Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

ALLAH'TAN BAŞKA DOST VE EVLİYALAR EDİNENLER

 " Değilmi ki böyle bir borçluluk bilincinin en saf ve samimi olanı, sadece Allah'a has kılınanıdır! O'ndan başkalarını sığınacak otorite edinenler, " Bizi bunlara sadece bizi Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz!" ( derler). Şu kesin ki, tartıştıkları her hususta Allah onlar arasındaki hükmü verecektir. : Çünkü Allah yalanı tabiat haline getiren hiçbir nankörü asla doğru yola yöneltmez." ( Zümer sûresi, âyet 3) 

       Zikredilen bu âyeti kerime, tarih boyunca tüm şirklerin sahte,yalancı mazeretini ortaya koyarak, onların ne tür sahte hünerler sergilediklerini ortaya koymaktadır.

     Esasen şirk, Allah'ın yetersizliği düşüncesinden neşet etmektedir. Buradan anlaşılan şirke bulanmış iman ve inanç sahiplerinin şirk nesnelerini birebir Allah yerine koymadıkları gerçeğidir. 

     Şirk koşulanların sadece " aracı" olduğunu onlar da itiraf etmektedirler. Bu da " uzak" Allah tasavvurunun bir sonucudur.

     Allah'a oğul isnadına dayalı tüm şirkler de yine aynı sapmaya varıp dayanır. Yetersizlik. Zira çocuk edinme, ölümlü olan insanın neslini sürdürme ve destek arama ihtiyacından kaynaklanır. Ayette ifade edildiği gibi:

     " Şayet Allah bir çocuk edinmek isteseydi, yarattıkları arasından elbet dilediğini seçerdi. ( Ama) O yüceler yücesi bundan münezzehtir. O mutlak otorite sahibi bir tek Allah'tır." ( Zümer sûresi, âyet 4)


     Görüldüğü gibi, aziz Kur'an'ın 6236 tane ayeti kerimelerini bir bir tetkik edelim, görülecektir ki, hiç bir zaman Allah'ın yedek bir ilaha,. bir yardımcıya ihtiyacının bulunmadığı, aksine böylesine iddiada bulunanların kesinlikle ve kat'iyyen kabul edilmediği, reddediildiği görülecektir. 

      Ama gelin görün ki, gerek ülkemizde, gerekse tüm alemi İslam'da bazı insanlar kendilerine " yedek ilahlık" " yardımcı velilik" vasfını giydirerek, kazandırarak, alemi İslam'ı bu günkü çağ dışı hale getirmişlerdir. 

     " Bunu ancak yaşayanlar anlar" (!)

     " Tasavvuf erbabının, " bunu ancak yaşayanlar anlar" tezleri tamamen bir manipülasyondur. Zira, eğer ki, bir sözü anlamak için mutlaka o sözün ait olduğu yaşam tarzını tecrübe etmek gerekli olsaydı, hiçbir müşrik Müslüman olmazdan evvel vahy'i anlamamış ve anlayamaz olması gerekirdi! Halbu ki her bir müşrik, anladığı için Müslüman olur yahut da yine anladığı için Müslüman olmaz!

     En azından vahiy, ilkesel olarak " anlaşılır" niteliktedir.  Ve anlaşılsın diye vahiy inzal edilir. Eğer vahiy anlaşılabiliyorsa bu durum, anlamayanlarla ilgili bir bir sorun olmaktan ziyade, ilgili felsefelerin doğasıyla alakalıdır. Kısacası, bu felsefeler bir çelişkiler yumağı, hurafeler bütünü ve herhangi bir realiteye dayanmayan, abuk-sabuk söylemler olduğu anlaşılmazlardır. 

      Tasavvuf felsefesi, şeyhin lâyuhtî/ lâ-yüs'el/ sorumsuz mutlak otoritesine kayıtsız şartsız teslim olmayı merkeze alan " kula kulluk esası"na dayandığı için, bu felsefeyi kabul edenler, anlıyor değiller, sadece körü körüne teslim oluyor, anlamış gibi yapıyorlar. 

      Yani " bunları sufi olmayan anlamaz" tezi, " itaatkâr kullar" edinmenin bir başka biçimidir. Bu " anlaşılmazlık" dayatmasını yutanlar, perdelerini indirip, dışa kapanıyorlar, akıl ve iz'an dışı söylemlerle akıllarını ipotek ettirip ruhsal dengelerini sarsıyorlar. Dolayısıyla tasavvuf akideleri anlamakla alakalı değildir. Tam aksine, aklı iptal edip, yeryüzünde Allah'ın mazharı, görünümü olarak addedilen bu kimselere mutlak teslim olmakla alakalıdır." ( S. Merdin) 

       İsterseniz, bu sözleri teyiden anlamak için, tarikatçı çevrelerin yoğun yaşamış olduğu yerlere bir nazar ediniz. Zavallı mürid, gitmiş bir tarikata intisap ederek, aklını, akli muvazenesini bırakmış, tamamen derbederlik, hirpanilik, perişanlık kimliğine bürünerek ortalıkta rast gele dolaşmaktadır. 

