Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

İSTİÂZE, AKLEDEN KALBE ALDIRILAN MANEVî ABDESTTİR!..

" Yine de Şeytan tarafından kurgulanan ayartıcı bir kışkırtmaya hedef olursan, hemen Allah'a sığın: umarım ki O her şeyi işitir, akıl sır ermez bir ilim sahibidir." ( A'râf sûresi, âyet 200)

" Şüphesiz, sorumluluk bilincini kuşanan kimselerin içine Şeytan tarafından kurgulanan mevhum bir görüntü yansıyacak olursa, ( hemen fıtrat sözleşmesini) hatırlayıverirler ve işte o an gerçeği kavrarlar. " ( A'râf sûresi, âyet 201)

Ayetlerin yorumu şöyledir:

" Nezğ, " bir işin içine onu bozmak için girmeye çalışmak" demektir. İnsanın selim duygularının frekansını bozup zihin ekranını kirletmek için duygu dünyasına yönelik her türlü saptırma teşebbüsünü ifade eder.

Tayf, uyku veya yarı uykulu bir haldeyken görülen hayal. Bizce bu, bilinç devreden çıkınca onun boşluğundan istifadeyle yerini doldurmaya çalışan " sahte bilince" tekabül eder. Bu, iradeden boşalan yeri vehimlerin doldurmasıdır. " ( Kur'an-Meal-Tefsir)

Hakikaten, ayeti kerimeleri iyice tefekkür ve tezekkür edecek olursak, yaşamış ve görmüş oluruz ki, "Euzu" çekmenin, faydasını, yararlarını müşahede etmiş oluruz.

Her bir iş yaparsak yapalım, işin başında İsti'azeyle işe başlamış, adım atmış olursak, içimiz rahat, kalbimiz arı duru olarak işe koyulacak, Şeytan bize sokulmayacak, şeytanın vermiş olduğu vesvese, duygu ve düşüncelerimize tesir edemeyecektir.

" Şeytan'dan uzak olduğunu isti'âze ile ikrar etmeyen, besmele ile Allah'ın yardımını celbedemez. Kötülüğe buğzetmeden iyiliğe muhabbet edilmez.

Bu yüzden Kur'an'la bütünleşmek için onu okuyacak kişinin yapması gereken ilk hazırlık e'zu-biillahi mine'şşeytanirracim'in kısaltma adı olan İsti'âzedir

" Kovulmuş Şeytan'ın şerrinden Allah'a sığınırım" demektir. Bu Kur'anî bir emirdir. " Kur'an okuyacağın zaman , öncelikle kovulmuş şeytandan Allah'a sığın"

Zira kalpleri evirip çeviren, ferman dinlemeyen gönle ferman dinleten Allah'tır. İsti'âze, akleden kalbe aldırılan mânevi abdesttir. " ( Kur'an-Meal-Tefsir, say. 2-3)

" Bundan böyle Kur'an okuyacağın zaman, öncelikle kovulmuş şeytandan Allah'a sığın." ( Nahl sûresi, âyet 98)

Akleden kalbe mânevi abdest aldırma demeye gelen isti'âzedir. Kur'an okumanın tilavet ile değil kıraet ile ifade edilmesi , aktarmadan önce anlamanın gerekliliğine delalet eder.

Burada kıraet ile ifade edilen okuma bir anlama-yaşama-anlama çabasını içerir. İsti'âze, Kur'an'ı anlama çabasına yönelik her tür Şeytani müdahaleden sakınma iradesini ifade eder.

Kur'an okurken yapılacak zihnî ve kalbî hazırlığı emreden ilk âyet ve tek ayet bu olduğundan (7/200) âyeti, benzer emri farklı bir bağlamda içerir.

Burada verilen emir, her şeyi söyleme değil, bir şeyi yapma emridir. Bu da, ön yargılardan bilinci arındırma başta olmak üzere, duygu ve düşünceyi vahye hazırlamak ve onları dış etkilere kapalı , yalnızca vahyin etkisine açık hâle getirmektir.

Kur'an okurken Allah'a sığınma emrini dar anlamda bir " isti'âze " olarak anlamamak gerek. İsti'âze emri ,bir bilincin imha edilerek yeniden inşa edilmesi talimatıdır. Bu bilinçle yapılan bir isti'âze , zaman ve mekân boyutuna inen bir hareket olmayı aşar.

Artık istiâze kelimesinin gösterdiği Allah'a sığınma ve iltica, Kur'an'ın insana yönelik bütün hükümlerinin gözden geçirilmesinde hakim olması beklenen deruni bir bilinç haline dönüşür.

Bu bilinç,ayrıntılı bir varoluş haritası olan ve geçmişle birlikte insanlığın hal ve istikbaline işarette bulunan Kur'an'ı, ilâhî murakebe ve müşahede önünde okuma bilincidir. Özetle isti'âze, Kur'an'ı okumaya duran insanın kendi bilincini öz elleriyle vahyin sahibine teslim etme, yani bir " huzurla okuma " ifadesidir."

"Kafa karışıklığı " dediğimiz akıl ve duygu kirlenmesi , Kur'an'da insanın " öteki"si olarak tanıtılan şeytana nisbet edilir.

Netice olarak;

Konumuz icabı buraya kadar verilmiş mesajlar açıktır. İnsanın kişiliği şahsiyeti, yaşaması önemlidir.

Öz itibariyle ter temiz olan insanın, sonradan var olan bir kısım kirli duygu ve düşüncelerle benliğinin, kafasının, kalbinin örselenmesi ve kirlenmesidir.

Onun içindir ki, bu söylemlerden sonra yapılacak iş, temiz bir niyet, halis kulluk ve Kur'an'a yönelerek Kur'an'ın emrettiği şekilde ve yönde arı duru mü'min olmaktır.

İsti'âze, bir söylem bir laf değil, bir eylemdir. İsti'âzeyi hayata geçirmek, o emir üzere yaşamaktır. O zaman gelin görün ki, her türlü şeytani fikir, düşünce, eylem bitmiş, mü'min birey, tertemiz, arı, duru insan olmuştur.

O zaman görülecektir ki, bilinç altına şeytani hiç bir vesvese, fısıltı müdahale edemeyecek, kalpler temiz olduğu gibi, kafalarda arı ve duru olacaktır.

Hatta, diyebilirim ki, hiç bir beşeri ideoloji de bu kafa karışıklığına etkili olamayacaktır.Kur'an karşısındaa hezimete uğrayacak, def olup zihinlerden silinip gidecektir. Selam ve dua ile..

Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın