Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

BU NASIL KARDEŞLİK?..

     " İnsanlardan yüz çevirme yeryüzünde  böbürlenerek çalımlı yürüme! Çünkü Allah, övünen ve büyükleneni sevmez. Yürüyüşünde tabi ol.. Sesini kıs, çünkü sesleri en çirkini eşeğin anırmasıdır." ( 31/ 18-19)

      Yüce Allah'a ne kadar hamdü sena etmiş olsak, Resulullah'a bitmez tükenmez salatü selamlar sunsak az  gelecektir. Çünkü, yüce Allah, biz kullarına yeryüzünde yürümeyi, oturmayı, kalkmayı, edepli, erkanlı konuşmayı, sohbeti öğretmiştir. 

      Yani, dengeli konuşmak, huzurlu sohbet etmek, incitmeden, incinmeden konuşmak, konuşma kaidelerine riayet etmek, Dinimizin, peygamberimizin güzel ahlakındandır..

     " Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş sayılmazsınız iman etmedikçe de cennete giremezsiniz." ( Hadisi şerif )  

       Böyle buyuran bir peygamberin ümmeti, ne acı ki, hem ülkemizde, hem de sair İslam diyarlarında ayrılığı, parçalanmışlığı, bölünmüşlüğü, didişmeyi, kavganın her türünü yaşamaktadır. Neden ve niçin?

     Çünkü, mezhepçilik, sufizm anlayışları, sağ ve sol kamplaşmaları, ekonomik hasetlikler, zenginlik şişmeleri, fakirlik sıkıntıları, İslam milletlerini parça parça etmiş, belini doğrultamaz hale getirmiştir. 

     Oysa, İslam'ın peygamberi aziz insan, 23 yıllık peygamberlik hayatında Muhacir ve Ensar bir  kardeşlik  meydana getirmiştir ki, bu güzelliği, bu özelliği başka mahallerde aramak, bulmak mümkün olmayacaktır. 

      O halde ne oldu bize?

     " Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş sayılmazsınız iman etmedikçe de cennete giremezsiniz" diyen bir peygamberin ümmeti olacaksınız onun dava arkadaşı , yoldaşı olacaksınız, hatta bu mükemmel sözle evlerinizin veya konferans salonlarınızın duvarlarını süsleyeceksiniz ama hayatınıza davranışlarınıza ondan hiç bir şey yansımayacak.

     Hani teori ve pratik dediğimiz düşünce ve eylem gerçekten çok önemli. Evet, düşünce bu işin ana merkezi gibi görünüyor. Ya eylemlerimiz. İşte bir Müslümanın sonunu belirleyecek olan onun düşünceleri değil eylemleridir diye inanıyorum. 

     Kimse kusura bakmasın. Hepimiz yani tevhidi düşünen tüm Müslümanlar bu konuda kendi öz eleştirimizi yapmalıyız ve kardeşlik anlayışımızı, sünnet anlayışımızı ve Kur'an anlayışımızı tekrar gözden geçirmeliyiz. 

      Bir Müslüman dünyanın en bilgili en donanımlı insanı olabilir fakat bu bilgisi onun müstağni olmasına izin vermez. Onun büyüklüğü diğer insanlara davranışıyla ortaya çıkar. Aynı duyguları paylaştığı kardeşlerine karşı öfkesi, sevgisi onları kucaklayışı ve onların dertleriyle dertlenmesi onun büyüklüğünü ortaya koyacaktır. Kaldı ki bu güzel davranışta yine kendisini kurtaracaktır. 

     Birbirlerine tahammül göstermeyen, ama aynı zamanda  da kendi öz kardeşinden daha çok sevdiğini söylediği ( bir zamanlar öyle söyleniyordu) dava arkadaşlarını terk eden insanlar biliyorum. 

     Birisi argo tabirle burnundan kıl aldırmıyor bir diğeri çıt kırıldım bir tavırla kardeşlerini terk ediyor. Söyler misiniz Allah aşkına bu hakkı size kim veriyor. Bu nasıl kardeşlik? Şüphesiz nefis kötülüğü emreder.

     Cennete girmemizi birbirimizi sevmeye bağlayan Allah'ın Resul'ü ( ki Kur'an'la bütünlük arz ediyor) bu tür davranışları gördüğünde"  siz cahiliye adetlerini mi istiyorsunuz" diye Müslümanları eleştiriyordu.

     Müslümanların geleceği, küfrün karşısında ki mukavemeti, bizim bu çirkin davranışlarımıza feda edilemez. Kimse de bunun hesabını veremez." ( İktibas, Haziran 2010, A. Durmuş, sayfa 25) 

      Sonuç yerine;

      21 nci çağın Müslümanlarına büyük görevler düşmektedir. Beni, benliği, bencilliği, şımarıklığı, büyüklenmeyi, pala sallamayı bırakıp, yaşantımız, yaşamımız son Resul'ün yaşantısına uymalı, tıpkı onun meydana getirmiş olduğu Ensar ve Muhacir toplulukları gibi kenetlenmeli, birleşmeliyiz. 

        İşte, o zamandan sonra görülecektir ki , sokaklarda dilenen olmayacak, kadın öldürmeleri, evini terk eden hanımlar bulunmayacaktır. 

      Zenginimiz kompradorluk yaparak, malıyla, mülküyle öğünmeyecek, tüm bunları el kiri kabul edecektir. Tıpkı, Ebu Zerr Gifari gibi, yollara düşecek, Muaviye tarafından uhdesine verilen bin altunu, bir gecede sokak sokak, köşe bucak fakir bularak telafi edecektir. 

      Tıpkı, büyük Ömer'in (ra), sırtına geçirmiş olduğu gömleğin hesabını bir cuma günü hutbe okur iken verecek, oğlu Abdullah'da ayağa kalkarak babasını tezkiye edecektir. 

      Bu nasıl kardeşlik? sorumuzu burada tekrar ederek, İslam beldelerinin her yerinde ırkçılığın, kavmiyetçiliğin, senliğin, benliğin bitmesini arzu ediyoruz. 

      Komşu, komşuyu taciz etmeyecek, millet, millete küskün olmayacaktır!..Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın