgilere, beyanlara göre olmalıdır.

" Nelere ' hayır' dediğini bilerek başlanılan bu adımla, ' neyi ve kim adına kabul ettiğini/evet dediğini' deklare eden bu ifade, aklıselim olana elbette kifayet eder!

Tefakkuh, tezekkür, tedebbür, taakkul, aynı vurgu doğrultusunda, saf aklın afakî ve enfüsi ayetleri Kur'an ayetleri kılavuzluğunda okuyarak, fıtrat doğrultusunda hareket etme imkânı doğuracaktır.

Ki, akıllı olan kendisi gibi yaratılmış sınırlı ve sorunlu bir iradenin çekip çevirmesine, kendini yönetmesine tabi olamaz. Temiz aklın varacağı nokta kendisi için kuralları yalnız ve ancak aşkın, sonsuz kudret sahibi, aziz ve hâkim bir irade/güç koyabileceğine kani gelmektir. Yoksa yeryüzünün bugünkü tablosu ve meleklerin "...orada kan dökecek birini mi var edeceksin?" itirazları karşılık bulmuş olur!" ( a.g.d)

Netice olarak;

Tabii ki, insan, yeryüzünde kan dökmek, kan akıtmak için var olmamıştır. Meleklerin sitemleri, isteksizlikleri her ihtimale karşı olması muhtemel bir kötülüğü dillendirmekten ibarettir..

Yoksa, nurani vaarlıklar olan melaikenin itirazları Allah'a karşı bir hoşnutsuzluk değil, bir arzuhaldir, bir istektir, bir duadan başka bir şey değildir.

Dolayısıyla, insan, yeryüzüne halife olarak geldiğini, bu halife oluşun erdemini bilerek hareket etmeli, yeryüzünü aklıyla, fikriyle, düşüncesiyle, ameliyle, fikriyatı ile temsil etmelidir. İnsan oluşunu yaşantısıyla, ameliyle göstermelidir!.. Selam ve dua ile...

Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın