Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

İMAN VE AMELDE NİFAK !.. 

     " Şu bir gerçek ki, küfre şartlanmış o kimseleri ha uyarmışsın ha uyarmamışsın, onlar için ( ikisi de) bir, iman etmezler." ( Bakara sûresi, âyet 6 ) 

     "Allah onların kalpleri ve kulakları üzerine mühür vurmuştur, gözleri üzerinde de bir tür perde vardır; işte onlardır korkunç bir azabı hak edenler." ( Bakara sûresi, âyet 7 ) 

     " Burada görüldüğü gibi Kur'an'a göre kafir, kendisine açık ve net olarak gelen vahyin çağrısını açık ve net olarak inkâr eden kimseye denir. ( İçinden inkâr edip dışından kabul etmiş görünene münafık denir.) 

     Bu anlamıyla kâfir " gayr-ı müslim" ile eş anlamlı olarak kullanılamaz. Burada " iman etmeyeceği" söylenenlerin başında , bundan yaklaşık olarak on iki yıl önce inmiş olan Kâfirun sûresinde " inanmayacağı" haber verilen kimseler gelir. 

     Dolayısıyla: Asla Allah'a kulluk etmeyeceklerini söylemiştik, nitekim öyle de oldu . Âyetteki dikkat çekici nükte şudur: uuyarmanın ya da uyarmamanın her ikisinin de bir oluşu Rasulullah için değil, " onlar için"dir. Kime fayda vereceğini Allah bilir. Peygamber de dahil hiç bir insan bilemez. Dolayısıyla, Peygamber ve risalet mirasını omuzlayanlara düşen, uyarmayı sürdürmektir." ( Kur'an Meali) 

     Toplum olarak, Müslüman kitleler olarak, görmüş oluyoruz ki, İslam, en büyük tahribatı, en çok zararı ehl-i nifaktan yani münafıklardan görmekte, halen de görmeye devam edilmektedir. Dolayısıyla, biz bu konuyu imanda nifak ve amelde nifak olarak değerlendireceğiz: 
      İtikadî nifak!.. 
     " Mutlak anlamda nifak dendiği zaman bu kısım kastedilmiş olur. Nitekim Kur'an'ı Kerim'de münafıklar ve onların vasıfları belirtilirken meselenin daima itikadî  yönüne işaret edilmiştir.

     Bu duruma göre münafık denince: İslâm toplumu içinde can ve mal emniyetini sağlamak; evlenme, boşanma, miras, ganimet gibi müslümanların sahip olduğu her türlü nimetlerden istifade edebilmek veya bir takım gizli yollar ve entrikalarla İslâm toplumunu içten yıkmak için, asıl mahiyetini ustaca gizleyip kalben inanmadığı halde müslümanlara karşı kendisini inanmış gösteren kimse anlaşılmalıdır. 

     Bu türlü nifak; doğrudan doğruya küfür olduğu için sahibini ebedî azaba götürür. Hem de cehennemde en şiddetli  azaba uğrayacak grup bunlardır.

     Amelî nifak:

     İmana aykırı olmayarak, sadece amelle ilgili olan nifakın çeeşidi, küfür değildir; fakat büyük günahtır. Bir kimsenin, müslüman olduğu halde, imanla ilgili olmamak şartıyla yalan, emanete hiyânetlik, sözde durmama, hile ve riya gibi bazı münafık alametlerini üzerinde taşdığı olur. 

     Zira bu çeşit nifak alametlerinden tamamen sâlim olmak , hayli güçtür. O yüzden, bazan farkında olmadığı halde bir mü'minde münâfıkların sıfatlarından bulunabilir. Çünkü bazı nifak alâmetlerinin İslâm'la bir arada bulunması mümkündür.

     Nifak, kalpte, inançta olursa küfür, amelde olursa suçtur, günahtır. Amelle ilgili nifak vasıfları insanı küfre götürmez. Bu bakımdan bir insanın, inanç yönünden nifakı apaçık olmadıkça; ihmal, tembellik ve ihtiras gibi bir takım nefsânî zaaflar yüzünden ortaya çıkan kusurları sebebiyle münâfıklığına hükmedilmez. 

     Çünkü genel anlamda münâfık sözü, meselenin iman-küfür yönünün ifade eder. Hadis-i şerifte belirtilen ( bazı rivayetlerde üç; bazı rivayetlerde dört) vasıf aynı anda bir kişide tümüyle bulunsa dahi, imanla ilgili olmadıkça, o kimseye münâfık denmemelidir.

     Ama, bu vasıflara sahip isek, bunların büyük günahlar olduğunu aklımızdan çıkarmamalı, hemen bunlardan tevbe etmeli; çevremizde bu vasıflara tümüyle sahip insanlardan da kendimizi korumaya çalışmalıyız." ( Vuslat, A. Kalkan, Haziran 2008, say.16)

     Sonuç yerine; 

     " Sana ve senden önceki indirilinlere iman ettiğini sananlara bir baksana! Birbirlerini ( İlâhlık rolüne soyunan) şeytani güç odaklarının hakimiyetine çağırmakta bir sakınca görmüyorlar; oysa onu inkâr etmekle emrolunmuşlardı. Nitekim şeytanın tek arzusu, onları derin bir sapıklığa itmektir." ( Nisâ sûresi, âyet 60 ) 

     Bilindiği  üzere, Allah'a inandığını iddia eden birinin, bir problemin çözümünde O'na güvenmeyerek  pratikte kendisinde güç vehmettiği bir başka otoriteye güvenmesi, imanın tüm getirilerini sıfırladığı gibi, imanın üzerinde yükseldiği kişilik zemininide parçalamaktadır.

      İşte böyle bir durum, kişilik ve şahsiyet bölünmesinin öbür adı olan " nifaka" tekabül eder ve sahibini " münafık" durumuna düşürür. 

     Kargaşa çıkarmanın, nifakın sosyo-psikolojik gerekçesi burada, " ferdin iç dünyasıyla dış dünyası arasındaki zıtlığı rol yaparak çözme yolunu seçmesi" şeklinde dile getiriiyor. 

     İki yüzlülüğü, münafıklığı, nifakı tabiat  ve huy haline getirmiş kimi nifak sahiplerinin buna benzer gerekçelerinin Allah tarafından ciddiye alınmayacağı ifade edilmektedir.

     Günümüz dünyasında, bilhassa milletimiz arasında yaşanan riskli, çelişkili haller buradan kaynaklanmakta, milletin huzuruna, rahatına göz dikilerek, " anarşizm" hareketleri meşru görülmektedir. 

      Rabbimiz!.. Tüm Müslümanlara, Mü'minice, tavır, davranış, eylem ve hareket tarzı nasibi müyesser eylesin!... Selam ve dua ile...

     Şerafettin Özdemir 

Facebook Yorum

Yorum Yazın