Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

İKİ MEŞHUR PEHLİVAN

İKİ MEŞHUR PEHLİVANIN GÜREŞ YAPMASI!..
ÇAPAR EŞE'NİN DURDU VE ZANAPALI HANİFİ !.. 


     Çapar Eşe'nin Durdu pehlivanın güreş yapmasına yetişemedim ama, onun güreş tutuşu, yenilmez bir pehlivan oluşu, hayatın vermiş olduğu maddi sorunlara rağmen, bileğini büken bir başka pehlivanın olmaması dikkat çekicidir. 

      Bu gün bile, çarşıda, pazarda, kahvelerde, çay ocaklarında , camii önlerinde ve sohbet mahallerinde onun anıları, nasıl güreş yaptığı, yenilmezliği konuşulmaktadır. 

     Yaz tatillerim de, genellikle, Afşin Ulu caminin önünde eş ve dostlarla,  arkadaşlarla sohbetlerim bu ve buna benzer konularda olmuştur ve olmaktadır. Yani, meşhur pehlivan Çapar Eşe'nin Durdu, Topal Ali, Hacı Soyer, Ali Kemal, Hacı Ömer veya mahalli güreşçiler üzerinde yoğunlaşma olmuştur. Dolayısıyla, bu günkü yazıma, bir alıntı ile devam etmek istiyorum: 

     " Çapar Eşe'nin oğlu Durdu Karagözel, K. Maraş İli Afşin İlçesi Birecik köyündendir.  O'nun bölgenin baş pehlivanı olarak adını duyuran Durdu'nun bir iki anısını; 1951-1956 yılları arası başaltına güreşin, biri Çiçek köyünde, diğer 4'ü de Elbistan İlçe merkezi güreş festivalinde ödül alan " Çağılhanlı Sefer" namı ile anılan Sefer Kaya ile Tepebaşı Mahallesinden Aziz Hoca'dan dinlediğim ilginç  anılar şöyle seyreder:

     Yıl 1948. K. Maraş Valisi büyük bir güreş tertiplemiştir. Bir çok İl'in pehlivanları da davetlidir. Adana'lı meşhur Dünya Şampiyonu Zanapalı Hanifi de güreşe katılanlardan. İkramiye oldukça dolgun. Bu güreşi duyan Çapar Eşe'nin oğlu Durdu Karagözel, Afşin, Elbistan, Göksun ve havalisinin baş pehlivanlarından olan, Afşin'in Ördek köyünden Karamazı'nın oğlu Hacı'yı yanına alarak yaya yola düşer. 

     Kabaktepe'nin Han'ı, Gani'nin Han'ı, Bacın Han'ın da yatarak Maraş'a varacaklardır. Yolculuk başlamıştır. Olacak ya, Alişar köyünden bir kişi atına yüklediği iki sandık üzüm ile karşıdan gelmektedir. Selam- Aleykümselam ve merhabadan sonra, ayak üstü kısa bir sohbet, akabinde " üzümün kilosu kaça? tart bakalım" der ve Durdu ceketini çıkartıp yere serer.

     Çekmeli el terazisi ile üzümcü tartmakta, bunlar tartılanı anında yemekte, üzümcü neredeyse  tartmayı yetiştirememektedir. İsabete bak ki üzümcü de güreş sever biridir. 

     " Yahu, şu Birecik'li Durdu'yu çok arzu ettim, bir türlü görmek nasip olmadı" der. " Boş ver, O pezevenge. Pek makbul adam değil" diye espri yapması ile Karamazı'nın gülmesi bir olur. Üzümcü anlar ki aradığı adam karşısında. " Ben senin aşıkın idim." Kollarını açıp Durdu'ya sarılır. " Güreşini görenler seni göklere çıkartır. Allah'a şükür bu gün görmek nasip oldu" der. 

     Bir sandık üzümü bitiren iki pehlivan keseye davranırlar ki para vermek için; " İmkân yok, para almam. Size helâl olsun. Maraş'a güreşmek için gittiklerini de öğrenince daha da memnun olan üzümcü dualarla uğurlar. 

     Maraş'a varmış, güreşe katılmışlardır. Durdu'nun kilosu 86. " Ben Zanapalı Hanifi ile güreşeceğim" der hakem heyetine. Hakem heyeti başkanı; " Oğlum, O, 130 kilolarda. Senden 40 kilo ağır. Sonra çok ünlü bir pehlivan. Bir yerin kırılır, perişan olursun" demesine Durdu şu cevabı verir: 

     " Ben Afşin'den beri yaya geldim. Maksadım Zanapalı ile güreşmek. Ölsem de güreşeceğim" demesi üzerine listeye yazarlar. Sıra başa gelmiştir. Güreşi Vali ve protokolu da izlemektedir. Oldukça guruntulu olduğu gözlenen Zanapalı çeşitli peşrevlerle sahayı dolaşırken, Durdu da misilleme yapmaktadır. 

     Davulcu ya Cazgır; " Kör oğlu havasını çal" işareti vermiş, heyecan dorukta., güreş başlamıştır. Cüste farkı dikkat çekicidir. Kapışan iki dev pehlivanın güreşi sürmektedir. Mahşeri kalabalık. " Zanapalı, Durdu'yu 1-2 elde tuş eder." kanaatındadır. Çünkü cüsteler oldukça farklı 

     Hayır, hiç te öyle değil. Durdu, " Klüp" eğitimi görmemiş ama, oldukça tecrübe sahibidir. Ağır gövdeli Zanapalı Hanifi'yi dalışları ile yorulmasını sağlamaya, kendi de fırsatını vermemeye çalışmaktadır. 

     Derken, Durdu beklediği anı yakalamış, bir anda kucaklayıp havaya kaldırması ile yere vurup tuş etmesi bir olur. Klüplerin önde gelen ihtisas görmüş, dünya baş pehlivanı olmuş Zanapalı Hanifi'nin gözlerinden süyüm süyüm yaş aktığı gözden kaçmaz. 

     O anda, mahşeri kalabalık alkış tufanı başlatır. Derken omuzlara alınıp havada: " Şaa, şaa, şa, Durdu Pehlivan çok yaşa" diyerek el çarpma sloganları birbirine karışır. Sevinç göz yaşları döken dökenedir. Çünkü, dünya çapında bir pehlivanı bir K. Maraş'lı tuş etmiştir. 

     O an, tarihi bir andır. Bu durum, o toplum için âdeta düğün-bayram . Dahası var; hediye yağmuru başlar. Bu sırada Valinin makam otosu kalabalığı korna çalarak yarıp Durdu'ya yaklaşıp bindirilmesi sağlanır. Vali otosunun arka ve bağacı hediye dolmuştur. 

     Valilik sarayı önüne vardıklarında Ziya Kadıoğlu, Vali beyden izin ister. Pehlivanı giyindireceğini söz edince Vali durumdan memnun olur. Durdu'yu evine götüren Ziya Kadıoğlu, yeni bir elbise ikram eder. " Maraş'ta kal, benim grubum adına güreşlere katıl, her türlü masrafın bana. Aileni de getir. Bir de ev vereyim" teklifinde bulunur. " Bülbülü altın kafese koymuşlar, ah! vatan!.." demesi misali kabul etmez." ( Un Sandığı 2- M. Göçer, sayfa 134-135-136)

     Sonuç olarak;

     İşte, Afşin'li pehlivan Durdu böyle bir pehlivandır.  O dönemde, düğünler olmakta, Cumhuriylet festivali olmakta ve pehlivanlar, yağmur gibi yağmaktadırlar. Tamamında, kahır yok, kahırlaşma bulunmaz, sevgi, saygı ve dostluk üzerine bina edilmiş Türk güreşi vardır. 

     Ne yazık ki, son zamanlarda, Afşin İlçesi bu geleneği kaybetmiş, gençliği, gençleri mindere çekecek bir çalışma kalmamıştır. Afşin'li delikanlılar, şimdilerde, çay ocaklarında, kahvelerde, internet cafelerde sigara dumanlarının arasında boğulup tükenmektedirler. 

     Ellerinde sigaralar, ceplerinde dokunmatik telefonlarla anlamsız şekilde konuşmalar yapmaktalar, gaye, ideal, niyet, maksat unutulmuş gibidir. 

      Böylesi genç kitleye sormuş olsak: " Çapar Eşe'nin Durdu kimdir?" " Hacı Ömer nerelidir?" " Emirli Topal Ali'yi tanıyanınız var mıdır?" " Hacı Soyer hangi branşın, Bekir Böke, ne yapmıştır?" sorularımız muallakta kalacaktır!.. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın