Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

En Çok Zararı Araplar Görmüştür

İMPARATORLUĞUN YIKILIŞINDAN SONRA, EN ÇOK ZARARI ARAPLAR GÖRMÜŞTÜR!..  

Tam tamamına 4 asırdır, Araplar, rahat etmişler, dinlerinin emirlerini doya doya yaşamışlar, açlık, kıtlık, yokluk nedir görmemişlerdir!...

     Tefrika yok, bölünme yok, kardeş kardeşi öldürmüyor, gönderde ezan, camiler taa kapısından mihrabına kadar açık, din adamları özgürce konuşmakta, halk; korkusuz, engelsiz, gönülleri özgür olarak İslam'ı yaşamışlardır.

     Tam tamamına dört asır!.. Koskoca Ortadoğu Arapları ve ülke insanları yemişler, içmişler, ellerini sıcaktan soğuğa vurmamışlardır. Sınırlarda nöbet tutmamışlar, askerliğin kapısından girmemişler, kışlaya hasret kalmışlar, şer güçlerle, düşmanlarla uğraş vermeyerek, tamamıyla yüklerini Osmanlı'nın omuzuna yüklemişlerdir. 

     Tüm bu refaha, huzura rağmen, konfora binaen, böylesi bir lüks yaşamı hazmedememişler, Batı aktörlerinin kışkırtması ile, cıfıt, hızlı ajan, müfrit Osmanlı düşmanı Lawrens'in ve benzerlerinin kandırması  ile, bizim biçare Araplar, Cemal paşanın, Mustafa Kemal Paşanın ve Medine müdafii Fahreddin paşanın askerlerine silah çekmişlerdir. 

     Bu konuda, şu alıntı yazımı arzetmek istiyorum: " Yıllar önce bir grup yaramaz çocuğun etrafında toplandığı ve yaraladıkları bir kediyi fark etmiştim. 

     Darbelerin nerden geldiğini bilmez bir vaziyette, direnme gücü göstermeyip kaderine teslim olmuştu. Çocukları uzaklaştırdım ve yaralarını tedavi etmek amacıyla sokaktan eve getirmek için yaklaştım. 

     Yalnız az önce bütün darbelere teslim olan kedi, kendisine yardım için uzanan eli tırmalayarak korkusunu ifade ediyordu. Bir kaç kez tekrarladım ancak aynı saldırganlıkla hareket ediyordu. 

     Çocukların eliyle acıyı tatması sonrası kendisine yardım için uzanan bir dost elini ayırmasının zorluğunu düşündüm ve kendi haline bırakarak yoluma devam ettim. 

     Doğal olarak ne Araplar bu kedidir ve ne de Türkler destek olmak için uzanan el. Uluslar arası ilişkilerin bu örnekle basitleştirilmesi mümkün değil. 

     Fakat bir vizyona sahip olmayan, nereden geldiğini ve nereye gideceğini bilmeyen insan, bu kedi gibi hareket eder. Çünkü dostu düşmandan ayıramayan insan, korkulu ve gergin haldedir. Kendisine uzanan her eli, düşman eli sanır." ( İktibas, Mart 2009, sayfa 70)

      Bu kedi hikayesinde olduğu gibi, maalesef, Ortadoğu ülkeleri ve milletleri mağdurları, mazlumları, sahipsizliği, kimsesizliği yaşamaktalar, kendilerine usanan bir dost ve hami eli aşkla, iştiyakla arzu etmektedirler. 

     Bu gün bile, niçin Afrin'da, Carablus'(ta, Münbiç'te, El-Bab'ta ve sair yerlerde, çocuklarımız; hiç bir şeyden korkmadan, ürkmeden şehitler vererek Suriye topraklarını şer güçlerden korumaktadır!.. 

     Orta Doğu milletleri, yönetilmeye, Türkiye'nin himayesine muhtaç ve mecbur milletlerdir. Çünkü, küçücük bir devlet ve millet olan İsrail Yahudisine karşı bir başarı,, kesin sonuç gösteremiyorlar!.. 

     1948'den beri, 1967'den bu yana, Yahudiler; Orta Doğu milletlerinin tepesinde Demoklesin kılıcı gibi durduğu, başını kaldıranın başına bombalar yağdırdığı dünya milletlerinin  malumudur.  Demek ki;

     " Araplar ve Türkler siyam ikizleri gibidir. Ortak tarihleri bin yıla uzanır. Aralarındaki ilişki ise Ukrayna ile Rusya arasındaki ilişkiden daha derindir. Fakat Batı, 1. Dünya Savaşı sonunda her ikisini ayırmak için amansız bir operasyonda bulundu ve bu operasyon iki milleti , minimum düzeyde yaşam sürdürmek için Batı'nın gıda ve oksijen tüplerine ihtiyaç duyan kötürüm iki millete çevirdi." ( a. g. d.) 

     Sonuç olarak;

      Arap alemi; İmparatorluğun evladlarına muhtaç milletlerdir. Disiplinli, eğitimli, kuvvetli askeri ile, bin yıllık Anadolu tarihi ile göz doldurmakta, sair dünya milletlerinin de dikkatini çekmektedir. 

     Koskoca, dünya zengini Suudi'nin yaptığına bakmalıyız ki, Cemal Kaşıkcı cinayeti ile, herkesi , alemi ve dünya milletlerini kendilerine sövdürmekte, Batı'nın, Sarı kafalı Trump'ın bile hücum ve salvolarına maruz kalmaktadır. 

     Medine'de, bundan üç beş yıl önce, hacılarımı Tren istasyonuna götürmüştüm,.Orada biriken, paraya, pula kul olmuş Arap görevlilerinin, hacıların tren lokomotofini, vagonunu görmelerine karşılık beş riyal istemeleri halen beynimde şimşekler çaktırmaktadır. 

     Bir kere utanmak gerek!.. Söz konusu atıl duran tren vagonlarını, atamız Ulu Hakan Sultan II. A. Hamid han, bin bir zorlukla , müşkülatla, "Arap kardeşlerim rahat etsinler" diye yaptırmıştı.  Utanmak lazım!.. Hasılı,

      Arap milletleri; asırlardan beri bir şey yapamadıkları gibi, bundan sonraki zamanlarda da bir hüner gösterecek halleri bulunmamaktadır. Onlar için geçer akçe, çok evlilik, zevkü sefa, işret, içki, kumar ve belden aşağısına hizmet olacaktır..Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir
 

Facebook Yorum

Yorum Yazın