Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

İslam İçin Bedel Ödeyen İlk Nesiller

İSLÂM İÇİN BEDEL ÖDEYEN İLK NESİLLER OLMASAYDI, BU GÜN İSLÂM OLMAZDI !.. 


     " Kuşku yok ki Allah yolunda çarpışan, öldüren ve öldürülen mü'minlerden Allah, karşılığında Cennet vaad ederek mallarını ve canlarını satın almıştır. Bu Allah'ın Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da gerçekleştirmeyi üstlendiği bir vaaddir.  Hem, sözüne Allah'tan daha sadık kim olabilir ki? Öyleyse sevinin O'nunla böyle bir alışveriş yaptığınız için; bu, işte budur muhteşem mutluluk!" ( Tevbe sûresi, âyet 111) 

     Malumdur ki, profan ticaret dilinin, iman alanına taşınmasına harika ve muazzam bir örnek. Yani, anlamsız, gayesiz , idealsiz ve ülküsüz bir hayattan anlamlı bir ölüm bin kat yeğdir ve şereflidir. Zira Allah yolunda ölmek, ölmemeyi bilmek ve anlamaktır. 

     " Allah buyurdu ki, ( Zaten) bu, kendim için benimsediğim en doğru yol ve yöntemdir." ( Hicr sûresi, âyet 41) 

     Bu ayeti kerime meallerinden yola çıkarak, şunları arzetmek istiyorum. Hz. Bilal-i Habeşî (ra), terü taze vücudunu, sıcak kumların üzerinde, her türlü işkence, ızdırap, zulüm ve zalimliiklere maruz bırakılmasaydı, minarelerde ezanı Muhammediye okunmayacak, Kâbe'nin mübarek damı ezansız kalacaktı!.. 

     Hazreti Sümeyye annemiz!.. İslam tarihinde ilk Müslüman şehid annemizdir. Zulmün en çeşitlisi olan, bir ayağından bir hayvana, diğer ayağından başka bir hayvana bağlanıp parça parça edilmemiş olsaydı, naif, narin vücudu Ebu Cehil laini tarafından kargılanmamış olsaydı,  veya Milli Mücadele yıllarında Kara Fatma'lar, Nene Hatunlar ve benzeri Anadolu'nun hasbi hanımlarını, vatan için, bayrak için tenlerini feda etmeleri mümkün olamazdı!.. 

      İşkenceye dayanamadığı için kendisine dayatılan şeyi söyleyen kimseler ... Ammar bin Yasir'in başından buna benzer bir olayın geçtiğini tefsirler aktarmaktadır.

     Allah Rasulü Yasir Ailesi'ne yapılan ağır işkenceler sürerken, günün sonunda uğrayarak " Direnin ey Yasir ailesi, randevunuz cennette!" buyuruyordu. 

      Malazgirt ovasında, Sultan Alpaslan, bembeyaz kefenlere bürünüp, " ölürsem şehid, kalırsam gazi" diyerek, askerin önünde nara nara kükremeseydi, Fatih Sultan Mehmed. 1453 yılında Bizans'a meydan okuyamaz, kır atını denize sürmüş olamazdı. 

     Miladi 500'lü yıllardan beri Ayasofya'da öten çan sesleri, 1453 yılında ezana tahvil edilmeyecek, İstanbul surlarında " hurra!" sesleri eksik olmayacaktı. 

     Bu gün temaşa etmekteyiz ki, İstanbul İstiklal caddesinde, Beyoğlu'nun kir, pis, iğrençlik kokan sokaklarında, ne idüğü belirsiz bir kısım kadın mı, erkek mi oldukları ayırt edilemeyen biçareler " ezana hayır!" " Gusül abdesti istemiyoruz!" " Sevişiriz de, cünüp de gezeriz" diye öten Baykuşlar, Konstantinopolis'i istemektedirler!.. 

     " Mü'minler içerisinde Allah adına verdikleri söze sadık kalan nice yiğitler var; onlardan kimi kendini adak olarak sunmuş kimi de sırasını beklemekte, fakat asla sözünden dönmemektedir." ( Ahzab sûresi, âyet 23 ) 

     Şu olay bu ayeti kerimeyi açıklayıcıdır. Bir grup sahabe girdikleri her savaşta şehid oluncaya kadar çarpışacaklarına dair yemin etmişlerdi. Onlardan ikisi olan Hz. Hamza ve Hz. Mus'ab (ra) Uhud'da şehid olmuşlar, geride kalanlarsa sözlerini bozmamışlardır. 

     İşte, İslam'ın ilk nesilleri olan Hamza ve Mus'ab vücudlarını, İslam için, Allah için parça parça ettirmemiş olsalardı, bu gün Türkiye semalarında binlerce hafızlık kursları, İmam-Hatip Liseleri ve İlahiyat Fakülteleri harıl harıl Kur'an talimi yapmış olamazlardı!.. 

     Hasılı; İslam'ın ilk nesilleri olan Hz. Ömer'ler, Hz. Aile'ler, Hz. Hatice'ler, Hz. Hüseyin ve ahfadları Kerbela susuz kırsalında canlarını vermemiş olsalardı, günümüz Türkiye'sinde hayalcilik, rüya, tahayyülat üzerine kurgulanmış Pensilvanya cambazı hakim olacak, Kur'an'ın sesi kısılmış olacaktı!.. 

     Sonuç yerine;

      Yukarıda geçen isimleri ve misalleri çoğaltmak mümkündür!..  İlk nesiller, yârdan geçmişler, vardan geçmişler, candan geçmişler ama, İslam'ın hükümranlığını muvaffak kılmışlardır. 

      Hele, birisi vardır ki, o isim meşhur Ebu Hanife (ra)'dir. İctihadları ile, ilmi ile, fıkhî çalışmaları tüm alimlere örnek ve önder olmuş bir deha!.. Hicrî 70 ile Hicrî 150 yıllarında yaşamış ama, böylesi bir ömre neler sığdırmamıştır kı? 

      Ama, Resulullah (sav)'in ahfadını çok sevmesi dolayısıyla, ömrü zindanlarda çürümüş, telef olmuş ve nihayetinde zehirletilerek, zincirlere vurularak şehid edilmiş bir mezhep imamı. 

     Gelenekçi çevreler, atalarcı zihniyet mensupları, o büyük imamı 55 defa hacca gönderir iken, "kırk yıl yatsı abdesti ile sabah namazını kıldı" derken, onun Emevilerce, Abbasi krallarınca şehid edildiğinden kat'iyyen bahsedemezler. 

     İşte, onun içindir ki, 20 nci çağın Akif'leri, Muhammed İkbal'leri, Aliya İzzetleri aynı metodu takip ederek hakka yürümüşler, bu sebeple, Akif; Türkiye'nin en çok aranır alimi, şairi, fikri dehası olmuştur. 

     20 nci yüzyılda, ülkemizde, ilk nesil insanlarını takip eden, onları örnek alan A. Hamdi Akseki, M. H. Yazır, Tayyar Altıkulaç, H. Karaman ve benzeri alimler, ilk neslin takipçileri, ilk nesli örnek edinenlerdir. 

     Hasılı, ilk nesil olmasaydı, candan, tenden fedakarlık yapanlar olmasaydı, bu gün ülkemizde yüz binlerce mekan ve ilim yuvaları çalışma imkanı bulamazdı.. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın