Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

ANLAMADAN, 21 YASİN VE 40 YASİN OKUMALARI

" Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna apaçık âyetler indiren O'dur. Şüphesiz Allah, size karşı çok şefkatli, çok merhametlidir." ( Hadîd Sûresi, âyet 9 )

Bu günkü konumuz ilginç, ilginç olduğu kadar toplum hayatımızı ilgilendiren, mevzuu ile alakalı bireylerin bamteline dokunan bir husustur.

Çünkü, binyıllık millet hayatımızda, su aziz millet, Kur'an'la haşir neşir oldu ama, anlamadan, algılamadan, farkına varmadan, içeriğine nüfuz etmeden okudu.. Hem de ne okumalar. Hatta, yerinde normal şekilde duramayıp, başını, vücudunu sallayarak okumalar!..

Son zamanlarda ise, mahalle aralarında, evlerde, hanımlar toplanıp toplanıp, konu komşu bir araya gelerek, 21 Yasin devirmeleri, 40 Yasin okumaları ile kendilerinden geçmekteler, maşallah!.. Mezarlarda ölü bırakmayıp, kurtardıktan sonra, kendi nefislerini, kocalarını, evlatlarını, konu komşularını hiç hesaba katmadan Kur'an okumaktadırlar!.. Halbu ki Kur'an'da;

" Diri olanları uyarsın ve kâfirler cezayı hak etsinler diye." ( Yâsin sûresi, âyet 70 )

Müslüman millet olarak, mahalle aralarında, evlerde, bireysel olarak; anlamadan idrak etmeden devirmiş olduğumuz 21 Yasin'den, 40 Yasin'den ne tür bir fayda bekledik ve bekliyoruz?

Dirilerimiz, hayatta olanlarımız mahvı perişan iken, hayatlarında Kur'an'sız yaşarken, ölülerimiz, mezarda yatanlarımız ne tür bir fayda alabilir, ne şekil kabirdekilere faydalı olabiliriz? Halbu ki:

" Kur'an'ı okuduğumda, Allah bana Adem'den kıyamete kadar geçecek insanlık yaşamının özlerini, tavırlarını, inançlarını, yaşamlarını, ayrılık konularındaki temelleri anlatıyor.

Öncelikle benim, Allah'ın bana taktığı Müslüman veya Mümin isminden başka bir ismi asla layık görmem... Diğer taraftan her türlü cı, ci, cılık, culuk, cülük çülük gibi eklerle anılan hiç bir tabirin peşinde olmadığım gibi, bu tür tabirlere karşıyım.

Allah Müslüman'ı gayet açık bir şekilde tarif ediyor, O teslim olandır. Neye teslim olmuştur? Anlamı barış olan İslam'a göre hayatı algılamak yaşamakla görevlidir. O nedenle, Allah'ın tarif ettiği Müslüman'ın anlayışında çağ kavramı, dün, bugün, sınırsızdır.

Allah Müslüman'a, sana öğrettiğim bilgiler doğrultusunda hayatını yaşa demektedir. İnsan Allah'ın öğrettiği bilgilerle hayata bakar. Allah'tan gelen kuralları hayatında ikame eder. Bunların yanında akıl ederek, dünyayı, varlıkları, insanları tanır.

Kendine göre bilgiler üretir. Ancak kendine göre ürettiği hiç bir bilgiyi, Allah ile savaş nedeni saymaz. Allah'ı inkar nedeni saymaz. Aksine, Allah'ın önerdiği ilke ve kurallarla barış içinde hayatı yaşamaya çalışır.

Ancak, insanlar arasında, insanların haklarını yiyen, çalan, insanları sınıflayan, ayıranlar vardır. Bütün kullarını eşit yaratan Allah'ın ilkelerinde, insanların haklarını çalmak, onları sınıflamak, insanlar arasında bencil, çıkarcı anlayışlarla ayrımcılık yapmak Allah tarafından sevilmez.

Allah bütün bu olguları zulüm sayar. Ve Müslümanlara zulümden yana ol
mamaları, ellerinden geldiğince karşı çıkmalarını ister. Allah katında zulüm edilenin dini yoktur. İster Müslüman, ister Müslüman değil. Zulüm gören herkesin hakkı Allah katında bakidir ve Müslüman bu hakların peşindedir." ( M. Çoban, Nida Dergisi, sayfa 74, sayı 138)

Kur'an'ın asıl içeriği, gerçeği böyle iken: orada, burada, köşede, bucakta 21 Yasin ve 40 Yasinler okuyarak, neye, nerelere, kime hizmet edildiği, bunun neresinde Allah rızası gözetildiği bilinmelidir.

Hem, ayrıca, bu tür amellerin, yani dirilere faydası olmayan, yaşayanlara okunmayan okumaların, ölülere ne faydası, nasıl bir sevabı dokunabilir ki? Bir kere, aziz Kur'an, aziz Yasin; diriler için, yaşayanlar için, dünyada nefes alıp verenler için nazil olmuştur!..

Düşünmeliyiz ki, Resulullah (sav), ne sahabe-i kiram daha hayatta iken, ne mezarlıklarda, ne kabirlerde böyle bir uygulamaya tevessül ve teşebbüs etmemişlerdir. Bir Müslüman aydın çıksın da desin ki: " Sahabe-i kiram, bizim gibi 21 Yasin veya 40 Yasin okuyordu iddiasında bulunsunlar?

Bulunamazlar, bulunmaları da mümkün değildir. Bu nedir biliyor musunuz? . Bu uygulama, geleneğin, atalarcılığın, adetlerin, Kur'an dışı işlerin dışa vurumu, bir teselli, bir tatmin olma ameliyesidir..

Netice olarak;

Çağın Müslümanlarının uyanması, çok çok anlayarak, algılayarak Kur'an okumaları lazımdır. Asr-ı Saadet Müslümanları nasıl yaşamışlar ise, bizimde öyle yaşamamız, öyle tatbikatta bulunmamız lazımdır.

Müslümanlar Kur'an tilavet ederken, insan varlığını, yaratılışın, semavatı, ayı, güneşi, yıldızları, bitkileri, atom zerreciklerini, hayvanat alemini, denizleri,. okyanusları, nehirleri, dağları, ormanları, bitkileri, tüm canlıların var sebeplerini anlayarak okumalıdır.

Batı insanların, kalkınma, zengin olma, çalışma metodlarını, endüstriyal faaliyetlerini ve İslam aleminin geri kalmışlığını, cehalet sebeplerini araştırmalı ve tüm bunları Kur'an mihengine vurmalıdır!..

Kur'an dışı vakıaları, mezhepçiliğin zararlarını, bölünmüşlüğü, hizipçiliği, geri kalmışlığı, cehaleti, okumamışlığı, döğüşleri, kavga sebeplerini irdelemeli ve araştırmalıdır. Bakalım, tüm bunlar, 21 Yasin içerisinde 40 Yasin bünyesinde var mıdır?

Zaten, alemi İslam ve tüm Müslümanlar; en azından, okumuş olduğumuz Yasin'i şerifin ne anlama geldiğini, ölüler için mi, diriler için mi vahyedildiğini anlamış olsalardı, vallahi, billahi tüm sıkıntılar bitecek, toplum aydınlık bir dünyaya, Kur'an alemine doğru uçmuş olacaktı!.. Selam ve dua ile..

Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın