Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

İnsanlığı Daha Karanlık Bir Gelecek Bekliyor

İNSANIN İÇİNDEKİ İNSANLIK ÖLDÜRÜLMÜŞ İSE; İNSANLIĞI DAHA KARANLIK BİR GELECEK BEKLİYOR !..

" Bir insanı öldüren, bütün bir insanlığı öldürmüştür." ( Hadis-i şerif)

Hakikaten, şöyle bir çevremize, sokaklarımıza, meydanlara , caddelere baktığımız an görmekteyiz ki, insanlar; birbirlerini acımadan, ürkmeden, çekinmeden öldürmekte, her an,. her dem cinayetler işlenmektedir.

Kabadayılık, sen-ben kavgaları, karı-koca düelloları, boşanma çekişmeleri, alacak verecek döğüşleri, miras çıkmazları, kavmiyet çatışmaları, mezhep sıkıntıları; millet fertlerinin boyunların bükmekte, her gün, her an hapishane imparatorluğu kurulmaktadır.

İşin, bir de, dış yönü bulunmaktadır ki, mes'elenin aydınlığa kavuşması zor gibi görünmektedir. Bir kere, dış olaylarda, süper devlerin ilgisine, burunlarını sokmasına bakmak gerekir.

Kudüs kutsalı, Mekke kutsalı ABD'nin güdümünde mahvı perişan olur iken, Afgan halkı, Irak, Suriye, Yemen, Mısır ve diğer İslam ülkeleri de emperyal oyunların oyuncağı olmuş, insanların tavuk kadar bir değeri kalmamıştır. Onun içindir ki;

" Müslümanlar olarak sömürge konumundan çıkmayı başaramadığımız için, maruz kaldığımız büyük insanlık acılarını gereği gibi sorgulayamıyoruz.

İnsan onurunun küstahça/hayasızca yok sayıldığı bir dünyada, gündemde tutulan insan hakları söyleminin çok büyük bir yalandan ibaret olduğunu haykıramıyoruz.

Biz Müslümanlar insanlığa diğerkâmlığı öğretmiştik, Modern dünya, insanlığa kaba, hoyrat, yıkıcı aç gözlülükleri öğretiyor. Bu tür bir aç gözlülük insan haysiyetini yok ediyor.

Toplumlarımızda bireysel bilincin gelişimini durduran/engelleyen bir gelenek var. Her hangi bir cemaate katılan gençler, yalnızca cemaat liderini takip ve taklit ettikleri için, takip edilmesi gereken, her tür ilgiyi hak eden binlerce kitap, binlerce yazar ve çalışmayı kesinlikle takip etme ihtiyacı duymuyor.

Bir kişiyi takip ve taklit edene gençler bütün bu binlerce katkıdan kendilerini mahrum bırakıyor, kendi kendilerine çok büyük kötülükler ettiklerini fark etmiyor.

Kendi dünyalarını tek kişiyle sınırlandıran genç kuşaklar yeni keşifler yapma ihtiyacı duymuyor, farklı yorum/yaklaşım ve eserleri merak etmiyor.

Bireysel bilinç gelişmediği için de, gençler bir özne olarak tercih yeteneklerine sahip olamıyor. Genç kuşaklar, propaganda ve pazarlama hileleri üzerine kurulmuş cemaat çalışmaları hakkında eleştirel bir akla sahip olmalılar.

Genç kuşaklar ütopik kahinlerin kehanetlerine karşı sorgulayıcı bir bilinç geliştirmeliler. İslam inancı, her tür aracıyı ortadan kaldıran, insanın, Allah'la doğrudan ilişki kurabildiği bir inancın adıdır." ( İktibas Dergisi, Eylül 2009, A. Müftüoğlu, sayfa 15 )

Ne yazık ki, yaşamış olduğumuz ortam bu anlatılanlardan daha berbat, daha çirkin, daha doğrusu kula kullukla dop dolu olan bir hayatdır.

Nice nice, İlahiyatçı gençler, hatta doktorasını bile yapan zavallılar, şeyhe giderek; el öpmekte, etek öpmekte, yerlerde dizin dizin sürünerek, mürşidinden (!) kurtuluş beklemektedir.

Bunları görmek için, müşahede etmek için İnternet sayfalarına, Face denilen sosyal ağa nazar etmek kafi gelecektir!.. Tepe tepe İlahiyatçı insanımız, kurtuluş adına, kurtulma namına, keramet için yerlerde sürünmekte, kendisi yerlerde süründüğü gibi, tahsil etmiş olduğu Kur'an ve sahih hadis bilgileri de yerlerde yüz üstü sürünmektedir.

" Merhum Muhammed İkbal'in Cavidname'de anlattığı; Allah'ı (cc) Meleklerini ve Peygamberlerini dehşete düşüren dar kafalı/ufuksuz/ruhsuz/tek çizgili lafızcı mollalara mecbur ve mahkum değiliz.

Hangi gerekçeye dayalı olursa olsun, hiç bir mezhep adına, mezhep misyonerliği /militanlığı/ideologluğu yapmamalıyız. İslami/insani/ahlaki evrensel ilişkiler için, Ümmet dayanışması için, etnik saplantılarımızdan ve fanatizmlerimizden feragat etmeyi bilmeliyiz.

Şu ya da bu yorum adına tahnit edilmiş zihniyet sebebiyle hayata tutsaklık zincirleriyle doğuyor, bu zincirleri sürükleyerek hayatımızı sürdürüyoruz.

Bu tahnit edilmiş zihniyet sebebiyle aziz İslam'ı ve aziz Müslümanları temsil etmek yerine, yüceltmek yerine; mezheplerimizi ya da etnik özelliklerimizi yüceltmeye çalışıyoruz.

Her mezhep kendisini İslam'ı yerine koyarak, diğer yorumları dışlıyor. Tarihin tek bir yorum doğrultusunda dondurulması, tarihin ahlaksızlaştırılması demektir. Analitik olmayan. dondurulmuş bir tarih yazımı ile hiç bir gerçeğe ulaşılamaz.

Etnik temelli bir dil ve söylemle, mezhep temelli bir dil ve söylemle, kesinlikle ve hiç bir suretle küresel/evrensel bir iletişim sağlanamaz; bölünmüş, parçalanmış yapılardan kuşatıcı etkiler gerçekleştirmeleri beklenemez." ( a..g.d.say. 16 )

Netice olarak;

Ülke ve millet olarak, bu gün içerisinde toz duman olduğumuz buhrandan kurtulmak istiyoruz. Bu kaotik durumu sayın Cumhurbaşkanımız da sık sık dile getirmekte, tüm entelektüel hoca efendilerde üstüne basa basa söylemektedirler..

Çünkü, ülke ortamı öylesine dini çekişmelerden, hiziplerden, mistiklerden, Mehdilerden, Mesihlerden öylesine kirlendi ki, herkesin ayrı ayrı bir cenneti, bir cehennemi gösterilmektedir.

Medyatik olmuş kimi hoca misüllü insanlarımız, aklına geldiği gibi, meşhur olmak, insanları, kendisini dinler, takip eder duruma getirmek amacıyla, olmadık fırıldak sözler söylemekte, bu sebeple de, mideler bulanmakta, kimi okumamış insanlar dinden soğutulmakta, din ve söyleyen kişi hakkında bir hayli menfi yorumlar yapılmaktadır.

Diyanet İşleri; tüm uyarılara rağmen, aktif görev üstlenmemekte, içerisinde bulundukları memuriyet girdabından bir türlü sıyrılamamaktadırlar!..

Konuşur iken, " kem-küm", fetva verir iken Kur'an dışı bilgilerden istifade edilmekte, hangi hadis sahih, hangi hadis mevzu ayırımı yapmadan, mihraplar, minberler, kürsüler meşgul edilmektedir.

Son söz olarak; istiyoruz ki, Kur'an güncellensin, yorumlar güne hitap hale gelsin, fetvalar, 21 nci çağın insanını tatmin eder olsun.. Selam ve dua ile..

Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın