Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

Büyü Şeytani Bir Hiledir

BÜYÜ; HİÇ BİR ETKİNLİĞİ OLMAYAN ŞEYTANİ BİR HİLEDİR !..


     " 1- ( Ey muhatap!) De ki; " Sığınırım ben ( yokluk gecesini) yararak varlığı çıkaran sabahın Rabbine." ( Felak sûresi, âyet 1 ) 

      2- O'nun yarattığı her şeyin şerrinden!" ( Felak sûresi, âyet 2) 

     3-Ve ( aklı-iradeyi) bastırdığı zaman zehirli-zifiri bir ( cehalet) karanlığının şerrinden" ( Felak sûresi, âyet 3) 

     4- Ve düğümlere üfleyenlerin şerrinden." ( Felak sûresi, âyet 4 )

     5- Ve haset ettiğinde hasetçinin şerrinden!" ( Felak sûresi, âyet 5 ) 

     Yaratılmışın vereceği korku, insanın baktığı yerden şer görünen, Allah'ın bak dediği yerden hayır görünen, yaratılanın şerri , insanı zifiri bir karanlıkta ve gecede duyduğu korkuya benzer. İşin esası bu korkunun gerçek gerekçesi gece değil, bilinmezlik, yani cehalettir. 

     Gece bilinmeyen ve görünmeeyenden duyulan korku, yani cin korkusu, şeytan endişesi ve bu endişeyi artıran unsurdur.  İlk muhataplar geceyi öylesine öcüleştirdiler ki, onu bir tür " şer ilahı" gibi görmeye başladılar. 

      Halbu ki, gece, dinlenme, istirahat vakti olarak insana yüce Allah'ın ikram ettiği geceye şer ilahi rolü yüklemek, hiç şüphesiz akıl ve iradeyi bastıran, cehalet karanlığının şerrine maruz kalmaktır.  Ayette zikredildiği üzere;

     Düğümlere üfleyen  kalbin akılla olan düğümünü çözerek erkeği baştan çıkaran kadınların şerrinden demektir.  Bu düğümler, nefsin kör düğümleridir ve onlara üfleyenler de duygu ve düşünce dünyasındaki düğümleri ve sorunları çözme iddiasıyla insanları aldatan umut tacirleri ve sahtekarlarıdır. Yani,

     " Bir şeyin vakıa olarak var olması o şeyin doğru olduğu anlamına gelmeyeceği izaha muhtaç olmayacak kadar açık ve anlaşılır bir gerçektir. Türkçede " büyü" Arapçada " sihir" olarak ifade edilen hadise de bu cümleden olarak insanlık tarihi boyunca hep varlığından bahsedilen, fakat İslam'ın asla tasvip etmediği batıl bir anlayışın tezahürüdür.

     Hakikat karşısında hiç bir etkinliği olmayan şeytani bir hiledir. Allah (cc) Hz. Musa (as) ile Firavun'un mücadelesinde sihirbazların tüm hilelerini boşa çıkartarak taraftarlarını perişan etmiş, yapılan şeylerin büyücü hilesi olduğunu tarihi topluluğun huzurunda göstermiştir. 

     İnsanların sinelerine vesvese veren cin ve insanlardan oluşan tüm vesvesecilerin şerrinden Allah'a sığınmamız gerektiğini Felak ve Nas surelerinde ifade etmektedir. Cinlerin, insanların ve yaratılmışların şerrinden Kendisi'ne sığınılması gerektiğini bildiren Rabbimizin emrine tabi olmak işin en doğrusudur. 

     Bizi koruyacak olan Allah Teala'dır. İnanıyoruz ki O'nun koruduğuna ne cin ne insan zarar verebilir. O'nun zarar vermek istediğini de kimse koruyamaz. O asla karşı konulamaz bir gücün sahibidir. Ancak kul O'na inanacak ve O'na sığınacak ki Allah da onu korusun." ( İktibas/ Haziran 2010, sayfa 62)

      Ne hazindir ki, cin işleriyle, şeytan işleriyle meşgul olan insancıklar, toplumun, bir kısım bilgisiz insanların feleğini şaşırtmakta, normal düzenini alt üst etmektedir. 

       Karı-koca kavgaları, eş aile sıkıntıları olduğu zaman, insanlar, ilk defa büyücünün, cincinin kapısını çalmakta, aile mahremiyetlerini o şarlatana söyleyerek, toplum nezdinde olaylar, vukuatlar kat kat artmaktadır. Kur'an'ın son suresi olan Nas suresinin tercümesine dikkatlice bakalım:

     " İnsanların kalplerine vesvese sokan, ( insan Allah'ı andığında ) pusuya çekilen cin ve insan şeytanının şerrinden insanların Rabbine, insanların melikine ( mutlak sahip ve hâkimine) insanların ilahına sığınırım de!" ( Nas sûresi, âyetler 1-6 ) 

     Sonuç yerine;

     Cin ve büyücülük denilen çirkin kavram, en çok bizim toplumda görülen, korkulan, endişe duyulan bir korku türüdür. Aslında mes'elenin dibacesine indiğimiz zaman, öylesi bir oyunla, öylesi bir sahtekarlıkla karşı karşıya kalırız ki, cincilik, büyücülük tamamen absürt, uydurma bir halden öteye gitmeycektir. 

      Kur'an'dan bihaber yaşayan, dini kültürü olmayan zavallı neslimiz, cincilerin, büyücülerin tuzaklarına düşerek, hem paralarından olmakta, hem de namus, şeref ve izzetlerinden mahrum edilmektedirler. 

      Emniyet güçleri de, bu konularda zayıf kalmakta, böylesi sahtekarları yakalasalar bile, hacı, hoca adını aldıkları için onlarda hürmet gösterip salıvermektedirler. 

     Onun içindir ki, " Bakla sayan", bacılar, muska yazan hocalar (!(), suya üfüren üfürükçüler, ne yazık ki, milletimizi mahrum ve mağdur etmekte, insanlarımızda böylesi hödüklere inanarak hem ceplerini boşaltmaktalar, hem de, ırz ve namuslarının dejenere olmasından çekinmiyorlar. Çünkü,

      Toplum bünyesinde yaşayan bir kısım cinci, üfürükçü, büyücü kimseler, öylesine dehşet saçmaktalar ki, şerlerinden, kötülüklerinden kurtulmak mümkün olmamaktadır. Oysa, karı-koca arasını bunlar yapamazlar, kız-oğlan aşkını bunlar hasıl edemezler, bunların yaptıkları sadece şarlatanlıktır. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir
 

Facebook Yorum

Yorum Yazın