Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

İSLAM TARİHİNDE PAVLUSLAR !.. -2-       

Bir önceki yazımda da bahsettiğim gibi, bu gün yine " İslam tarihinde Pavluslar"'ın  ikinci kısmını arzeedeceğim. Her ne kadar, 83 yıl gibi bir zaman İslam'a zarar vermiş ve halende onlardan kalan eklektik şeyler yüzünden sıkıntı, ızdırap çekiyoruz. 
      Tabii ki, İslam'a ve Müslümanlara dün bu gündür zarar vermiş kaotik şeylerin üstünü kapatmakla iş yapmış olmuyoruz. Müslümanlar kitleler, böylesi, rezileti, kepazeliği, ahlaksızlığı bilsin ki, Müslümanlar bundan sonraki geleceklerini huzurlu ve rahat bir şekilde yaşamış olsun. 
     Beni Ümeyye lideri Ebu Süfyan'ın ölümünden sonra, onun yerine geçen Muaviye Şam'da vali olarak görev yapmaktadır. Ancak, babasından devralmış olduğu kabileciliği, ırkçılığı, Beni Haşim kabilesine karşı düşmanlığını aynı şekilde yürütmekte,  menfur eylemlerinin dozajıını daha ileri götürerek, İslam dışı vak'aların daha çok yaşanmasına sebep olmuştur. 
     Mübarek (!)  sanki Şam valisi değil, Suriye ülkesinin kralıdır. Saltanat sürmesi, sefası, işreti, rehavete ve rahata düşkünlüğü Bizans krallarını aratmıyordu. 
      Muaviye, yerini sağlama almak, halifeliği ele geçirmek için Hz. Ali'ye bey'at etmemiş, aksine, isyan ederek 110 gün süren Sıffîn savaşını sergilemiştir. Hile üzerine kurgulanmış hakem olayı veya siffın harbinde kaybedilmenin hesabı sorulmamıştır. 
     Sözde, üçüncü halife Hz. Osman'ın kan davasını ileri sürerek, Hz. Ali efendimizi bu olayda suçlu ilan etmiştir. Halbu ki, madem ki, kendisi Şam valisi olarak Hz. Osman'ın akrabası idi. Niçin ordusu ile, Medine'ye gelerek katillerden hesap sormamıştır? 
     Muaviye gibi bir adam, yerini, makamını daha sağlamlaştırmak, dini bir  kaynağa oturtmak için hadis kaynağına baş vurarak,  kendisini peygamberin " sır katibi", " Kayın biraderi" olarak lanse etmiş, ayrıca Şam'da, kendi adına hadis yazdırmak için bir kısım insanları ücretle tutarak, bir hayli asılsız hadisleri gündeme taşımıştır. 
      Diğer taraftan, Yezid gibi bir laini yerine geçirmek için, onu her türlü iğrenç yetki ve sultalarla donatarak, kendisinden sonra Halife ilan edilmesini, karşı çıkılmamasını sağlamıştır. 
     Yezid keferesi, krallığının  hemen arefesinde, Medine üzerine ordu göndererek, " Harre vak'ası" adıyla tarihe düşmüş, Medine şehrinde taş taş üstünde bırakılmamış, 700 kadar Ensar ve Muhacirinden sahabeyi kiramı şehit ettirmiştir. 
      Peygamber şehri Medine'de Yezid'in askerleri üç gün süreyle evler yağmalanmış, binlerce kadın ve kızın ırzına tecavüz edilerek, babasız, kimsesiz, ne idüğü belirsiz " evlad-ı harre" adında çocukların doğmalarına sebep olmuştur. 
     Kufe valisi Ubeydullah Ziyad'a emirler vererek, Hz. Hüseyin ve tüm ehli beytin şehid edilmelerini, atlarına çiğnetilmelerini , Zeynep (ra) gibi ehl-i beyt hanımlarının, Hz. Hüseyin'in kesik başının kendisine, yani Şam'a dolaştırılarak getirilmesini emretmiştir. 
     Böylelikle, 83 yıl boyunca, camii minberlerinden ehli beyt'e küfürler ettirilerek, beşinci Haliife Ömer Bin Abdülaziz (ra)'a kadar bu çirkin uygulama devam ede gelmiştir.  Ömer Bin Abdülaziz, hilafete gelince, ilk iş olarak bu çirkinliği, yani ehl-i beyte hakarete son vermiştir. 
      Beni Ümeyye neslinin bu kötülüklerden kastı, eskiye dayanmakta, Yezid kabilesinin, Beni Hasim'den intikam almasından kaaynaklandığı tarih kitaplarında teyiden bildirilmektedir. 
     Abdullah bin Zübeyr'in halifeliği döneminde, Müslümanların her yıl hac görevlerini yapmak için Mekke'ye gitmelerini önlemek, hac yolcularının yönünü değiştirmek amacıyla  kral  Abdülmelik b. Mervan, alternatif hac yapmak için  Kudüs'te hac mekanları tesis etmiştir. 
      Yani Pavlus'un "hedefe ulaşmak için herşey  mubahtır" prensibinden hareket ederek, çıkar için, krallığın devamı için her türlü günahı, çirkinliği, haram işlemeyi  meşru görmüşlerdir. 
     Netice olarak;
     Bu tür yazılara, makalelere sanırım ki, sufiler, mehdi geçinenler, mesih uydurukçuları çok çok kızacaklardır. Çünkü, bunların hedefi, fikriyatları, ehli sünnetçilik adı altında kendi şeyhlerini peygamber ötesine geçirmek, onun yapamadığı işleri şeyhlerine yaptırmaktır. 
     Demek ki, Hristiyanlıktaki, Pavlus'culuk, İslam' a  da sıçramış, İslam tarihindeki Pavlus'a özenen, yaptığının aynısını ve tıpkısını yapan İslam tarihindeki Pavluslar, daha çirkin, daha haydutça işler, günahlar ve vicdansızlıklar icra etmişlerdir. 
      Beni Ümeyye'nin, İslam'ın bünyesine sokmuş olduğu " Kader inancı", " Hanımların evlerine kapanmaları", " Şeyhlik-müritilik", Halifeliğin babadan oğula intikalı ve "Şura" sisteminin terkedilmesi bunların ümmete bıraktığı yanlışlardır.
     Dün bu gündür Ümmet;  perişan ve perişan olmaya devam etmektedir. Bu gün siz zannediyor musunuz ki, Irak'ta yaşanan rezalet, Suriye olayları, kendiliğinden oluşmuş  olaylardır. Hayır!.. Mes'elenin dibacesine inilirse, görülecektir ki, bu kaotik durumlarda başlangıç Emevilerdir, Peygamber düşmanlığıdır, Kerbela hadiseleridir!.. 
      Yazımın üçüncü bölümün de yine aynı mevzuyu işleyeceğimi bildirir, Rabbimin; ümmete acımasını, merhamet etmesini niyaz ederim... Selam ve dua ile..
     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın