Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

HER ALANDA BULANIK VE BELİRSİZ ÇERÇEVELER ÇİZİLİYOR!..

GÜNÜMÜZDE; HER ALANDA BULANIK VE BELİRSİZ ÇERÇEVELER ÇİZİLİYOR!..

     Gün geçmiyor ki, her an, her dem, İslam'ın aleyhine gelişmemiş bir gün ve bir hal olmasın!.. Sanki, ülkeler, milletler el birliği etmişçesine sürekli aziz İslam'ın aleyhine bir propağanda, yanlış bir algı ileri sürerek, Müslümanlar zan ve töhmet altında bırakılmaktadır. 

       Halbu ki, ezilen Müslüman, ülkesi yağma edilen Müslüman, diri diri, canlı canlı kaburgaları kırılarak dünyaya teşhir edilen yine Müslüman, sanki tüm Müslümanlar Akif'in lisanı ile " Viranelerin yasçısı" durumuna düşürülmüştür. 

     Örneğin, şu günlerde, Filistin'da, Gazze'de, Kudüs'te meydana gelen çirkin, nefret uyandıran aksülamel haller bunun, bu dediklerimin apaçık göstergesidir.

     Bilmem ki, aziz İslam ve gariban Müslümanlar, ne zaman kendilerine gelecek, "biz böyle değiliz" diyeceklerdir?  Şu alıntı yazımı birlikte teati edelim;

     " Günümüz dünyasında her alanda bulanık ve belirsiz çerçeveler kullanılıyor. Olayları, düşünceleri, kavramları, asli bağlamlarından kopartmak suretiyle değerlendirdiğimizde büyük yozlaşmalarla karşılaşıyoruz. 

     Ekonomik gelişme, zenginlik, siyasal/kültürel bir gelişmeye/ zenginliğe yol açmıyor. Türkiye ekonomiik anlamda gözle görülür bir gelişme kaydederken kültürel açıdan, hiç bir gelişme kaydedemiyor, hiç bir şekilde özgün bir içerik üretemiyor.

      Türkiye her alanda kültür ithal etmeye devam ediyor. Bu durum korkunç bir kültürel bayağılaşmaya yol açıyor. Kültürel gündemimizi kendimiz belirleyemiyoruz. Laikliği, modernleşmenin ve batılılaşmanın vaz geçilemez bir unsuru gibi değerlendirme yanlışı devam ediyor. 

     Bu gün, Avrupa entelektüel hayatı, laiklik sonrası dönemi tartışırken, Türkiye entelektüel anlamda derin bir taşralılığı  yaşadığı için neyi, ne zaman, hangi ölçüler içerisinde  tartışacağına kendisi karar veremiyor. 

     Laiklik,  Cumhuriyet tarihi boyunca ideolojik bir baskı aracı olarak kullanılsa da, İslam ve Müslümanlar siyaset üzerinde bir şekilde etkili oldular. 

     Bu günün dünyasında, İslam'ın nasıl algılanması gerektiği  konusunda, Müslümanların nasıl ve ne yönde davranmaları gerektiği konusunda Batı dünyası belirleyici olmaya çalışıyor.

     Yahudilerin, Hristiyanların ve Hinduların sınırsız aşırılıkları hiç gündeme alınmazken, sürekli olarak İslam ve aşırılık birlikte kullanılıyor ve gündemden hiç düşürülmüyor. Yıkıcı ve çarpık bir İslam imajı için çok yoğun çabalar harcanıyor." ( İktibas, A. Müftüoğlu, Mayıs 2009, say.19)

      Hakikaten, bu ifadelere katılmamak mümkün değildir. Batı dünyası, ABD ve İsrail her mes'elesini kendileri belirlerken, niçin Müslüman ülkeler onların ağızlarına, ağızlarından çıkacak gündemi oluşturacak ifadelere bakmaktadır ki? 

      Daha dün, Brüksel Nato zirvesinde olanlar, gündemi meşgul edenler meydandadır. Mes'elelere, çıkar., menfaat, yaptırım gözüyle bakanlar, bir türlü mes'eleye empati yaparak bakmamışlar, ezilen, horlanan Müslüman milletlerin hallerini gündeme almamışlardır. 

      ABD. lideri Joe Biden, bir türlü asıl mes'eleye değinmemiş, ne Feto cambazını gündeme almış, nede Güney ve Doğu bölgemizde meydana gelen terör olaylarına değinmemiştir. 

      Ülkemiz, devletimiz bir Nato üyesi olmuş iken, Nato üyesi olmanın tüm sıkıntılarını göğüslerken, kendi fayda ve menfaatına olacak hiç bir mes'eleyi yakalayamamış, izah edememiştir. 

       Oysa, ülkemiz; Kıbrıs'ta yalnız bırakılmış, bir avuç Kıbrıs Türk'ü hali hazır dünya gündemine girememiştir. Kore harbine katılırken, yüzlerce insanını Kore topraklarında şehid verir iken. kimsenin "gıkı" bile çıkmıyor, şehid olanlara tazminat konusu bile mevzu olmuyordu. 

      Diğer taraftan, dört-beş milyon Suriye Müslümanı, ülkemize iltica ederken, onların Batı'ya iltica etme hususları bile düşünülüyor, " aman!.. Sakın onları Batı'ya göndermeyin!" tenbihi halen bile utanmadan yapılmaktadır.

      Netice ve sonuç olarak;

     Maalesef, günümüz dünyasında başta ülkemiz olmak üzüre, tüm İslam ülkelerinde ortam çok karışık, işin içinden çıkılmaz  durumdadır. 

      Türkiye ve Müslüman Türk milleti olarak, belilrleyici, görüş, düşünce olarak etkin durumda değiliz. Örneğin, ülkemizin, tüm bu dünya için faydalı, üretken çabalarına rağmen, Batı kapısında bekletilmesi ayıbın ayıbı, çirkinliğin çirkinliğidir. 

      Ülkemiz, Devletimiz ne olur Batı üyesi olursa? Hiç bir şey olmaz!.. Sadece üretimde, kalkınmada, genç dinamizmde atıl ve sürünen Batı'ya payanda olmuş olur. 

      Yani, Batı ülkelerinin, ülkemizden, milletimizden korkması, çekincesi boşunadır. Bu gün Batı ülkelerinde altı milyon Türk insanı yaşamaktadır!.. Bu kitlenin, nerede, ne zaman, hangi alanlarda kural dışı halleri, yaşamları olmuştur ki?

      Müslüman Tür insanında, anarşizm, terör, aşırılık, boykot, bombalı eylem, kural ihlalinin olması mümkün değildir. İnsan haklarına, hangi inançtan, hangi dinden olursa, olsun, bu günkü Yahudilik gibi, saldırganlığı kat'iyyen tasvip edecek değildir. 

       Rabbimiz!.. Bu milletin yâr ve yardımcısı olsun!.. Selam ve dua ile...

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın