Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

AZİZ KUR'AN'I  HAYATIN DIŞINA İTENLER!..

     " O gün zalim kişi " Ah, n'olaydım, keşke o elçi ile birlikte bir yol tutsaydım!" diyerek, ( pişmanlığından) ellerini ısıracaktır." ( Furkân sûuresi, âyet 27 ) 

     Zikredilen ayeti celilede , dinde Rasulullah (sav)'in terkediş ortaya konulmaktadır. Bir anlamda peygambersiz din algısının ne kadar korkunç bir hata, yanlış olduğuna dair ikaza yer verilmektedir. 

     Dün ve bu gündür ,  İslam düşmanlığı yapanlar, aziz Kur'an'a " Çöl kitabı" diyerek saldıranlar, hücum edenler, ağızlarının salyalarını akıtanlar azımsanmayacak kadar çoktur. 

    Bu tipler, gün geçmiyor ki, yeni bir beyanatla, iğrenç duyuruları ile İslam'a saldırmış, hücum etmiş olmasınlar!..

      Bunların marifetleri, hünerleri dina saldırmak,. dinin peygamberi Rasulullah (sav)'e hücum ederek, onu çağ dışı, ilkel, gerici, mürteci olarak ilan ederek, nesilleri imansızlaştırmak, dinden soğutmak çabasındadırlar. 

      Halbu ki, bunların eylemleri yeni bir faaliyet olmayıp, dünkü zamanlarda, Ebu Cehiller, As. İbni Vail'ler, Ebu Lehep'ler İslam'a kinlerini kusmuşlar, bu günde onlardan arta kalan çömezler, abdestsizler, cenabet insanlar kin ve kindarlıklarını kusacaklardır. 

     Bu tür sapkınların işleri, güçleri İslam'a saldırmak, kendi sapık, sapkın ideolojilerini dillendirip propağanda yapmaktır.  Hal böyle iken;

     " Elçi şöyle diyecektir: " Ey Rabbim! Kavmim bu Kur'an'ı yalnız bıraktı." ( Furkân sûresi, âyet 30 ) 

     Zikredilen bu ayeti celilede, Kur'an'ın emirlerini yaşamayanların, savsaklayanların, öteleyenlerin mahşerde Rasulullah (sav) 'ın şikayetine konu edileceği mesajı verilmektedir.

     Kur'an'ı mehcûr bırakanların  mesrur olması mümkün değildir. Her peygambere suçlulardan düşmanlar yapılması, kendileri suçlu olmayı tercih edenlerin bu tercihlerinin sonucudur. 

    Yüce Allah, en baştan hiç kimseyi bir peygambere düşman olsun diye özel olarak yaratmış değildir. Eğer öyle olsaydı, ayette " suçlulardan" ifadesi değil, " insanlardan" ifadesi kulanıılırdı. 

     Onun içindir ki, ümmet, Kur'an'ı terkederse, sünnetullahi terkederse ümmete üfürükçülür üfürük satarlar!.. Fatiha'yı bilmezse ümmet, ümmete " şefaat" satarlar!.. 

     Diğer taraftan Berzah'ı bilmezseniz, topluma, Kur'an bilmeyen nesillere " yanmaz kefen" satanlar çoğalırlar!.. İhlası bilmezseniz, etten kemikten ilah satarlar! Aziz Yasin'i, ölüleriniz için cennet satanlar çoğalır!.. Sizler kendinizi bilmezseniz, size sizi satarlar!..

     Şu hadisi şerife dikkat edelim: "  Akıllı kişi, nefsine hakim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. Âciz kişi ise nefsini heva hevesine tâbi kılan, sonrasında da Allah'tan dileklerde bulunup duran ve bunu yeterli görendir."  ( Tirmizî, Kıyâamet, 25 ) 

     Onun içindir ki. cennet, çok çeşitli özellik ve güzelliklere sahip ebedi kalınacak bir yerdir. Çünkü cennette daha önce hiç bir gözün görmediği, hiç bir kulağın işitmediği ve hiç bir kimsenin hatırına getirmediği sayısız ve sonsuz nimetler  Allah tarafından müminlere verilecektir. 

    Mümin,bu nimetleri kazanacak hal ve davranış içerisinde bulunmalıdır. Aziz Kur'an'ı yukarılara asıp, onun eşsiz emirlerine, mesajlarına karşı yan gelip yatmamalıdır. Çünkü,

     Cennet ortamında sunulacak nimetler, dünya şartlarının aksine, insanların gönüllerince yaşayacakları, hiç bir zaman bitme, tükenme endişesiz duymayacakları ebedi nimetlerdir. Cennetteki paha biçilemez güzelliğe sahip olan bu nimet ve zenginlik, yüce Allah'ın sonsuz güzellikteki san'atının tecellisidir.

     Binaenaleyh, cennet nimetleri , Allah'a, Rasullere, meleklere, ahiret gününü ve öldükten sonra yeniden dirilmeye inanan;  imanlı, ameli salih ve güzel ahlaka sahip olan inananlar içindir.  Aziz Kur'an'da:

     " Şüphesiz ki muttakîler ( duyarlı olanlar) Rablerinin kendilerine verdikleriyle sefa sürerek cennetlerde ve nimet içinde olacaklardır. Rableri onları cehennem azabından korumuş olacaktır." ( Tûr sûuresi, âyetler 17-18) 

     Netice olarak;

     Çağımız müslümanlarını büyük, ulvi hizmetler, görevler beklemektedir. Müslümanlar, gece demeden, gündüz demeden yola koyulup, Allah için mücahede edeceklerdir.

     Yukarı satırlarda da ifade edildiği gibi, her şeyden önce Müslümanların hizmetleri, sa'yü gayretleri Kur'an'a yönelik olmalıdır. Onu okumak, anlamak ve emirlerini her daim ve her alanda tatbik etmek üzere cennet yolunu aaşındıracaklardır.

      Aksi halde, yaşamış olduğumuz çağda  görüdüğü gibi, Kur'an'ı yükseklere asmayacak, tembel tembel hemen onun dibinde yatmayacaktır.  Şu ayetlere nazari dikkat çekmek istiyorum:

     " De ki: " Bana, dini O'na özgü kılarak Allah'a kulluk etmem emrolundu. "  ( Zümer sûresi, âyet 11 )

     " Bana müslümanların ilki ( öncüsü) olmam emrolundu." ( Zümer sûresi, âyet 12 )  

     Ayeti kerimelerden anlıyoruz ki, günün müslümanları dur durak bilmeden koşacak ve yorulacaklardır. Aziz Kur'an'ın  hakim olması için, her türlü çirkinliği, menhiyyatı yok etmek için koşacak ve alınları terleyeceklerdir. 

     Rabbimiz!.. Müslümanlara gayret, çaba, cesaretli olma,. azimli olma şuuru bahşeylesin!.. Selam ve dua ile...

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın