Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

Camiler ve Din Görevlileri Haftası

     " İbrahim, İsmail'le birlikte Kâbe'nin temellerini yükseltirken şöyle yalvardılar: " Rabbimiz! Kabul buyur bizden! Yalnız sensin tüm duaları işiten; ve gönüllerdekini bilen de yalnız sensin sen!" ( Bakara sûresi, âyet 127 ) 

     Malum olduğu üzere, İbrahim (as); Kâbe'nin ilk bânisi değil, ihya edicisi olduğunu gösterir. O, yıkılanı yeniden imar ederek yükseltmiştir. 

     " Rabbimiz! Bizi kayıtsız şartsız sana teslim olan kimselerden eyle! Soyumuzdan da sürekli sana teslim olacak önder topluluklar var et! Bize nasıl kulluk yapacağımızı göster ve bizi affet! Hiç şüphe yok ki sen tevbeleri çokça kabul edensin, rahmetle muamele edensin!" ( Bakara sûresi, âyet  128) 

       İşte, içten yapılan dua sonucunda, " kayıtsız ve şartsız teslimiyet" vurgusunu yaşayarak, Kuba ve Medine Mescidini inşa edecek bir nesil gelmiş,, İbrahim ve İsmail peygamberlerin isimleri  binlerce yıl sonra milyarlarca yüreğin sevgi halesiyle kuşatılmıştır.  İşte bunun sırrı, bu samimi duada görünen tevazu, içtenlik, iman ve aşkta saklıdır. 

      Bu imanlı nesil ki, Hz. Muhammed (sav) ve onun yetiştirmiş olduğu, imanlı, ihlaslı, samimi, candan geçen, maldan feragat eden bir nesildir. O nesil ki, Medine Mescidinden sonra durmamış, sürekli hareket halinde bulunarak, Kudüs'ü fethetmişler, Kadisiye'ye gitmişler, Malazgirt ovasını vatan yapmış, Ayasofya'yı camiye tahvil etmişlerdir. 

      Bu giriş bölümünden sonra, 1986 yılından beri 1-7 Ekim tarihleri arasında kutlanmakta olan Camiler  ve din gönüllüleri haftasına değinmek istiyorum. 

      Hakikaten, kendilerini dini mübini İslam'a hasreden din gönüllülerini kutluyorum. Onlarki, Müftü, Vaiz, Kur'an öğreticisi, Müezzin ve tüm birimlerde boy gösteren hasbileri canü gönülden selamlıyorum. Onlar ki, camileri hem Allah'a  dua edilen  hem de ilim ve hikmet öğrenilen şerefli mekanlar durumuna getiren, bu uğurda ömür tüketen kimselerdir. 

       Cenazelerde, nikahlarda, hasta ziyaretlerinde, düşkünlere yardımda, kabristanlarda, tüm dini proğramlarda hasılı hayatın her alanında " biz buradayız" diyen din gönüllülerini selamlamamak, onlara hürmet etmemek, onların ellerinden öpmemek mümkün değildir. 

     Varsın, varsın toplum  içerisinden bir kısım zavallılar, nefsine yenik düşmüşler, hissi davrananlar çıkıpta, din gönüllüsünün, evladını Kpss. imtihanına bile gitmesini çok görse de, Müftü efendiye telefon açarak, " yapamıyorsan görevini terket" diye edepsizlik ve terbiyesizlik davranışında bulunsa da, din gönüllümüz, Müftümüz öylesi bir hödüğü hoş görecek, görmezlikten, duymazlıktan gelecektir. 

     " Allah'a davet eden, dürüst ve erdemli davranan ve " Elbette ben kayıtsız Allah'a teslim olanlardanım " diyenden daha güzel sözlü kim olabilir?" ( Fussılet sûresi, âyet 33)

     Din günüllüleri ki, onlar yalnız imana değil, sâlih amele, saf iyiye de davet eden, İslâm'la insan arasına gerilen somut ve soyut her türlü çirkinliği, haramı, nehyi, azgınlığı, çirkefi, isyanı kaldırmak da din gönüllüsünün görevinin bir parçasıdır. 

      Halende emekli olmama rağmen Diyanet'in bir ferdi olarak, yaşımın ileri safhalarda bulunması nedeniyle, Başkanlığın, son kırk yılını iyi bilmekte, iyi veya kötü, zor vaya kolaylığını yakinen bilmekte ve düşünmekteyim. 

     Yurtdışında, bir grup kendini bilmez Fetö mensubu zavallının davetine icabet ederek, onların İslamî olmayan bir mekanda tertipledikleri çirkin tuzağa düşen ve resimlerin sergilenmesi sonucu, böylesi bir edepsizliği, orada bulunmayı onur ve iffetine, gururuna yediremeyip, ıssız bir yerde kendini ağaca asarak intihar eden din gönüllüsünü tanırım. 

       Din gönüllüleri, bu günkü potansiyele, güce, yüz binlere kolay kolay gelmemiştir. Onun içindir ki, merkezden taşraya kadar tüm din gönüllülerini selamlamamak mümkün değildir. Allah, onların amellerini, emeklerini zayi etmesin. 

     Sonuç yerine;

     Cumhuriyet döneminde, tüm Başkanların bu duruma gelmemizdeki emeklerini yakinen okuyan, takip eden birisiyim. İster M. Rifat Börekçi hoca deyin, ister Ahmet Aksekili hoca deyin, isterseniz, Tayyar bey deyiniz.

      Tamamı, İslam'a, insanımıza hiizmet etmek gayesiyle, minberi, kürsüyü, mihrabı doldurmuşlar, cemaatler, kendilerini taşlamış olsa da, onlar, bu taşları gül zannetmişler, çalışmalarına, yılmadan, bıkmadan, usanmadan devam etmişlerdir. 

      Din günüllerimiz, sadece mihrabı, minberi, kürsüyü doldurmamışlar, lüzumunda, Fransız bayrağını gönderden indirmek için, miilleti şaha kaldıran Sütçü imam olmuşlar, Rıdvan hoca olarak tarihe isimlerini altın harflerle yazdırmışlardır. Makamları cennet olsun.

     Kendi İlçem Afşin'a hizmet etmiş, Çakıroğlu Durdu efendiyi, Nasrullah hocayı, İbrahim Acar, Ali Kara, Ahmet Komşul, Hayrullah Balta gibi fedakar din gönüllülerini kim unutabilir? Hayrullah Balta hocamız, Afşin Ashab-ı Kehf külliyesinin açılışını yaparak, inşallah!.. milletimize bir şah eser bırakacaktır. 

      Yüzlerce hafızı kelam yetiştirerek, onları mihraba, minbere taşıyan Afşin'in meşhur hafızı Hasan Polat hocamızı hayırla, minnetle, sevgiyle, saygıyla anmamak mümkün müdür? Allah uzun ömür versin.

      Son söz olarak, Rabbim, Din gönüllülerinin yâr ve yardımcısı olsun. Daha ileri, ileriye hayri yolda koşmayı, sayü gayret göstermeyi, nasibi müyesser eylesin!.. Camiler ve din gönüllüleri haftası mübarek olsun!.. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın