Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

ATEİZME YÖNELMENİN SEBEPLERİ !..

 " Hevasını ilâhı edinen kimsenin durumunu göz önüne getirseniz bir ! Şimdi ( söyle), böyle birinin sorumluluğunu sen üstlenebilir misin?" 

     Vahyin rehberliğine tabi olmayanlar, kendi hevalarına tabi oluyorlar demektir. Allah'a teslim olmayanın teslim olacağı tek ve biricik kapı keyfi yargılarının ve iç güdülerinin oluşturduğu hevasıdır. Hevasına teslim olansa er-geç onu ilâh edinir. 

     Talihsizliğe bakınız ki, ateizm denilen din tanımamazlık son sürat almış başını dört nala gitmektedir. Böylesi menfur bir kelime, muhtelif mahfillerde dillendirilirken, kahvelere, evlerde, yüksek okullara kadar girmiş, gündemi meşgul eder olmuş bir kelimedir. 

     Bilhassa, envai çeşit telefonlar, televizyon kanalları, basın, yayın, ilmi temele dayanmayan dini tartışmalar, din adına hikaye uydurmalar, batınılik tartışmaları, Kur'an dışı kavramların süratle çoğalması, İslam'ın yeterince bilinmemesi ve benzeri faaliyetler  sebebiyle ateizm hızla yol almaktadır. Bu zümrecik ateistlere şu ayeti kerime ile cevap verelim:

     " Fakat eğer senin ( bu çağırına) cevap veremiyorlarsa, iyi bil ki onlar kendi keyfi ve bencil yargılarına uyuyorlar. Allah'ın rehberliği dışında kendi keyfi ve bencil yargılarına uyan kişiden daha sapkın biri olabilir mi? Şüphe yok ki Allah, zulmü tabiat haline getiren bir toplumu doğru yola yöneltmez." ( Kasas sûresi, âyet 50) 

      " Ülkemizde ateizme ve diğer din karşıtı akımlara yönelmenin sebeplerini şöylece sıralamamız mümkündür:

     1- İnsanın kendisini her türlü kayıt ve kontrolden bağımsız hissetmesi arzusu, kendisini aklını, güç ve kudretini tanrı edinmesine yol açmıştır. Kur'an bu duruma düşen yani heva ve arzusunu her şeyin üzerine çıkaran inançsız bireyden şöyle söz ediyor: Gördün mü o heva ve hevesini Tanrı edinen kimseyi?" ( Furkan 43).. 

     Günümüzde aklın ve bilimin öncülüğünde teknolojinin gelişmesi sonucu maddi zenginliğin arttığı bir gerçektir. Belirlii bir servete, şana, şöhrete ve makam ve mevkie gelen bazı insanlar nereden ve nasıl geldiğini unuturak kendisini her şeyden müstağni saymaya başladığında nefsanî istek ve arzularına sınır koyan etik ve dini değerlere karşı da duyarsızlaşmakta , dinî ve ahlâkî buyrukları kaale almayan seküler bir yaşam sürebilmektedir.

     Zamanla yaşadığı gibi inanmaya başlayan bu insanlar hayatı sadece bu dünyadan ibaret görmeye, âlemin tesadüf sonucu meydana geldiğine kendilerini inandırmaya çalışıyorlar. Bu durum basın ve yayın organlarıyla özellikle de sosyal medya ortamlarında yaygın hale getirilmekte hayatın sadece bu dünyadan ibaret olduğu düşüncesi genç insanların ilgisini çekmektedir. 

     Çünkü insan başıboş bırakılırsa nefsi onu bayağı şeylere yönlendiriecektir. Bu duruma Kur'an'da şöyle değinilmektedir: " Şüphesiz nefis aşırı şekilde kötülüğü emreder." ( Yusuf sûresi, âyet 38) " ( Diy. İlm. Dergi, sayı 4, say 1020-1021, Prof. S. Özarslan) 

     " Hevasını ilâhı edinen kimsenin durumunu göz önüne getirsene bir! Şimdi ( söyle); böyle birinin sorumluluğunu sen üstlenebilir misin?" ( Furkân sûresi, âyet 43) 

     Tabii ki, aziz Kur'an vahyinin rehberliğine tabi olmayanlar, inanmayanlar, kendi hevalarına tabi oluyorlar demektir. Allah'a teslim olmayanın, onun emirlerini hiçe sayanların teslim olacağı tek kapı keyfi yargılarının ve iç güdülerinin oluşturduğu hevasıdır. Hevaasına teslim olansa er-geç onu ilâh edinir. 

     Ülkemizde, yaşanan Tanrı tanımazlık, nihilizm, inkar sadece durup dururken olmamaktadır. Örneğin, bir kısım insanların dini kendi ticaretlerine alet etmesi, Kur'an ve akıl dışı tarikatçılık, batınilik yani., Fetöcülük ve benzeri oluşumların,  böylesi çirkin yapıların yayılmasına, palazlanmalarına yol açmaktadır. 

       Bizim ülkemizde yaşandığı gibi, sair İslam ülkelerinde bir kısım Kur'an ve akıl dışı oluşumların, yaşananların varlığı, yetişen nesillere kötü örnek olmakta, bunlar fayda yerine zarar vermektedirler. 

     Şiî İsmaililik, El-Kaide, Boko Haram, Eş-Şebab, en-Nusra, Taliban, Daeş , Selefilik ve benzeri ve bunların din adına yaklaşımları saf, temiz inançlı insanları korkutmaktadır. Bu tür örgütlerin yaklaşımları sebebiyle, ekseri İslam ülkelerinde hayat yaşanılmaz, insanlar maişetlerin temin edemez duruma düşerek, Batı kapılarına, ölümüne de olsa açmaya, iltica etmeye çalışmaktadırlar. 

     Diğer taraftan, ülkemizde, neye hizmet ettiğini bilemeyen insanların varlıkları göz ardı edilmemektedir. Bir yazımda da belirtmiş olduğum gibi, mevki sahibi kimseler, emparyal düşüncelere yaranmak amacıyla, helal yolu değil, haram gidişatı, tercih ederek, Diyanet'in olumlu çalışmalarını baltalamaya çalışmaktadır. 

     Netice olarak;

     Yukarıdan beri, arzedildiği gibi, neslimiz Kur'an eğitimini tabii ki, camilerden alacak, camii kürsülerinden verilen vaazla dirilecek, kendilerine geleceklerdir. 

    Tarihi süreçte böyle olmuş, olmaya da devam edilecektir. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın varoluş sebebi, kuruluş amacı, Müslüman Türk insanlarına imani, ahlaki yönden hizmet etmek, Kur'an talimi yaptırmak, büyüklü, küçüklü her insanımızı bu yönde irşad ederek eğitmektir. 

     Neslimizi;  ateizm, nihilizm tehlikesinden, deizm fitnesinden korumak amacıyla, bütün imkanları kullanacaktır. Yazları, kışları camii bünyelerinde açılacak Kur'an öğretme çalışmalarına dikkat edilecektir. 

     Çünkü, ülkemizin etrafı, evlerimizin dışı tehlikelerle dop doludur. Masonluk, siyonist faaliyetler, solculuk, sosyalizm türü çalışmalar hız kesmeden devam ederken, Müslümanların uyuması, tenbel tenbel yatması başımıza ne tür gaile açacaktır? 

      Ateizm tehlikesi, sadece kendi inançsızlıklarıyla kalmamaktadır. Yıkma, yakma, dehşet, tehdit, silahlı vur-kaçmalar gittikçe çoğalmaktadır. Ateizm, deizm tehlikesinden kurtulmak, rahata  ermek için , milletçe top yekün bir şekilde iman seferberliği başlatmalı, her türlü fitne ve fücurdan korkmadan, ürkmeden, sinmeden hedefe hedefe doğru koşmalıyız!.. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir
 

Facebook Yorum

Yorum Yazın