      Sadece özelliği, şeyhine bağlılık, hirpanilik, çile, elinde uzun tesbihi, sırtında cübbesi,. uzun sakalı, başında külahi ile her görenin dikkatini cezbetmekte, kimileri buna deli, kimileri veli derken, şeyhinin yanında " bizim derviş, " bizim sefil" ünvanının almaktan öte bir işlevi bulunmamaktadır. 

       Zaten, tarikat liderlerini uçuran, göçüren, veli eden, evliya kimliğine büründüren bu tür insanlardır. Tarikat liderleri, bunları kasıtlı olarak, bilerek, bilinçli olarak salmışlar sokağa, onun bağırması, sokaklarda gösteri yapması, " Yetiş ya şeyhim" diye nara atması bin tane televizyon reklamından daha etkili olmaktadır. 

      Onun içindir ki, her akıllı, aklı çalışan, aklını kullanan kimse, tabii ki, tasavvufu anlamaz, bu yolu tercih etmez, çünkü, Allah, her insana akıl nimeti gibi bir nimet vermiştir. Nasıl olurda akıllı insan, o güzelim aklını kiraya vermiş olarak, deli, meczup, biçare, serseri rolüne soyunmuş olur? 

     Netice olarak;

     Günümüz dünyasında ne yazık ki, yaşamış olduğumuz rezalet, rezillik, şekilsizlik bunlardır. Adamcağız, Menzil köyüne gidiyor, orada bir kâse çorba içerek, aklını. şuurunu da orada kiraya vererek, zıkkım olasıca, bir kâse çorbanın, yani cennet çorbasının (!) kölesi oluveriyor..

     İsterseniz, bu sözlerimi teyiden tekke bulunan, şeyhlikle idarei geçimini temin eden  sofilerin, şeyhlerin yerlerine gidiniz. Bunlardan, bu anlatılanlardan başka bir şey göremeyiceksiniz. 

       Tekke'de, Kur'anî eğitim bulunmamaktadır. Sadece, evliya hikayeleri, veli menkıbeleri, " veli uçtu", " veli göçtü", " Veli aksırdı", " Veli keramet gösterdi", " Veli Allah'la hemdem oldu" menkıbelerinden maade bir şey duymayacaksınızdır. 

      Ama, mes'elenin arka planına gidildiği zaman görülecektir ki, velinin holdngleşmesi, aşırı dünyalık elde etmesi, kabına sığmaması, hatta cinayetler işletecek kadar benliğe bürünmesi dikkat çekmektedir. 

      Bunlar, bu tür kimseler, Diyanet İşleri Başkanlığını, onru temsil eden Müftüleri, Vaizleri, bilgili imamları kat'iyyen sevmezler, onlara kötü gözle bakarlar, onları her alanda küçük düşürmeye çalışırlar.

      Çünkü, bilgin hoca efendiler, Kur'an'ı anlatmakta, sünneti seniyyeyi izah etmekteler, milletimizi tertemiz, halis, muhlis, akıllarını kiraya vermeyen, satılmayan Müslüman yapmaktadırlar da onun için. 

      Rabbim!.. Bizlere Kur'anî bilinç, akıl, basiret ve şuur lütfetsin!.. Selam ve dua ile...

     Şerafettin Özdemir

Makale Yorumları

  • Hakkı Doğrulayan28-06-2021 13:08

    Dini bir haber sitesinde en az 50 yaşında olan bir adamın onlarca yazı yazıp Tasavvufu bilmeyip insanları yanlışa yönlendirmesine nasıl izin veriliyor. Tekkelerde Kurani eğitim yok demek ne demektir? Helal temiz bir çorbaya nasıl da zıkkım olasıca diyecek kadar insanlıktan çıkabiliyorsunuz insanların uhuvvet içerisinde içtiği çorba sizi ne ilgilendirir? Tasavvufu kabul etmiyor olabilirsiniz ancak bari iftira atmayın M. Okuyan M. İslamoğlucu gibi dini istismar eden kimseleri insanlara önermenin vebali size yeter de artar.

Facebook Yorum

Yorum Yazın