Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

GENÇLİĞİMİZİ; DİN İSTİSMARINDAN NASIL KORURUZ?,,

     Konumuz, milletimizin, ülkemizin, ailemizin ve tüm geleceğimizin bir sorunu olduğu için herkesi, her kesimi tüm bireyleri alakadar etmektedir. 

     Sokak başları, cadde ortaları, eğitim ve öğretim yuvalarının önleri, bir kısım " din istismarcısı" tarafından tutulmuş, " bize gel", " bizim şeyhe tabi ol", " bizim dergahta yatar kalkarsın",  " her türlü yardımı sana yaparız",  " yatılı kalman için yurt buluruz", ve benzeri teklifler, gençlerin dikkatini çekmekte, cazip bulduğundan ötürü  gençler bu tür tekliflere hemen atılmakta ve kabul etmektedir. 

     Oysa, gitmiş olduğu, şartlarını kabul etmiş olduğu mekan " din istismarcısı" bir mekandır. O mekanda, öğrenci genç, ders kitaplarını rahat okuyamaz, dergahın ve kapılandığı yerin şeyhinin eserleri dışında bir eserle meşgul olamaz, hatta, Kur'an bile okuyamaz haldedir.

     Anne-babalar ve eğitimciler!..

     Gençlerimizi " din istismarı" tuzağından korumak, kollamak ve kurtarmak için sizlere büyük görevler düşmektedir. Evde, okulda ve her alanda genci takip etmeli, ne yaptığını, nereye gittiğini, ne okuduğunu kesinlikle bilmeliyiz. Bilmeliyiz ki, gençler elimizden uçup gitmesin.

     Örneğin; kırk yıl gibi bir zaman diliminde gençlerle ilgilenmedik de ne oldu? 15 Temmuz haini, kendi yazmış, derlemiş olduğu kitaplar dışında, etrafında toplamış olduğu gençlere, Kur'an bile okutmamıştır. 

     Oraya hasbelkader kapılanan genç, bir nevi robot edilmiş, Fetö'nun hikayelerini içeren kitaplar dışında başka ilmi, dini, tarihi ve faydalı tüm eserlere kapılar kapanmış, yasaklanmış ve okumamaları üzerinde durularak, gençlerimiz robot haline getirilmiştir. Onun içindir ki;

     " Gençler, sahip oldukları potansiyel, dinamizm ve dini anlamda yönlendirmeye açık oldukları düşüncesiyle, din istismarcılarının öncelikli hedef kitlesi durumundadır. Dini istismar eden kişi veya gruplar, gençleri istedikleri şekilde etkilemek, yönlendirmek ve onlardan faydalanmak için  toplumda en yüksek değere sahip olan dinî kalıpları kullanırlar.

     Helal, haram, günah, hak, mezhep, tarikat, cihad vb. dinî kavramları, hatta ayet ve hadisleri kendi çıkarlarına alet ederler. Gençlere sundukları bir takım hizmetleri Allah rızası için yaptıklarını söylemelerine rağmen, kutsal değerleri kullanarak menfaat sağlamaya çalışırlar. 

     Son yıllarda ülkemizin mücadele ettiği Fetö ve benzeri yapıların gençleri din istismarıyla kendilerine bağladıkları, iradelerini kullanamaz hale getirdikleri bilinmektedir. 

     Bu tür örgütler, arayış içindeki gençlere önce, " Sen farklısın, diğerlerinden üstünsün, bu hakikatleri ancak senin gibi seçilmiş kişiler anlayabilir." muhtevalı mesajlar vererek gençlerin kendilerini özel ve seçilmiş hissetmelerini sağlamaktadır.

     Daha sonra gençlerin grup dışından insanlarla görüşmelerini engellemek maksadıyla çevrelerini örgüt mensuplarıyla örerek  dış dünyayla hatta aileleriyle bağlarını koparmaktadır. 

     Gençlere grup liderine mutlak itaatin imanii bir konu olduğunu dikte eden istismarcı gruplar, diğer dinî gruplara mensup olan ya da farklı yorum yapan kişileri tekfirle ehli sünnet olmamakla itham etmekte, istismar alanını genişletmek için grup kimliğini/aidiyetini Müslüman kimliğin önüne geçirmektedir. 

     Genç bireylerin kendi hayatlarıyla ilgili karar verme süreçlerine de dinî istismar ederek müdahil olmaktadırlar. Üniversite tercihi sırasında " Şu bölümü yazmazsan davaya ihanet etmiş olursun, hakkımızı helal etmeyiz." bir grup sorumlusu sebebiyle;

     " Acaba ben kendi istediğim bölümü tercih etmekle günah mı işliyorum?" diye kendini suçlayan ve zor günler yaşayan bir öğrencim , yurtlarında kaldığı dinî grubun okuyacakları kitapları, eğitim görecekleri üniversiteyi bile kendilerinin seçmesine izin vermediğini anlatmıştı." ( Diy. Aylık, Kasım 2018, sayfa 24, Z. Işık)

     Sonuç olarak;

     Yukarıdan beri izah etmeye çalıştığım gibi, gençleri, korumak, kollamak, takip etmek zorundayız. Öylesi, hala sinsice, kurnazca. çaktırmadan devam etmekte olan Fetö yapılanmasına karşı, ehl-i sünnet düşüncesi altında, sinsi propağandalara karşı sıkı bir takip halinde olmak zorundayız..

     Çünkü, basın, medya, internet, Faceebook ve sair alanlar, tüm bu izah etmiş olduğumuz şer gruplarına karşı kapılarını açmış, kimi şifreli, kimi gizli parolalı isimler altında amaçlarını geçekleştirmek için çalışmaktadırlar..

     Gözleri, ülkemizde günden güne çoğalan, yayılan İHL'leri kötülemek, İlahiyatlara iftira atmak, Diyanet'in verimli,. üretken hizmetlerin kötüleyerek kendi çıkarlarını, menfaat devşirmelerini öne çıkarmaktır. 

      Örneğin; " Kur'an'ın Güncellenmesi" hususunda, Diyanet İşleri Başkanına verilen hizmeti akamete, hezimete uğratmak için her türlü engelleyici, yıpratıcı hünerlerini çekinmeden göstermektedirler. misalen , kendilerine tabi olanları cennete uçurur iken, Devlete ve Diyanet'e ait hizmetleri " Ehl-i sünnet" dışı olarak tavsif etmektedirler..

      Tüm bu anlatılanları nazari itibare alarak, gençlerimizi, gençliğimizi, Feto'nun ve sair yobaz, yıkıcı, tahrip edici örgüt, grup, klik ve mistik çevrelerden korumalıyız.. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın