Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

Gurbette Vefat Edeni Vatana Taşımak

 " Her can ölümü tadacaktır; şu da var ki, Biz sizi seçip ayırmak için hayır ve şer ile sınava tabi tutuyoruz. ZATEN SONUNDA Bize döndürüleceksiniz." ( Enbiya sûresi, âyet 35 ) 

     Malumdur ki, Kur'an şerri Allah'a nisbet de izafe de etmez. Bu ayette de şer Allah'a ne izafe nede nisbet edilir. Sadece Allah'ın " Hayır ve şer ile imtihan ettiği" buyurulmuştur. 

     Bu ayeti kerime  mealinden yola çıkarak, bu günkü konumuzu, diyarı gurbette ölenlere, can verenlere, kimilerinin gurbete defnedilip, kimilerinin vatana taşınmalarına ayırdım. Allah, hiç bir kimseyi, vatandan uzakta, sıla hasretiyle gurbette bırakmasın?

      Tam tamamına otuz yıldır gurbetteyim. Bir Batı ülkesi olan Hollanda'da!.. Söz konusu otuz yıl içerisinde neler gördüm, nelere müşahit bulundum bunu yazılara dökmek, satırlarla ifade etmek oldukça zor olacaktır!.. 

     İlk yıllarda, ölenlerimiz için zorluk yaşıyorduk. "Gurbete mi defnedelim, yoksa zorlukta olsa vatana mı gönderelim?" Yurttaşların kendi aralarında kurmuş oldukları Cenaze kuruluşları vasıtasıyla, kör topal gönderebiliyor, bu derneğe üye olmayanları da öldükleri yerde defnederdik!. Onun içindir ki,

     Gurbette, her şehir mezarlığının kenarında, köşesinde, bucağında irili, ufaklı kabirlerimiz bulunmaktadır!.. Ama, bir gün geldi ki, Diyanet cenaze teşkilatları kuruldu ve gurbette ölen insanlarımızı taa kendi köy mezarlıklarına varıncaya kadar  taşımaya başladı. Sözün burasında konu ile ilgili önemli ve müthiş bir yaşanmışlığı buraya alacağım: 

     " Vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu, ölümleri halinde cenazelerinin Türkiye'ye, hatta köylerine gömülmesini istiyor. Ama bunun için yeterli imkânları olmadığından her hangi bir yerde cenaze vuku bulduğunda ölenin yakınları, bu ülkelerdeki vatandaşlardan yardım toplayarak cenazeyi Türkiye'ye nakletmeye çalışıyorlar. 

     Ancak, gerçekten ölen biri için yardım toplandığı gibi, bir takım istismarcılar da cenazeleri olmadığı halde yardım toplamaya çıkıyorlar. Bunun örnekleri var. 

     Bu arada para vermek istemediği için  " Tam ölecek zamanı bulmuş" gibi rencide edici sözler sarfedenler de eksik olmuyor, başka ilginç olaylar da yaşanıyor. 

     Mesela Fransa'da işçi olarak çalışan bir vatandaşımız babasını misafir olarak yanına getirmiş, ama bir müddet sonra baba hastalanmış ve ölmüş. Para toplamayı içine sindiremeyen  bu vatandaşımız, o günler izin mevsimi olduğu için nasıl olsa Türkiye'ye gidiyorum, demiş ve babasını bir halıya sararak minibüsün üzerine yerleştirmiş ve yola çıkmış.

     Yugoslavya'nın girişinde gecelemek üzere bir parka girip sabahlamış. Fakat sabah  uyandığında bir de ne görsün, halı çalınmış, cenaze de ortada yok...." ( Zorlukları Aşarken, T. Altıkulaç, C I, sayfa 412-413. A. Sevinç) 

     Gelmiş olduğumuz nokta?

      Hamdolsun ki, gelinen nokta çok çok iyidir ve güzeldir. Gurbette, kuruluşlar cenaze teşkilatlarını kurmuşlar, söz konusu teşkilatlar harıl harıl çalışmaktadır. 

     Bendeniz, Hollanda'da görmekte ve yaşamaktayım ki, her vatandaşımız cüz'i bir meblağla cenaze fonuna üye olmakta ve cenazesi olunca da hemen, derhal cenaze alınarak, vatana taşınmaktadır. 

     Örneğin, Hollanda ülkesinden uçağa alınan bir mevta; Türkiye'de indiriliyor, hemen akabinde hazır bulundurulan ambulans veya cenaze arabası ile köyüne, mahallesine ulaştırılmaktadır. Hatta, bazı refakatçilerin de geliş-gidiş masrafları karşılanmakta, ölü sahibine destek olunmaktadır. 

     Netice olarak;

     Müslüman Tür insanı, Avrupa'yı neredeyse İslamlaştırmış, " Türkistan" yapmış, köşe bucak minarelerle, kubbelerle donatarak, insanımıza ve tüm insanlığa hizmet etmektedir. 

     Zaten, Osmanlı milletimiz, bu tutumu yapmış, İslamî kültür alanında hizmetlerde bulunmuş olsaydı, ne yapılan camilerimiz, mescidlerimiz yıkılır, nede kültür varlıklarımız hak ile yeksan olmazdı!.. 

     Onun içindir ki, gönlümüz şunu arzu etmektedir!.. İslam, Kur'an; çağa hitap etmeli, kürsü insanları bunu göz ardı etmeyerek, Müslümanlığı; 21 nci çağa konuşturmalıdırlar. Yoksa;

      Geçmişe dayalı hurafelerle, hikayelerle oyalanmak, " dedim" " dedi"lerle vakit geçirmek, bu aziz millet evlatlarına bir hayır getirmeyecektir. 

      Son söz olarak, tüm dünyada geçerli, sözü  tutulan olarak yaşamak istiyorsak ki, istiyoruz!.. Kur'an'ın okunması, anlaşılması ve emirlerinin yaşanması için çaba göstermeliyiz!.. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın