Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

Dava Adamlarına Yol haritası

İLK İNEN DÖRT SURE, DAVA ADAMLARINA YOL HARİTASIDIR !.. 


     Yirmi üç yıllık vahiy sürecinin ilk kelimesi " oku" dur. Bu bir " yap" emridir ve her emir bir inşadır. Gaye, vahyin muhataplarını ihya ve inşa etmesidir. Sure-i celilenin ilk inen beş ayeti kerimesi, insanın öğrenmesi, tahsil yapması, hayatı, hayata dair hususları öğrenme yeteneğidir. 

    Çünkü, bu ayetler, bilgiye, insanın öğrenme yeteneğine ve araçlarına dikkat çekerek yapmıştır. Bu ayeti kerimeler, insanın en başta gelen temel sorununun, doğru bilgiyi elde etmek , üretmek ve iletmekle ilgili eğitim, öğretim süreci olduğunu gösterir.  İşte, ilk inen beş ayeti kerimenin meal ve anlamı: 

     " OKU yaratan Rabbin adına, O insanı sevgi ve alâkadan yarattı. Oku! Zira Rabbin sonsuz kerem sahibidir; O insana ( bilgiyi) kalemle ( kaydetmeyi) öğretti, O insana bilmediklerini öğretti." ( Alak sûresi, âyetler 1,2,3,4,5) 

     Kalem suresinin ilk ayetleri:

     " Nûn...KALEME ve ( onun) yazdıklarına yemin olsun! " ( Kaleme sûresi, âyet 1)

      1- Sûre müşriklere cevap ve tehdit içermektedir. 2- Meydan okumave/veya dikkat çekme işlevi de olan mukatta'a harfi ile başlayan ilk sûresidr. 3- Âhireti inkar edenlerin " eskilerin masalları" sözü nakledilmektedir. Bu sözü söylemeleri için de " açık davet" şarttır. Şimdi Müzzemmil sûresini teati edelim:

     " Sen ey ağır yük yüklenen ( Nebi)! Kalk gecenin ilerleyen bir vaktinde! Gece yarısı, ondan biraz eksilt, veya biraz ilave et, ve oku Kur'an'ı sindire sindire! Çünkü Biz, sana ağır bir söz indireceğiz; Elbet ( şu) gece dirilişi var ya işte o pek derin bir iz bırakır ve okuyuş açısından daha bir etkilidir, üstelik gündüzün seni bekleyen bir yığın görev vardır." ( Müzzemmil sûresi, âyetler 1,,2,3,4,5,6,7) 

     Şimdide, dava adamlarının yol haritasını belirleyen dördüncü sûre olan Müddessir sûresinin ilk bölümlerini arzedelim: 

     Müddessir sûresi de, tartışmasız ilk inen sûrelerden birisidir.  Şimdi buyrun ilk inen ayetlerini birlikte inceleyelim:

     " Sen ey içine kapanan kişi! Kalk ve insanları uyar! Sadece rabbini yücelt! Elbiseni temiz tut! Bütün pisliklerden uzak dur!" ( Müddessir sûresi, âyetler 1, 2, 3, 4 5)  Şimdi konu ile alıntımızı değerlendirelim: 

     " İlk inen dört sûrenin ( Alâk, Kalem, Müzzemmil, Müddeessir) ilk kelimeleri dâvâ adamlarına yol haritası verir: " Oku, yaz, kalk ve uyar!" Kur'an, önce ilkeleri net şekilde iman edenlerin zihinlerine ve günüllerine nakşeder. Sonra o ilkeler gerçekten iman edilmiş, uğruna her şey feda edilebilecek olarak içselleştirilmişse mutlaka pratik hayata yansır. 

     Değilse, iman edilmemiş, içselleştirilmemiş, sadece sloganlaştırılmıştır. Ama, sosyal ve siyasal hayata hâkim kılınması, nice peygamber örneğinde olduğu gibi çoğu zaman mümkün olmaz. İnsan, neticeden ziyade, yaptıklarından sorumludur. 

     Yapması gerekenlerde, önce vahyin " yap" dediği şeyler olmalı, vahiy ve Nebî, nereden başladıysa oradan başlanılmalı, neyin üzerinde ne kadar durduysa o hususların üzerinde o denli durulmalıdır. 

     Bazıları rahatsız olsa da vahyin ve Nebî'nin üzerinde durduğu temel kavram: " Tevhid'in ikamesi, "şirk"in izâlesidir. Ne olursa olsun bir şeyler yapılmalı diyemeyiz, ne yapılması gerekiyorsa o yapılmalı diyebiliriz. 

     Önemli gördüğümüz şeyi ( hak olanı) gerçekleştirme çabamız öne çıkmalıdır. Yani yapılan eylem " ibadet" olmalı, gösterilen çaba " cihad" kategorisine girmelidir. Yoksa insan kendini aldatmış olacak, hâşâ , farkında olmadan " Allah'a din öğretmeye" ( 49/Hucurat, 16) kalkışma küstahlığına düşecektir. 

     Kulunu en iyi tanıyan ve hayatın nasıl ıslah edilip düzenleneceğini en iyi bilen Rabbin ilkelerini öne çıkarmaktan  başka çözüm yoktur. Kur'anî ilkelerin pratiğe geçirilmesi konusunda yöntemi Resûl belirleyecektir. 

     Gösterilen tavır , " nebevî usûl"le icrâ edilmelidir. Günümüzün çetrefilli olaylarına referans Muhammed (as)'ın sünnetinde bulunmadıysa, diğer peygamberlerimizin uygulamalarından çıkarılmalıdır." ( İktibas/ A. Kalkan, Haziran 22010, sayfa 40-41) 

     Dava adamlarımız, gecelerinde uyumayan, gündüzlerinde köşe bucak davet, tebliğ v e Kur'anî faaliyetde bulunan insanlardır, tıpkı Resul (sav) gibi, bu dört sure-i celileden güç alarak, ilham alarak hareket etmeli, küfrün, batılın, sapıklığın üzerine üzerine gitmelidir. 

     Çünkü, dava adamlarımız, kendilerine Allah'a adamış, nefisten, candan, tenden, yardan ve yarandan feragat ederek, İslam'ı aziz bilmişler ve onu hakim kılmak için tüm nefislerini ve nefeslerini bu yolda tüketmişlerdir ve tüketeceklerdir. 

     Nasıl ki, büyük Resûl; Hira'dan Mekke sokaklarına indiği zaman, tıpkı yeniden doğmuş, yeniden can gelmiş gibi " Dessûrûnî, dessûrûnî" haykırışı ile Mekkeli küffarların, müşriklerin üzerine üzerine yürümüştür. 

     Onun içindir ki, bu günde, dava adamlarımız, kutlu mesajı üstlenip, sokakları kirleten mistiklerin, batılların, hurafelerin, Fetö'ların, Mehdicilerin, Mesihcilerin tepesine bineceklerdir. 

      Aksi halde, sayılan zümrecikler bu aziz milleti uyutamaya, uyuşturmaya, beyinlerini dondurmaya, düşüncelerini batılla doldurmaya devam edeceklerdir. 

     Sonuç yerne;

     Maalesef, ülkemiz sokakları kirletilmektedir. Batıl sevicileri tarafından kirletilmekte, Fetö canavarı tarafından uyuşturulmaya devam edilmektedir. 

     Bu aziz millet evlatlarının, alın terleri, helal kazançları, ABD. küffarına kaçırılmakta, Siyonizme, Yanudiliğe hizmet edilmeğe çalışılmaktadır. 

      Dolayısıyla, davaya inanan kutlu dava insanları, tüm benlikleri ile bu yola müteveccihen yönelecekler, hiç bir kimseden, şerden, dinsizden, imansızdan, inkarcıdan korkmadan, ürkmeden davalarına hizmet edeceklerdir. 

      Elde Kur'an, meal, tefsir, hadis, ilim ve bilimle yollarına koyulup, dimdik hedefe doğru pervaz edeceklerdir. Aksi, halde, durağanlaşırlarsa, statik halde kalırlarsa ,hiç bir yerden su almayan havuz suyu gibi, göl suyu gibi kirlenecek, sonrada kokuşmaya yüz tutacaklardır. 

     Dava adamlarımız, gönülden inanmış, Allah'ın tüm emirlerini yaşamak, yaşatmak için, Kur'anî bir bütün haliyle kavramışlar, onu millet fevkinde hakim kılmak için can feda çalışmaktadırlar.. Selam olsun onlara.. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın