Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

İKİ SINIR ARASINDA....

İKİ SINIR ARASINDA YÜZ BİNLERCE SIĞINMACI!..


     Devlet olmak, millet kimliğini kazanmak, insanlık önünde alkışlanmak, aferin almak zor zanaattir!..  Takriben on yıldan bu yana, bu aziz millet, ekmeğini yarıya bölerek, evini bölüm bölüm odalara ayırarak, Suriye'li gariban mültecilere kucağını açmış, onları has ve öz misafir kabul etmiştir. 

      Çünkü, bu aziz millet, Kur'an'ına bağlı, Resulüne ittiba etmiş bir millettir. Hani, Medine'li Ensar; nasıl ki, Mekke'den hicret eden Müslümanları bağırlarına basmış iseler, Medine topraklarında onları yurt yuva sahibi yapmış iseler, "kardeş" olduklarını izhar etmişler ise, Türk insanları da, Türkiye'li Müslümanlarda aynısını yapmış, milyonlarca mülteciyi bağrına basmıştır. 

      Bunu neden ve niçin yapmıştır?..

     Her şeyden önce Suriye'li Müslümanlar, Beşşar Esed'in amansız zulmüne uğradıkları için, kolları, kanatları kırıldığı için, evlerinden, yurtlarından, vatanlarından edildikleri, camileri yerle yeksan edildikleri içindir. 

      Hakikaten, milletimizle ne kadar iftihar etsek, öğünsek, " Kur'an'a sahip çıkan millet" olarak tavsif etsek, az olacak, yeterli olmayacaktır. 

      Ama görmüş olduk ki, Batılı ülkeler, bu milleti, bu ülkeyi takdir edeceklerine, saf, kültürsüz, ahmak olarak algılamaya başlayınca, bu millette gereğini yapmaya mecbur kalmıştır. 

       Yürüyün sınırlara!.. 

     Yüz binlerce Suriye'li mülteci, bu işaret karşısında hemen, bohçasını, valizini omuzuna alarak, yürümüş oldu sınırlara!.. Yunan sınırlarına, Bulgar hududuna!.. 

     Çünkü, Suriye'li mülteciler, bu ortamı bekliyor, az birazcık işaret ümit ediyorlardı. Ve koştular Yunan sınırına ama, ne görsünler, neler nelerle karşılaştılar?.. 

     Dipçik, gaz bombası, insafsızlık, merhametsizlik, acımama, saldırma, vurma, öldürme, yakma, yıkma eylemleri ile yüz yüze, göz göze geldiler!.. 

     Emperyalist irade ister ki, Müslümanlar sussun, ezilsin, ayaklar altında sürünsünler, sesleri, gıkları bile çıkmasın!.. Atasoy ağabeyin dediği gibi;

     " İslam; susmayı,  sessizliği, yalnızlığı, yoksulluğu ezilmişliği, perhizi bir kader haline getiren ruhbanlığı kesinlikle yasaklamış bulunmaktadır. 

     Bu ilahi yasaklara rağmen bütün bir dünyada Müslüman yığınlar açıklanması zor bir sessizlik ve yalnızlık içerisinde, açıklanması zor bir yoksulluk ve ezilmişlik içerisinde, Müslümanlık iddiasını da ısrarla koruyarak hayatlarını sürdürmektedirler.  Müslüman halklar içerisinde bulundukları her tür bağımlılık zincirlerini koparmadıkça  İslam'ın hakkını veremezler." ( Göklerin ve Yerin dili, A. Müftüoğlu, sayfa 63)

     Beşşar Esed, Sisi, Saddam ve benzeri diktatörlerde  olduğu gibi, yüz binler, Yunan sınırında seslerini çıkarmalılar, naraları yeri, göğü inletmelidir. Çünkü,

     Sığınmacı Suriye'liler, Yunan topraklarını mesken ve mekan tutacak değillerdir. Sadece bir geçiş, güzergah olarak kullanıp sair Batı ülkelerine bilhassa Almanya'ya iltica edeceklerdir. 

      Hal ve durum böyle iken, Yunan'ın  sözde polislerinin, daha doğrusu çiftçilerinin, kopuklarının, soytarılarının işleri  terbiyesizlikten, paralı askerlikten başka bir şey değildir. 

     Onun içindir ki, vatanına küsmüş olan bu mülteci Suriye'lileri hiç bir güç, kuvvet durduramaz. Durmaları da mümkün değildir. Bilhassa, bu mültecilik durumu onların en tabii haklarıdır. 

     Netice olarak;

     Demek ki, mes'ele, tarihten tevarüs etmektedir. Yunan demek, köle ruhlu insan demektir. Biraz anlayış gösterseler, söz konusu mülteciler, Türkiye insanları değiller, Türkiye'de doğmuş, kimlikleri Türk değillerdir. 

     Türkiye'yi suçlamak, " niçin bunları saldınız?" demek, aptallıktan, sözde uyanıklıktan başka nasıl anlaşılır ki? İki yaşındaki, Necla bebeğin durumu, otların, çöplerin arasında koşmaya çalışması sizi utandırması lazım değil midir?

      Eminim ki, Yunan sınırına gönderilen bin tane Türk Polisi, lüzumunda, sarhoş, aptal, köle ruhlu Yunan polislerine hadlerini bildirecektir. 

     Aksi halde, dört milyon mültecinin tamamı kapılarına dayanacak, Yunan nüfusu kadar olan kitleler, kendilerini mahvı perişan edeceklerdir. Çünkü, bu garibanlar, kendi vatanlarını koruyamadılar ama, Esed zulmüne karşı çıkmadılar ama, Batı ülkelerine kapağı atmak için her şeyi göze alabilirler. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın