Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

KUDÜS BİZİ TANIR, BİZ KUDÜS'Ü TANIRIZ!

 " Musa'ya ilâhî kelamı vermiş ve birbiri ardınca onu izleyen peygamberler göndermiştik. Meryem oğlu İsa'ya da gerçeğin açık belgelerini vermiş ve onu kutsal ruh ile güçlendirmiştik. Fakat her ne zaman bir elçi hoşunuza gitmeyen bir mesaj getirmişse, küstahça ona baş kaldırdınız, kimini yalanladınız, kimini de öldürüyorsunuz." ( Bakara sûresi, âyet 87)

     Kudüs şehri; kuddûs, mukaddes, mukaddese şeklinde bir çok ayeti kerimede, hadiste ve tarihi beyanlarda ifadesini bulmaktadır. 

      Genelde tüm peygamberlerin hayatları Kudüs'de yaşanmış, Davut (as), Süleyman (as), Zekeriyya (as), Yahya (as), İsa (as) ve benzeri Resuller Kudüs'ü vatan tutmuşlar, Kudüs şehri de o müthiş insanlara belde olarak sinesini açmıştır. Şu ayeti kerimeye dikkat çekmek istiyorum: 

     " İşte o zaman Allah diyecek ki: " Ey Meryem oğlu İsa, sana ve annene bahşettiğim nimetimi hatırla! Hani, seni Kutsal Ruh ile desteklemiştim; insanlarla beşikte iken de erişkin iken de konuşuyordun! Hani, Ben sana vahyi ve hikmeti , yani Tevrat ve İncil'i talim ettirmiştim! Hani sen benim ismimle çamurdan kuş maketi yapıyor, ona üflüyor ve o da Benim iznimle kuş oluveriyordu. Ve nasıl iznimle körleri ve cüzzamlıları iyileştiriyor  ve yine benim iznimle ölüleri ayağa kaldırıyordun! Hani sen İsrailoğullarına hakikatin bütün delilleriyle geldiğinde; yani onlardan nankörlükte ısrar edenler " Bu sihirden başka bir şey değildir" dedikleri zaman, sana zarar vermelerine mâni olmuştum!" Mâide sûresi, âyet 110) 

      Dünya var olduğundan bu yana, Kudüs şehri, kutsallığını, önemli bir vatan parçası oluşunu göstermiş, son peygamber Hz. Muhammed (sav)'de Kudüs şehrine gereken önemi  vererek, onun üzerinde ciddi şekilde mesai harcamıştır. 

      Rasulullah (sav)'in vefatını müteakiben,  İslam tarihinde ikinci halife olan Hz. Ömer (ra), taa Medine'den kalkarak, uzun bir yolculuktan sonra. tek atla, bir kölesi, bir kendisi nöbetleşe söz konusu ata binerek Kudüs'e gelmiş, " Kudüs Fatihi halife" olarak dillere destan olmuştur. 

      Kudüs'te, orada bulunan Rasulullah (sav)'in müezzini Bilal-i Habeşiye ezan okuturmuş, bu ezan üzerine insanlar hıçkırıklara boğulmuş, sanki Rasulullah (sav) yeniden dünyaya dönmüş gibi bir hava esmiştir. 

       Onun içindir ki, Kudüs tarihini, kısacık bir makaleye sığdırmak, yazmak, onun hakkında fikir üretmek sayfalar alacağından mes'eleleri kısa kısa geçmek yerinde olacaktır. 

       Örneğin, Selahaddin-i Eyyubi, bir gün hutbe dinrlerken, hatibin kendisini ima ederek, " öfkeden, yıkık çehreden" bahsetmesi üzerine, hatip, kürsüden iner inmez, onun eteğinden tutarak, " Hatip efendi, sen beni kastetdin, Kudüs, esaret altında iken, ben nasıl gülerim, nasıl neşeli olabilirim" diyerek hatibi azarladığı tarihen sabit bir olaydır. 

      Diğer taraftan, Kudüs, Müslüman Türk tarihinde de önemli bir yer almaktadır. Gerek Yavuz Sultan Selim, ve gerekse Kanuni Süleyman'la başlayan tarihi, Osmanlı'nın son dönemine kadar bu önemini korumuş, tam tamamına 400 yüz yıl Osmanlı idaresinde kalarak, bir nevi, " Türk şehri " olmuştur. 

      Binanelayh, Siyonist Yahudiler, 1947'de " İsrail Devleti"ni kurarak, o gündür, bu gündür o topraklar üzerinde yayılmacı, istilacı eylemlerini sürdürmüşler ve sürdürmeye de devam etmektedirler. 

       Bu gün bile, halen, 57 tane İslam devletinden " bir çıt" bile çıkmamasına rağmen, Türkiye Devleti mes'elenin üzerinde durmakta, orada dökülen kanın, masumların haklarını ödetmek için mücadele vermektedir. 

       Umarız ki, İstanbul'da bulunan Ayabofya camii nasıl yıllarca esaretten, mahpusluktan kurtarılarak, özgürlüğüne kavuşmuş oldu ise, bir gün gelecek ki, Kudüş camii şerifi de özgürlüğüne kavuşacak, orada baykuş seslerinin çıkması son bulmuş olacaktır. 

      Netice olarak;

      " De ki: " Onu Kutsal Ruh, mutlak hakikate bir atıf  olsun ve hem imanda sebat edenleri desteklesin, hem de Allah'a telim olan kimseler için bir yol haritası ve bir müjde olsun diye, Rabbin katındaki ana kaynaktan indirdi!" ( Nahl sûuresi, âyet 102 ) 

      Böylesi ümit  bahşeden ayeti kerimelerden esinlerek, diyoruz ki, Kudüs şehri mutlaka bir gün hak etmiş olduğu yere gelecek, orada emperyal güçlerin boruları ötmeyecek, herkes hak ettiği nisbette yerini almış olacaaktır.

      Veya, Türkiye Cumhiriyeti devlet erkanının da işaret ettikleri gibi, Yahudilik, Hristiyanlik ve İslam ,Kudüs şehrinde kendi ilke ve düşüncelerine göre idame-i hayat edeceklerdir. 

      Çünkü, tarih boyu böyle olmuş, böyle olmalıdır., Yaşlı insan Joe Biden'in, ve benzeri fanatkilerin sözleri, mesajları değilde, hak, hakkaniyet, insan hakları orada hüküm ferma olacak ve olmalıdır. 

       İsrail Siyonizminin, bir avuç Filistin'liyi  darp etmesiyle, mukaddes Kudüs şehri kendilerine terkedilecek bir kutsal belde değildir. Çünkü, " Kudüs; bizi tanır, biz Kudüs'ü tanırız" gerçeği, belleklere yerleşecek, her insan inancını orada temsil edecektir. 

        Bu gerçeği, taa Hz. Ömer (ra)'dan bu yana böyle yaşadık, böylece de yaşamaya Müslümanlar olarak devam edeceğiz. Raabbim!.. Müslümanlara güç ve kuvvet ihsan buyursun!.. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın