Cennet Vatanımız, Nasıl “CİNNET Vatanı” oldu?
>>Bir önceki köşe yazımız olan “Hani, bir okul açmak, bir Hapishane kapatmaktı?” başlıklı yazının devamı olduğundan, öncelikle o yazının tekrar açılarak okunmasını tavsiye ediyoruz.
Hele hele o yazıyı okumamış olanlar, mutlaka önce o yazıyı okumalıdırlar…
>>Olaylara ve gelişmelere objektif bakan ve akl-ı selîm ile düşünen herkes görecek ve anlayacak ki, Cennet vatanımız, böylesine berbat ve önü alınamaz olaylarla çalkalanan “CİNNET VATANA” dönüşmesi, asla rast gele olmadı.
Gerçi, “bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur” atasözümüzün gereği olarak, gençlik ve yeni nesil sadece ihmal edilseydi, yine de bozulacaktı fakat bu kadar da bozulamazdı.
Maalesef gençlik ve yeni nesil, sadece ihmal edilmekle de bırakılmadı.
Öyle planlı desiselere, hilelere ve sinsi tuzaklara düşürüldü ki, bir takım ailelerin titiz davranmalarıyla, az bir kısmının bozulmaması mucize sayıldı.
Merhum Mahmud Efendi Hz.’nin tesbitiyle, “Sinsi Din Düşmanları Çanakkale’den giremediler, fakat ÇANAK ANTENDEN girdiler” sözü aynen tahakkuk etti.
Bir önceki yazımıza, ek olarak devam edelim:
Milli Eğitim Müfredatımızda, Din, Îman ve Ahlâk eğitiminden bir asır mahrum bırakılan nesil, deist ve ateistliğe hazır hâle getirildikten sonra, Televizyonlardan tâ reklamlara kadar, internet, medya, sokak ve mahalle baskılarıyla, âdetâ çökertildi.
Sözde Ahlâk dersi öğretmenleri bile, kendisine göre ahlâkı anlatırken, Yüce Dînimizce lânetlenmiş olan kollarındaki dövmelerle, gençliği özendirerek kötü örnek oluyordu.
Bazı bayan öğretmenler ise Nûr Sûresi 31. Âyet ve Ahzab Sûresi 59. Âyetleri fiilen çiğneyerek, nesillere yanlış örnek oluyorlar.
Dinden, Îmandan ve Ahlâktan yoksun yetiştirilen nesil ise bir asır boyu erozyona uğratıldı. Deist ve ateistliğe hazır hâle getirildikten sonra, çilingirdeki yarı işlenmiş anahtarlar gibi, dileyen el atıp terörist yetiştirdi.
Dileyen el atıp din düşmanı siyasetçi yetiştirdi.
Dileyen el atıp din düşmanı öğretmen yetiştirdi.
Dileyen el atıp din düşmanı artist ve oyuncu yetiştirdi.
Dileyen el atıp LGBT ve IRZ düşmanı nesil yetiştirdi.
Dileyen el atıp Hakka, hukuka, yasalara ve insanlara âsî nesil yetiştirdi.
Sonra da “nereden çıktı bu sabırsız, âsi, kavgacı, anaya-babaya isyan eden, döven, hatta basit menfaatlerine dokunduğu için katleden insanlar?” ..diye acı feryatlar başladı.
Atasözlerimiz bizleri “Rüzgâr eken, FIRTINA biçer” diye ikâz etmemişler miydi?..
Mademki gerçekler böyle; Yâ hak ettiğimiz acıklı ahvâle razı olup, şikâyetlere ve feryatlara devam edeceğiz. Veya her problemin bir çözümü olduğunun bilinciyle, tam bir kararlılıkla KESİN ÇÖZÜME odaklanacağız...
KESİN ÇÖZÜM:
Hangi değerler ihmâl edildiyse, engellendiyse veya kaybettirildiyse; o değerler ÂCİLEN ve tam bir kararlılıkla îmar ve inşâ edilmelidir. Yani tüm okullarımızda çok ciddi biçimde, ÎMANLI NESİLLER YETİŞTİRMEK için, çok kararlı adımlar atılmalıdır...
Aksi halde bunun vebâli, bu acı tablo ile ve CİNNET Vatanı ile de kalmayacak!..
Artarak devam edeceği gibi, Dünyamızı da Âhiretimizi de Cehenneme çevirecektir.
Tüm okullarımızda çok ciddi biçimde ÎMANLI NESİLLER YETİŞTİRMEK için, çok kararlı adımlar atıldığında ise birkaç sene sonra, birbirilerine güvenen, yardım eden, Hakka, hukuka, yasalara ve insanlara saygılı bir nesil yetişmeye başlayacaktır.
Bu asla bir hayal veya yorum değil; bu çözüm prensipleriyle, ASR-I SAÂDET yaşandı.
Bu çözüm prensipleriyle, SADAKA TAŞLARI güvencesi asırlarca yaşandı.
Bu çözüm prensipleriyle Fatih Sultanın halkı gibi; “kendisi siftah ettikten sonra, müşterilerini diğer esnafa yollayan” yardımlaşmalı ve dayanışmalı bir asır yaşandı.
En önemlisi de bu çözüm prensipleriyle; üç günlük dünya hayatının câzibesine kapılmayan, SONSUZ ÂHİRET Hayatı için Azami eğitimler alıp uygulayan, huzurlu asırlar yaşandı.
İŞTE İLÂHİ MÜJDELER:
O iman edip sâlih amel işleyenler var ya; işte DÜNYADA HUZURLU BİR HAYAT, âhirette de varılacak yerlerin en güzeli olan cennet, onları beklemektedir. (Ra'd Sûresi, 29. Ayet.)
Onlar için DÜNYA HAYATINDA DA, âhirette de müjdeler vardır. Allah’ın verdiği sözlerde ve hükümlerinde asla değişme olmaz. İşte en büyük başarı ve kurtuluş budur. (Yunus Sûresi, 64. Âyet.)
Yüce Rabbim bizleri de, ülkemizi de o huzura ve mutluluklara kavuştursun.
Yani, yazı başlığındaki acı tablo ÎMÂR ve İNŞÂ edilmiş olarak, CİNNET VATAN, yeniden CENNET VATAN Hâline gelsin. Âmîn, Âmîn Âmîn, Elfü elfi ÂMÎİİİN…
Vesselâm.
Facebook Yorum
Yorum Yazın