Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

ASR'A YEMİN OLSUN Kİ !..

"1- Asra andolsun;

2- Gerçekten insan, ziyan içindedir.

3- Ancak iman edip salih amellerde bulunanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka." ( Asr Suresi, ayet 1.2.3)

Bu sure-i celile de Asr'a yemin edilmesi, insanın zarar ve hüsranda olduğuna ve bu hüsrandan dört tane özellik ve güzellik taşıyan kimselerin kurtulacağına dikkat çekmek içindir.

1- İman,
2- Salih amel,
3- Birbirine hakkı tavsiye etmek,
4- Birbirine sabrı telkin etmek.

Hakikaten, garip, rezil, garabet dolu bir dünyada yaşamaktayız. Ne yazık ki, müslümanlar söz konusu dört önemli emri bir taraf etmiş, kahvelerde " kağıt oyunu"nu terkederek namaza gitmekte, henüz namazını daha bitirir bitirmez yeniden kaldığı yerden oyununa devam eder hale gelmiştir.

Diğer taraftan, çay ocaklarında, malayani, boş, saçma sohbetlerle, geyik muhabbetleri  ile zamanını geçirmekte, ezan okunduğu vakit yüzünü kıvırarak camiden, ezandan ters tarafa dönmektdir.

Oysa, aynı zatı muhteremler konuşmuş oldukları zaman mangalda kül bırakmamakta, ne hocalığı, ne hacılığı, ne iyi müslüman olmayı, nede kalp temizliğini hiç bir kimseye kaptırmamaktadırlar.

Sokağın ve meydanların hali böylesi içler acısı hallerle meşgul olur iken, tekkelerde, dergahlarda, zaviyelerde, sufi ve mistik evlerinde söz konusu bu vahim durum hiç de farklı değıldır.

Gavslar, kutuplar, mesihler, şeyhler, mehdiler bu ortamda ne yapmaktadırlar? Millet ve ümmetin her yanı bahsi geçen din simsarları, sahte kerametçiler tarafından sarmalanmış, kıskıvrak yakalanmış ha bre boğazı sıkılmaktadır.

Kimisi Feto, kimisi Menzilci, kimisi Süleymancı, kimisi de Cübbeli olmuş bunlar tarafından millet dimağına, düşüncesine neler sokulmakta neler enjekte edilmektedir? Kimileri göklerde uçarken, kimileri sözde İsa ile göklerde yarış halindedir.

İşte, yüce Allah, zzamana, asra, çağa yemin etmiş olması boşuna değildir. Halbu ki bunlarda ne imani bir çalışma, ne hakkı tavsiye nede sabrı telkin bulunmamaktadır. Büyük Razi bu konuyu bir teşbihle izah etmektedir:

" Buz satan birisi pazarda şöyle bağırıyordu: " Sermayesi eriyen bu şahsa merhamet edin!... Onun bu sözünü duyunca, bu söz Asr suresinin anlamıdır" dedim. İnsana verilen ömür buz giibi hızla erimektedir. Eğer bunu ziyan eder veya yanlış yere harcarsa insanın hüsranına neden olur."

Ne acı ki, millet olarak böyle bir ortamda yaşamaktayız. Feto, milletin boğazına bir engerek yılanı gibi sarılmış, sıktıkça sıkmaktadır, boğdukça boğmaya çalışmaktadır. Devlet birimlerinin her alanına sızmış, pis zehirini akıttıkça akıtmaktadır. Zavallı insanımız, bunca rezalete rağmen hala bu sefil Baykuşta kurtuluş görmektedir. Askeri alan, adliye, polis, eğitim, hatta Diyanet mensupları bile kurtuluşu böylesi bir sahte din bezirganında müşahade etmektedir.
Oysa tüm sözde dini yapılanmalar, altın kasenin içerisinde " zehir" sunmaktadırlar. Millet evladı zehirleniyor, yavaş yavaş ölmekte ama, öldüğünün farkında bile değildir. Sözde tanrılarda, sahte din tüccar ve bezirganlarında kurtuluş aramaktadır.

O halde, kurtulmamız için asrın hüsranını yenerek, mağlup ederek imana, ameli salihe, hakkı ve sabrı tavsiye etmekten başka kurtuluş reçetemiz ve teşhisimiz bulunmamaktadır.  Şu ayetlere dikkatlice nazar edelim:
1- " Müminler onlardı ki Allah'a ve Resulüne inandılar, sonra şüphe etmediler." ( Hucurat 15 )

2- Rabbimiz Allahtır deyip sonra doğru yolda sebat edenler." ( Fussilet 30)

3- "Müminler o kimselerdir ki Allah anıldığı zaman yürekleri ürperir." ( Enfal 2)

4- " Hayır, Rabbin hakkı için onlar aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp sonra da senin verdiğin hükme karşı içlerinde bir burukluk duymadan tam anlamıyla teslim olmadıkça inanmış olmazlar." ( Nisa 65 )

Netice olarak;

Millet evlatları olarak, üzerimize büyük görevler düşmektdir. Her şeyden önce Kur'ani emirlere sım sıkı sarılıp, sair sözde dini yapılanmaları kalbimizden, düşüncemizde, evlerimizden, camilerimizden kovmasını iyice bilmeliyiz.

Bu aziz millet evladlarının sığuınacakları Alah ve Resulünden sonra Diyanet İşleri Başkanliği diye bilnen Cumuhuriyetle yaşit bir kuruluş bulunmaktadır.

Bu kuruluş dışındaki yapılanmalar birer projedir, Kime, kimlere, hangi mecralara hizmet ettiği bilinmeyen yapılanmalardır.  Tabii ki, Bakanlığın hatası, kusur yok mudur? Elbette ki olacaktır, olması doğaldır. Bir kere, Başkanlığın, Kur'ani yönde çalışmalarını millet evlatları kontrol edecektir. Etmezse ne olur?

Bilindik işler, mezarda telkin vermeler, devirler, 21 ve 40 yasinler okunmaya devam edecektir. Anlaşılmadan okunmakta olan hatim devirmeler, mevzu hadisleri ballandıra ballandıra nakletmeler bitmeyecektir.

Tabii ki, bundan da yukarıda zikredilen batıl, yalancı, millet aldatıcı sözde dini alanlar istifade ederek, nemalanacak, büyüyecek ve devlete isyan edeceklerdir.. Allah korusun!.. Selam ve dua ile..

Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın